Önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi kripto paraların tamamı adem-i merkeziyetçi yapılar olmasa da kripto paraların çıkış felsefesinde adem-i merkeziyet vardır. Adem-i merkeziyet kelime manası olarak merkezin yokluğu demektir. Paralar özelinde ise adem-i merkeziyetin manası parayı kontrol eden merkezin olmaması manasına gelmektedir. Bildiğimiz lira, dolar gibi geleneksel paralar bir merkez tarafından kontrol altında tutularak daha fazla basılmasına veya toplanmasına karar verilebilecek yapılardadır. Halbuki BTC gibi kripto paraların yapısı bundan farklı çalışmaktadır. BTC bir çıkış manifestosu ile çıkmış ve çıkış manifestosunda belirtilen şartlara göre işleyeceği belirtilmiştir. Belirtilen şartlar kullanıcıların büyük bir kısmının onayı ile değiştirilebilir durumdadır. Kullanıcıların büyük bir kısmının onayı olduğunda dahi sisteme eski haliyle devam etmek isteyenler edebilir. Tabi genel olarak kabul görmeyen bir sistemde kalan kişilerin de farklı handikaplar ile karşılaşacağı malumdur.
Kripto paraların icadına giden süreçte bir önceki durak elektronik paralar olmuştur. 1980’li yıllarda Japonya’da ortaya çıkarak 1990’lı yıllarda Avrupa’da ciddi olarak kullanılmaya başlanan elektronik paralara ilişkin olarak 1990’ların sonunda ve 2000’li yılların başında yazılan makalelerde adem-i merkeziyet hususuna sürekli dikkat çekilmiştir. Hatta elektronik paranın başarısızlığına ilişkin yazılan makalelerden birinde geçen şu cümle adeta bir kehanet niteliği taşımaktadır. “ Her ne kadar elektronik paralar başarısız olsa da başlattıkları adem-i merkezileşme süreci artık geri döndürülemez.” Gerçekten de elektronik paralarca başlatılan süreç bir kısım insanın paraya dönük algısını değiştirerek kripto paraların oluşumuna yol açmıştır. Bu husus kripto paraların nevzuhur, temelsiz yapılar olmadığı; aksine gelişinin ve gelişiminin önceden tahmin dahi edilebileceği paranın bir sonraki durağı olduğunu anlamak açısından önem teşkil etmektedir.
Kripto paraların oluşumunda ve gelişimindeki akıl biraz da anarko-kapitalist bir akıl olduğundan kripto paraların devletlerin para hususundaki tekelini kırmaya ve para üzerindeki hakimiyet ile insanların sömürülmesi haline bir son vermek için kurulduklarını kabul etmek pek de yanlış sayılmaz. Ancak her ihtimalde kripto paraları bir Robin Hood, bir beyaz atlı prens olarak görmek tabi ki doğru olmayacaktır. Bu sistemlerde de etkin olan ve gücün çoğunluğunu elde bulunduran kişi ve kurumlar olduğu gibi bunu manipüle etmek suretiyle bundan kâr elde etmek de bu kişi ve kurumlar için makul bir yol olacaktır.
Sonuç olarak kripto paralar ile başlayan süreci iyi veya kötü olarak nitelendirmektense bir vaka olarak görüp ona göre hareket etmek daha uygun olacaktır. Bu yolla buna karşı direnme veya körü körüne destek çıkmaktansa kripto paralı bir geleceğe hazırlanmak daha doğru olacaktır.