Yıldırım Belediyesi
Av. Necip Fazıl Bayram
Köşe Yazarı
Av. Necip Fazıl Bayram
 

YENİ ÇEK YASASI VE TİCARİ HAYATA ETKİSİ

Ticari hayatta ödeme yöntemlerinden biri olan çek, hem ticarette önemli bir yere sahiptir, hem de hukuki anlamda da kanunda sınırlı sayıda sayılmış olan kıymetli evraklar arasında yer alır. Para niteliğine sahip olan çek, her yerde hukuksal olarak geçerlidir. Bu sebeple ticari hayattaki yeri ve önemi büyüktür. Çek; Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilmiş gerekliliklere göre düzenlenen, bir bankaya hitap edilerek yazılan ve ödeme araçlarından biri olan kıymetli evraktır. Eğer kıymetli evrakın çek olarak kabul edilmesi gerekiyorsa, üzerinde mutlaka ‘çek’ ibaresinin olması gereklidir. Böylelikle çek olarak kabul edilebilecek ve ticarette bir ödeme yöntemi olarak kullanılabilecektir. Çek hazırlanırken üç taraf bulunur. Bunlar keşideci, muhatap ve hamildir. Keşideci; çeki düzenleyen kişiye denir. Yani çeki veren ve parayı ödeyecek olan kişidir. Muhatap ise çekin ödenmesi için kullanılan kurum yani bankadır. Hamil ise düzenlenmiş çeki elinde bulunduran kişidir. Yani ödemenin yapılacağı kişi, alacaklı taraftır. Çekler gününde ve zamanında ödendiğinde bir sorun oluşturmaz. Yalnız; ödemeler aksar veya hiç ödenmezse problem büyür. Sonuçta çekin karşılıksız olması gibi durumla karşı karşıya kalınır. Sonrasında ise hukuk devreye girer:   “Çekin Karşılıksız Kalması Durumu İle İlgili Yasal Düzenlemeler Nelerdir?” başlıklı bölümünde şu bilgilere yer veriyor: “Çekin üzerinde yazılı olan ödeme tarihi geldiğinde bankada yapılan sorgulamada borçlunun banka hesabında çekin üzerinde yazılı miktar kadar mevcudu olmadığı anlaşıldığında ilgili çek karşılıksızdır işlemine tabi tutulur ve bu da borçlunun ticari siciline olumsuz şerhler düşülmesine sebebiyet vermektedir. Bu sebeple karşılıksız işlemine tabi tutulan çekin ait olduğu çek hesabının sahibi borçlu hakkında ağır ticari yaptırımlar uygulanması çek ile yapılan alışverişlerde güvenli bir ortam sağlanması ve ödeme alınabilmesi açısından bir güvence niteliğindedir. Yine çek ile yapılan alışverişlerde ödeme güvencesi sağlanması bakımından bir diğer yaptırım gücü ise 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. Maddesinde yer alan düzenlemelerdir. Çek kanununun 5. Maddesinin 1. fıkrası çekin karşılıksız çıkması durumunda alacaklı tarafından icra mahkemelerine yapılacak başvuru neticesinde, çekin karşılıksız kalan kısmından aşağı olmamak üzere borçlu hakkında bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmedilebileceğini düzenlemiştir. Kişinin bu şikâyet hakkının süresi de İcra ve İflas Kanunu madde 347’e göre şikâyet hakkına sahip alacaklının karşılıksız çek düzenleme suçunu öğrendiği tarihten başlayarak 3 ay ve her durumda 1 yılı geçemeyecektir. Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca mahkemece hükmedilen adli para cezasının yanı sıra karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin ait olduğu çek hesabının sahibi borçlu hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmedilebilecektir. Hatta o kadar ki hakkında çek düzenleme ve çek hesabı kullanma yasağı kararı verilen kişi elinde bulunan çek yapraklarını da ait olduğu bankalara iade etmek zorunda kalacaktır ve bu da hâlihazırda tacir olan bir kişinin bütün ticari hayatını etkileyebilecek ağırlıkta bir yaptırımdır. Bu nedenle 5941 sayılı Çek Kanunu’nun getirmiş olduğu yeni hükümlerle birlikte ülkemizde karşılıksız çek tanzim edilme oranları çok daha aşağı seviyelere çekilmiş, çekin ticari hayattaki itibarı ve güveni yeniden sağlanmıştır. Tüm bu yaptırımların yanı sıra hakkında adli para cezasına hükmedilen borçlunun devam eden süreçte verilen adli para cezasını ödememesi durumunda ise bu adli para cezası Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 11. Fıkrası uyarınca 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin uygulanması hakkında kanunun 106. