Büşra Terakye
Köşe Yazarı
Büşra Terakye
 

Kurban psikolojisi...

Hayatın içinde bazen kendimizi bir döngünün içinde sıkışmış hissederiz. Başımıza gelenlere anlam veremediğimiz ve sürekli aynı türde olumsuz deneyimleri yaşadığımız bir kısır döngü. Sanki hep aynı senaryoyu yaşıyormuş ve hiçbir çıkış yolu yokmuş gibi. Böyle olunca bir süre sonra insan kendine şu soruyu sormaya başlıyor; “Neden hep ben?” Döngüde Sıkışmak İşte bu noktada, psikolojide sıkça bahsedilen bir kavram devreye giriyor: “kurban psikolojisi.” Kurban psikolojisi, kişinin hayatında yaşadığı kötü tecrübeleri bir şekilde kendisine yapışmış ve değiştirilemez bir etiket gibi kabul etmesidir. Kendini olayların ve hayatın insafına kalmış gibi hissetmesi, yaşamı üzerinde kontrol sahibi olmadığına inanmasıyla şekillenir. “Ne yaparsam yapayım değişen bir şey olmayacak”, “Hayat bana adil davranmıyor” gibi düşünceler, zamanla zihinde kalıcı bir inanca dönüşür ve kişi farkında olmadan kendini tekrar tekrar aynı hikâyenin içinde bulur. Gerçekten öyle mi? Bu döngü, sadece dış koşulların dayatmasıyla oluşmaz; insanın önceki deneyimlerinden taşıdığı duygular ve inançlar da bunda büyük rol oynar. Çocuklukta öğrenilen çaresizlik hissi, yaşanan hayal kırıklıkları ve yıllarca içselleştirilen “sen zaten yapamazsın” sözleri, döngünün içinde kalmayı pekiştirir. Beynimiz, geçmişte öğrendiği kalıpları geleceğe taşımayı sever. Kişi, fark etmeden bu mağduriyet hikâyesini benimser ve etrafındaki her şey onu doğrulayan deneyimlerle doluymuş gibi görünmeye başlar. Neticesinde de kendi gücünü küçümsemeyerek, fırsatları göremez hale gelir. Artık sadece şartlar zor olduğu için değil, başka türlüsünün olabileceğine dair inancını kaybettiği için harekete geçmez. Bu döngüden çıkmak imkânsız mı, yoksa biz mi kendimizi bu hikâyenin içine yazıyoruz? Kurban psikolojisi öğrenilmiş bir düşünce biçimidir, dolayısıyla kader değildir. Bu düşünce biçimi, kişiyi sürekli olarak geçmişteki yaralara odaklanmaya iter. Bu döngüyü kırabilmek için öncelikle kurban psikolojisinin nasıl işlediğini anlamanız gerekir. Yaşadığınız olumsuzlukları tamamen dış etkenlerden kaynaklı gördüğünüzde, kendinizi çaresiz ve kontrolsüz hissedersiniz. Bu bakış açısı, zamanla sorunlarla başa çıkma becerilerinizi zayıflatır ve sizi pasif bir tutuma sürükler. Öncelikle, yaşadığınız olaylar karşısında kendi rolünüzü nesnel bir şekilde değerlendirmeniz önemlidir. Sürekli benzer olumsuzluklarla karşılaşıyorsanız, belki de farkında olmadan aynı düşünce ve davranış kalıplarını tekrar ediyorsunuzdur. Böyle bir durumda kendinize şu soruları sorabilirsiniz: “Bu durumun ortaya çıkışında benim de bir etkim var mı?”, “Neyi farklı yapabilirim?”, “Bu hikâyeyi böyle devam ettirmek zorunda mıyım?” Burada önemli olan, kendinizi suçlamak değil, akıl yürütmeye çalışmak. Bir diğer önemli adım da sorumluluk almak. Bu, başınıza gelen her olumsuzluğun sizin hatanız olduğu anlamına gelmez. Ancak her şeyi tamamen dış etkenlere bağlamak, çözüm üretmekten uzaklaştırır. Bunun yerine, içinde bulunduğunuz koşulları nasıl yönetebileceğinize odaklanmak daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Kendi davranışlarınızı gözlemleyip değiştirilmesi gereken noktaları belirlediğinizde, olaylar karşısında nasıl hareket ettiğinizi daha iyi anlayabilirsiniz. Bunun yanında, sürekli mağduriyet üzerinden düşünmek yerine çözüm odaklı bir yaklaşım geliştirmek psikolojik dayanıklılığınızı artırır. Sürekli şikâyet etmek ya da sadece olumsuzluklara odaklanmak, yaşadığınız sorunları olduğundan daha büyük algılamanıza neden olur. Oysaki mevcut koşullar içinde nelerin değiştirilebileceğine odaklanmak, süreci daha bilinçli yönetmenize yardımcı olur. Ve belki de en önemlisi, kendinize yüklenmeyi bırakmaktır. Geçmişin izleri güçlü olabilir, ama yönünü belirleyen her zaman bugündür. Kurban psikolojisinden çıkmak büyük adımlarla değil, küçük farkındalıklarla başlar. Önce bakış açınız değişir, sonra hikâyeniz. Çünkü kendinize yeni bir yol çizmeye karar verdiğinizde, hayat da yönünü değiştirmeye başlar.
Ekleme Tarihi: 17 Mart 2025 - Pazartesi
Büşra Terakye

