Sabah gözümü açar açmaz ilk işim kahve makinesine koşmaktır. Amerikan filmlerinden özenti değil elbette. Sabahın sessizliğinde aklımda onlarca proje plan kahve yoldaş olur. Kahve kokusu kitapları hatırlatır, belki bu nedenle sarılırım kahveye çoğu zaman. Kahve kartuşunu makinaya yerleştirirken düşündüm bu sabah. Acaba bir kartuşta kaç kahve çekirdeği var? Ya da kaç kişi toplamıştır? Kaç el değmiştir? Kaç saatlik bir kavurma işleminden geçmiştir? Doğaya zarar vermeden bu kartuşu defalarca nasıl kullanabilirim?... Ben, matematiksel hesaplamaları çok yaparım. Kafam matematiğe iyi çalışır, öğretmekten de keyif alırım. Mars’a gidecek olan ekipte olamamak en çok hayıflandığım son zamanlarda, o derece matematikçiyim yani. Ama çocukluktan beri böyleydi diyemeyeceğim.
Kitap okumayı sevdiğimi anlamışsınızdır muhakkak. Okumayı öğrendiğim andan itibaren başlamıştır bu aşkım. Türkçe ders notlarım hep çok iyi, şaşırtmaz kimseyi. Ama o matematik var ya matematik korkulu rüyam, harikulade ahşap bir okuldayım birinci sınıfta. Yer döşemesi bile ahşap yerlerde ağacın yuvarlak damarları geometrik şekiller oluşturmuş. Öğretmenimin tahtaya kaldırıp saydırması ikişer ya da üçer bilmiyorum, tek bildiğim sayamazsam herkes gülecek. Ve öyle de oluyor çoğunlukla. O yaşlarda elime aldığım matematik kitabından korkar ve sıkılırdım. Lise birinci sınıfta matematikten bütünlemeye kalıpta verememek sınıf tekrarı yapmak hayatımın en büyük kabusu. Babamın tayini Cizre’ye çıkınca liseye yeniden başlıyorum. On kişilik sınıfım, harika arkadaşlarım var. Doğuda olmak çoğu derslerimizin boş geçmesine sebep ama boş kalmamıza sebep değil. Her çocuk en iyi olduğu dersi diğer arkadaşlarına anlatıyor. Ben Türkçe, onlar bana matematik çalıştırıyor. Ve işte böyle başlıyor matematikle yakınlaşmam. Bilemeyince gülen ya da kızan yok. Herkesin bilmedikleri var sonuçta. Aramızda ki buzların erimesine öğretmenlerim sebep oldu diyemeyeceğim arkadaşlarım sebep oldu. Ve o sınıfta derslerimizin çoğu boş geçerken onumuzda üniversiteye girdik. Müthiş bir başarı hikayesiydi. Daha sonra başka bir yazımda bu hikayeden bahsedeceğim söz.
Matematik hayatımızın her alanındadır. Müzik, hava durumu, yapay zeka, bilgisayar oyunları, ekonomi, ulaşım, biyolojik veri, salgın...Covid-19 la mücadelemizde matematik sayesinde virüsü anlamaya çalışıyor ve ona uygun çalışmalar yürütüyoruz. Dünya’nın aslında tek ortak dili matematiktir.4000 yıl önce Babil’in okullarında çocuklarına öğrettiği çarpım tablosu tabletleri günümüzde müzelerimizde. Binlerce yıldır değişmeyen bir dil.
Çocuklar erken yaştan itibaren bilime ve araştırmaya meraklıdır. Doğa da olan her şey ilgilerini çeker. Bir şimşeğin çakması, rüzgarın esmesi, ağaç yapraklarının şekilleri…Aslında matematik onların sorularıyla her alanlarındadır. Ebeveynler olarak açıklamaktan sakın bıkmayın, bilmiyorsanız birlikte araştırın ama cevapsız bırakmayın. Hatta fırsat eğitiminden yararlanın o sormadan siz anlatın. Öyle güzel bilim kitapları var ki lütfen alın çocuklarınıza. Matematiğe bir sorun değil de bir bilim olarak bakıp ezberletmek ya da kısa yolla çözmek yerine yöntemi öğrenmesini sağlamak çocuklarımızın matematiği sevmelerini sağlayacaktır. Sık sık matematik oyunları, bulmaca, kodlama, origami çalışmaları yapmak keyif almalarını sağlar. Son yıllarda gelişen teknolojiyle öğretmen arkadaşlarımın da sınıflarında sayısız web araçlarını matematik öğretiminde kullanmaya başlaması harika bir gelişmedir. Uluslararası birçok matematik projeleri yapılıyor okullarda. Bende fikrini yazdığım ve kuruculuğunu yaptığım ‘Bir Tatlı Matematik’ adında projeyi yürütüyorum. Çocuklarımızın matematiği sevmesi en büyük amacım. Pandemi dünya çapında bir krizdi ve belki yüzyıl sonra ancak öğretmenler olarak geleceğimiz noktaya birkaç ayda geldik. Çocuklarımızın yararına oldu bu. Zaten onlar dijital göçerler, bir anda onların alanlarının içine girdik bizlerde. İşte matematik öğretiminde de artık birinci sınıftan itibaren oyunlarla keyif alarak öğrencilerimiz işlemler yapabiliyor. Tabii ki en önemlisi öğretmeni sevmek, işte o zaman matematik size çok şey katar.
Ne yazık ki dünyanın her yerinde matematik ve bilimde cinsiyet uçurumu fazlasıyla var. Ülkeler arasında da büyük farklılıklar bulunuyor. Kültür, öğretim yöntemi, öğrenciler tarafından harcanan zaman matematikte aldığımız yolu gösteriyor. Bana göre matematik yaşam kalitesini iyileştirir, insanca yaşamayı öğretir. Kadın ve kız çocuklarını güçlendirir. Bir ülkenin geleceği işte buna bağlıdır daha çok matematik ve bilimle uğraşan kız çocuklarına .
Velilerim çoğu zaman şöyle ders ‘ Bizim çocukta matematik zekası yok hocam, anlamıyor’ yüzüm kızarır, utanırım, birazda kızarım. Tahtanın karşısında dili dolanan, öğretmen soru sormasın diye saklanan, küçüldükçe küçülen çocukluğum gelir aklıma. Matematik benim en büyük mücadelem. Herkes mücadele eder, herkesin bir en iyisi vardır. Ama çaba ve eğitimle kapasitenizi geliştirebilirsiniz. Çıtamızı her zaman yükseltebiliriz. Sadece biraz inanç.