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırılma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilmektedir ve böylelikle çekin karşılığını ödemeyen borçlu ticari hayatında uğramış olduğu yaptırımların yanı sıra özgürlüğünü bağlayıcı bir ceza ile de karşı karşıya kalarak tüm hayatını olumsuz anlamda etkilemektedir.    Tüm bunların yanı sıra karşılıksız çek düzenleme suçu açısından 5941 sayılı Çek Kanunu’nun öngördüğü önem arz eden düzenlemelerden biri de 6. Maddede düzenlenen etkin pişmanlık hükümleridir. Buna göre karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında; soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. Yani kanun, hüküm kesinleştikten sonra dahi mevcut borcu faizi ile birlikte ödemekle kişi hakkında verilen ceza hükmünün düşeceğini düzenlemektedir. Bu düzenleme ile de bir kez daha görülmekte ki yapılan değişiklikler ile hedeflenen temel gaye kişiyi cezalandırmaktan daha çok piyasada bulunan çeklerin ödenirliğini arttırarak ticari yaşamda çeke duyulan güvenin arttırılmasını sağlamaktır.”    Ağır ticari yaptırımlar bahse konu adli para cezasının yanında ek olarak mahkemece hükmolunabilecek yaptırımlardır. Şöyle ki Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca mahkemece hükmedilen adli para cezasının yanı sıra karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin ait olduğu çek hesabının sahibi borçlu hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmedilebilecektir. Hatta o kadar ki hakkında çek düzenleme ve çek hesabı kullanma yasağı kararı verilen kişi elinde bulunan çek yapraklarını da ait olduğu bankalara iade etmek zorunda kalacaktır ve bu da hâlihazırda tacir olan bir kişinin bütün ticari hayatını etkileyebilecek ağırlıkta bir yaptırımdır. Bu nedenle 5941 sayılı Çek Kanunu’nun getirmiş olduğu yeni hükümlerle birlikte ülkemizde karşılıksız çek tanzim edilme oranları çok daha aşağı seviyelere çekilmiş, çekin ticari hayattaki itibarı ve güveni yeniden sağlanmıştır. Tüm bu yaptırımların yanı sıra hakkında adli para cezasına hükmedilen borçlunun devam eden süreçte verilen adli para cezasını ödememesi durumunda ise bu adli para cezası Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 11. Fıkrası uyarınca 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin uygulanması hakkında kanunun 106. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırılma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilmektedir ve böylelikle çekin karşılığını ödemeyen borçlu ticari hayatında uğramış olduğu yaptırımların yanı sıra özgürlüğünü bağlayıcı bir ceza ile de karşı karşıya kalarak tüm hayatını olumsuz anlamda etkilemektedir. Tüm bunların yanı sıra karşılıksız çek düzenleme suçu açısından 5941 sayılı Çek Kanunu’nun öngördüğü önem arz eden düzenlemelerden biri de 6. Maddede düzenlenen etkin pişmanlık hükümleridir. Buna göre karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında; soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. Yani kanun, hüküm kesinleştikten sonra dahi mevcut borcu faizi ile birlikte ödemekle kişi hakkında verilen ceza hükmünün düşeceğini düzenlemektedir. Bu düzenleme ile de bir kez daha görülmekte ki yapılan değişiklikler ile hedeflenen temel gaye kişiyi cezalandırmaktan daha çok piyasada bulunan çeklerin ödenirliğini arttırarak ticari yaşamda çeke duyulan güvenin arttırılmasını sağlamaktır.   Karşılıksız çek sorunu ülkemizde geçmişten beri çok sayıda tartışmaya konu olmuş, özellikle bu fiil sonucunda uygulanacak cezai ve/veya idari yaptırımlar hususunda öğretide birbirinden farklı, çok sayıda fikir ortaya atılmış ancak ortak bir çözüm yolunda birleşmek mümkün olmamıştır. Türk hukukunda karşılıksız çekler önceleri dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmiş, daha sonra özel bir suç türü olarak düzenlenmiş, bir dönem kabahat olarak kabul edilmiş, son düzenlemelerle ise yine özel bir suç türü olarak güncel mevzuatta yerini almıştır. 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile çeklerde karşılıksızdır işlemine sebebiyet verme suçu adli para cezası ile çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı yaptırımına tabi tutulmuştur. Adli para cezasının ödenmemesi durumunda ise kamuya yararlı bir işte çalışma kararı verilemeyecek ve doğrudan hapis cezasına çevrilecektir. Bu durum öğretide tartışmalara neden olmuş, sözleşmeden doğan bir yükümlülükten dolayı kişinin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı, söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya ve uluslararası anlaşmalara aykırı olduğu öne sürülmüştür. Çekle ortaya çıkan hukuki ilişki bir sözleşme ilişkisi olmayıp çek kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir. Taraflar arasına sözleşme ilişkisi bulunmaması ya da sözleşmenin geçersiz olması durumunda dahi çek geçerliliğini koruyacaktır. Zira kambiyo senetleri  illetten mücerret nitelik taşımaktadır.   Karşılıksız çeklerle mücadele amacıyla yapılan düzenlemelerin topluma nasıl yansıdığı önem arz etmektedir. Bu maksatla istatistikî veriler incelendiğinde, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemine sebebiyet verilmesi eyleminin kabahat olarak kabul edildiği tarihlerde piyasadaki karşılıksız çek sayısının arttığı, söz konusu fiilin suç olarak kabul edildiği tarihlerde ise karşılıksız çek sayısının azaldığı gözlemlenmektedir. 158. İstatistik sonuçları üzerinde pek çok faktör etkili olabilmektedir. Sözgelimi ülke ve dünya ekonomisi, teknolojik gelişmeler vb. faktörler de istatistik sonuçlarını etkilemektedir. Ancak kanunî düzenlemelerin piyasadaki karşılıksız çek sayısını, dolayısıyla ticari hayatı büyük ölçüde etkilediği yadsınamaz bir gerçektir. İstatistik veri sonuçları uyarınca çeklerde karşılıksızdır işlemine sebebiyet verilmesi eyleminin suç olarak kabul edildiği tarihlerde karşılıksız çek sayısının azalması cezaların önleyici fonksiyonunun bir yansımasıdır. Söz konusu eylemin suç olarak kabul edilmemesi ve ceza sorumluluğuna tabi tutulmaması, durumu fırsat bilen kötü niyetli kimselerce karşılığı olmasa dahi kolaylıkla çek düzenlemesine yol açacaktır. Kaldı ki, çekler tedavül imkânı kolay senetlerdir. Böyle bir piyasada kişiler haklı olarak çek temin etmekten kaçınacak, çek kullanımı azalacaktır. Bu durum ise ticari hayatın sekteye uğramasına yol açacaktır. Karşılıksız çeklere engel olmak ve toplumda çeke olan itimadın artmasını sağlamak maksadıyla çekin zorunlu unsurlarına banka tarafından verilen seri numarası ve karekod eklenmiştir.  
Ekleme Tarihi: 17 Ocak 2020 - Cuma
Av. Necip Fazıl Bayram

YENİ ÇEK YASASI VE TİCARİ HAYATA ETKİSİ

Ticari hayatta ödeme yöntemlerinden biri olan çek, hem ticarette önemli bir yere sahiptir, hem de hukuki anlamda da kanunda sınırlı sayıda sayılmış olan kıymetli evraklar arasında yer alır. Para niteliğine sahip olan çek, her yerde hukuksal olarak geçerlidir. Bu sebeple ticari hayattaki yeri ve önemi büyüktür. Çek; Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilmiş gerekliliklere göre düzenlenen, bir bankaya hitap edilerek yazılan ve ödeme araçlarından biri olan kıymetli evraktır. Eğer kıymetli evrakın çek olarak kabul edilmesi gerekiyorsa, üzerinde mutlaka ‘çek’ ibaresinin olması gereklidir. Böylelikle çek olarak kabul edilebilecek ve ticarette bir ödeme yöntemi olarak kullanılabilecektir. Çek hazırlanırken üç taraf bulunur. Bunlar keşideci, muhatap ve hamildir. Keşideci; çeki düzenleyen kişiye denir. Yani çeki veren ve parayı ödeyecek olan kişidir. Muhatap ise çekin ödenmesi için kullanılan kurum yani bankadır. Hamil ise düzenlenmiş çeki elinde bulunduran kişidir. Yani ödemenin yapılacağı kişi, alacaklı taraftır. Çekler gününde ve zamanında ödendiğinde bir sorun oluşturmaz. Yalnız; ödemeler aksar veya hiç ödenmezse problem büyür. Sonuçta çekin karşılıksız olması gibi durumla karşı karşıya kalınır. Sonrasında ise hukuk devreye girer:

 

“Çekin Karşılıksız Kalması Durumu İle İlgili Yasal Düzenlemeler Nelerdir?” başlıklı bölümünde şu bilgilere yer veriyor: “Çekin üzerinde yazılı olan ödeme tarihi geldiğinde bankada yapılan sorgulamada borçlunun banka hesabında çekin üzerinde yazılı miktar kadar mevcudu olmadığı anlaşıldığında ilgili çek karşılıksızdır işlemine tabi tutulur ve bu da borçlunun ticari siciline olumsuz şerhler düşülmesine sebebiyet vermektedir. Bu sebeple karşılıksız işlemine tabi tutulan çekin ait olduğu çek hesabının sahibi borçlu hakkında ağır ticari yaptırımlar uygulanması çek ile yapılan alışverişlerde güvenli bir ortam sağlanması ve ödeme alınabilmesi açısından bir güvence niteliğindedir. Yine çek ile yapılan alışverişlerde ödeme güvencesi sağlanması bakımından bir diğer yaptırım gücü ise 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. Maddesinde yer alan düzenlemelerdir. Çek kanununun 5. Maddesinin 1. fıkrası çekin karşılıksız çıkması durumunda alacaklı tarafından icra mahkemelerine yapılacak başvuru neticesinde, çekin karşılıksız kalan kısmından aşağı olmamak üzere borçlu hakkında bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmedilebileceğini düzenlemiştir. Kişinin bu şikâyet hakkının süresi de İcra ve İflas Kanunu madde 347’e göre şikâyet hakkına sahip alacaklının karşılıksız çek düzenleme suçunu öğrendiği tarihten başlayarak 3 ay ve her durumda 1 yılı geçemeyecektir. Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca mahkemece hükmedilen adli para cezasının yanı sıra karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin ait olduğu çek hesabının sahibi borçlu hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmedilebilecektir. Hatta o kadar ki hakkında çek düzenleme ve çek hesabı kullanma yasağı kararı verilen kişi elinde bulunan çek yapraklarını da ait olduğu bankalara iade etmek zorunda kalacaktır ve bu da hâlihazırda tacir olan bir kişinin bütün ticari hayatını etkileyebilecek ağırlıkta bir yaptırımdır. Bu nedenle 5941 sayılı Çek Kanunu’nun getirmiş olduğu yeni hükümlerle birlikte ülkemizde karşılıksız çek tanzim edilme oranları çok daha aşağı seviyelere çekilmiş, çekin ticari hayattaki itibarı ve güveni yeniden sağlanmıştır. Tüm bu yaptırımların yanı sıra hakkında adli para cezasına hükmedilen borçlunun devam eden süreçte verilen adli para cezasını ödememesi durumunda ise bu adli para cezası Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 11. Fıkrası uyarınca 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin uygulanması hakkında kanunun 106. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırılma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilmektedir ve böylelikle çekin karşılığını ödemeyen borçlu ticari hayatında uğramış olduğu yaptırımların yanı sıra özgürlüğünü bağlayıcı bir ceza ile de karşı karşıya kalarak tüm hayatını olumsuz anlamda etkilemektedir. 

 

Tüm bunların yanı sıra karşılıksız çek düzenleme suçu açısından 5941 sayılı Çek Kanunu’nun öngördüğü önem arz eden düzenlemelerden biri de 6. Maddede düzenlenen etkin pişmanlık hükümleridir. Buna göre karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında; soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. Yani kanun, hüküm kesinleştikten sonra dahi mevcut borcu faizi ile birlikte ödemekle kişi hakkında verilen ceza hükmünün düşeceğini düzenlemektedir. Bu düzenleme ile de bir kez daha görülmekte ki yapılan değişiklikler ile hedeflenen temel gaye kişiyi cezalandırmaktan daha çok piyasada bulunan çeklerin ödenirliğini arttırarak ticari yaşamda çeke duyulan güvenin arttırılmasını sağlamaktır.” 

 

Ağır ticari yaptırımlar bahse konu adli para cezasının yanında ek olarak mahkemece hükmolunabilecek yaptırımlardır. Şöyle ki Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca mahkemece hükmedilen adli para cezasının yanı sıra karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin ait olduğu çek hesabının sahibi borçlu hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmedilebilecektir. Hatta o kadar ki hakkında çek düzenleme ve çek hesabı kullanma yasağı kararı verilen kişi elinde bulunan çek yapraklarını da ait olduğu bankalara iade etmek zorunda kalacaktır ve bu da hâlihazırda tacir olan bir kişinin bütün ticari hayatını etkileyebilecek ağırlıkta bir yaptırımdır. Bu nedenle 5941 sayılı Çek Kanunu’nun getirmiş olduğu yeni hükümlerle birlikte ülkemizde karşılıksız çek tanzim edilme oranları çok daha aşağı seviyelere çekilmiş, çekin ticari hayattaki itibarı ve güveni yeniden sağlanmıştır. Tüm bu yaptırımların yanı sıra hakkında adli para cezasına hükmedilen borçlunun devam eden süreçte verilen adli para cezasını ödememesi durumunda ise bu adli para cezası Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin 11. Fıkrası uyarınca 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin uygulanması hakkında kanunun 106. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırılma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilmektedir ve böylelikle çekin karşılığını ödemeyen borçlu ticari hayatında uğramış olduğu yaptırımların yanı sıra özgürlüğünü bağlayıcı bir ceza ile de karşı karşıya kalarak tüm hayatını olumsuz anlamda etkilemektedir. Tüm bunların yanı sıra karşılıksız çek düzenleme suçu açısından 5941 sayılı Çek Kanunu’nun öngördüğü önem arz eden düzenlemelerden biri de 6. Maddede düzenlenen etkin pişmanlık hükümleridir. Buna göre karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında; soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. Yani kanun, hüküm kesinleştikten sonra dahi mevcut borcu faizi ile birlikte ödemekle kişi hakkında verilen ceza hükmünün düşeceğini düzenlemektedir. Bu düzenleme ile de bir kez daha görülmekte ki yapılan değişiklikler ile hedeflenen temel gaye kişiyi cezalandırmaktan daha çok piyasada bulunan çeklerin ödenirliğini arttırarak ticari yaşamda çeke duyulan güvenin arttırılmasını sağlamaktır.

 

Karşılıksız çek sorunu ülkemizde geçmişten beri çok sayıda tartışmaya konu olmuş, özellikle bu fiil sonucunda uygulanacak cezai ve/veya idari yaptırımlar hususunda öğretide birbirinden farklı, çok sayıda fikir ortaya atılmış ancak ortak bir çözüm yolunda birleşmek mümkün olmamıştır. Türk hukukunda karşılıksız çekler önceleri dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmiş, daha sonra özel bir suç türü olarak düzenlenmiş, bir dönem kabahat olarak kabul edilmiş, son düzenlemelerle ise yine özel bir suç türü olarak güncel mevzuatta yerini almıştır. 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile çeklerde karşılıksızdır işlemine sebebiyet verme suçu adli para cezası ile çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı yaptırımına tabi tutulmuştur. Adli para cezasının ödenmemesi durumunda ise kamuya yararlı bir işte çalışma kararı verilemeyecek ve doğrudan hapis cezasına çevrilecektir. Bu durum öğretide tartışmalara neden olmuş, sözleşmeden doğan bir yükümlülükten dolayı kişinin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı, söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya ve uluslararası anlaşmalara aykırı olduğu öne sürülmüştür. Çekle ortaya çıkan hukuki ilişki bir sözleşme ilişkisi olmayıp çek kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir. Taraflar arasına sözleşme ilişkisi bulunmaması ya da sözleşmenin geçersiz olması durumunda dahi çek geçerliliğini koruyacaktır. Zira kambiyo senetleri  illetten mücerret nitelik taşımaktadır.

 

Karşılıksız çeklerle mücadele amacıyla yapılan düzenlemelerin topluma nasıl yansıdığı önem arz etmektedir. Bu maksatla istatistikî veriler incelendiğinde, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemine sebebiyet verilmesi eyleminin kabahat olarak kabul edildiği tarihlerde piyasadaki karşılıksız çek sayısının arttığı, söz konusu fiilin suç olarak kabul edildiği tarihlerde ise karşılıksız çek sayısının azaldığı gözlemlenmektedir. 158. İstatistik sonuçları üzerinde pek çok faktör etkili olabilmektedir. Sözgelimi ülke ve dünya ekonomisi, teknolojik gelişmeler vb. faktörler de istatistik sonuçlarını etkilemektedir. Ancak kanunî düzenlemelerin piyasadaki karşılıksız çek sayısını, dolayısıyla ticari hayatı büyük ölçüde etkilediği yadsınamaz bir gerçektir. İstatistik veri sonuçları uyarınca çeklerde karşılıksızdır işlemine sebebiyet verilmesi eyleminin suç olarak kabul edildiği tarihlerde karşılıksız çek sayısının azalması cezaların önleyici fonksiyonunun bir yansımasıdır. Söz konusu eylemin suç olarak kabul edilmemesi ve ceza sorumluluğuna tabi tutulmaması, durumu fırsat bilen kötü niyetli kimselerce karşılığı olmasa dahi kolaylıkla çek düzenlemesine yol açacaktır. Kaldı ki, çekler tedavül imkânı kolay senetlerdir. Böyle bir piyasada kişiler haklı olarak çek temin etmekten kaçınacak, çek kullanımı azalacaktır. Bu durum ise ticari hayatın sekteye uğramasına yol açacaktır. Karşılıksız çeklere engel olmak ve toplumda çeke olan itimadın artmasını sağlamak maksadıyla çekin zorunlu unsurlarına banka tarafından verilen seri numarası ve karekod eklenmiştir.

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.