Kurban psikolojisi...

Hayatın içinde bazen kendimizi bir döngünün içinde sıkışmış hissederiz. Başımıza gelenlere anlam veremediğimiz ve sürekli aynı türde olumsuz deneyimleri yaşadığımız bir kısır döngü. Sanki hep aynı senaryoyu yaşıyormuş ve hiçbir çıkış yolu yokmuş gibi. Böyle olunca bir süre sonra insan kendine şu soruyu sormaya başlıyor; “Neden hep ben?”

Döngüde Sıkışmak

İşte bu noktada, psikolojide sıkça bahsedilen bir kavram devreye giriyor: “kurban psikolojisi.” Kurban psikolojisi, kişinin hayatında yaşadığı kötü tecrübeleri bir şekilde kendisine yapışmış ve değiştirilemez bir etiket gibi kabul etmesidir. Kendini olayların ve hayatın insafına kalmış gibi hissetmesi, yaşamı üzerinde kontrol sahibi olmadığına inanmasıyla şekillenir. “Ne yaparsam yapayım değişen bir şey olmayacak”, “Hayat bana adil davranmıyor” gibi düşünceler, zamanla zihinde kalıcı bir inanca dönüşür ve kişi farkında olmadan kendini tekrar tekrar aynı hikâyenin içinde bulur.

Gerçekten öyle mi?

Bu döngü, sadece dış koşulların dayatmasıyla oluşmaz; insanın önceki deneyimlerinden taşıdığı duygular ve inançlar da bunda büyük rol oynar. Çocuklukta öğrenilen çaresizlik hissi, yaşanan hayal kırıklıkları ve yıllarca içselleştirilen “sen zaten yapamazsın” sözleri, döngünün içinde kalmayı pekiştirir. Beynimiz, geçmişte öğrendiği kalıpları geleceğe taşımayı sever. Kişi, fark etmeden bu mağduriyet hikâyesini benimser ve etrafındaki her şey onu doğrulayan deneyimlerle doluymuş gibi görünmeye başlar. Neticesinde de kendi gücünü küçümsemeyerek, fırsatları göremez hale gelir. Artık sadece şartlar zor olduğu için değil, başka türlüsünün olabileceğine dair inancını kaybettiği için harekete geçmez.

Bu döngüden çıkmak imkânsız mı, yoksa biz mi kendimizi bu hikâyenin içine yazıyoruz?

Kurban psikolojisi öğrenilmiş bir düşünce biçimidir, dolayısıyla kader değildir. Bu düşünce biçimi, kişiyi sürekli olarak geçmişteki yaralara odaklanmaya iter.

Bu döngüyü kırabilmek için öncelikle kurban psikolojisinin nasıl işlediğini anlamanız gerekir. Yaşadığınız olumsuzlukları tamamen dış etkenlerden kaynaklı gördüğünüzde, kendinizi çaresiz ve kontrolsüz hissedersiniz. Bu bakış açısı, zamanla sorunlarla başa çıkma becerilerinizi zayıflatır ve sizi pasif bir tutuma sürükler.

Öncelikle, yaşadığınız olaylar karşısında kendi rolünüzü nesnel bir şekilde değerlendirmeniz önemlidir. Sürekli benzer olumsuzluklarla karşılaşıyorsanız, belki de farkında olmadan aynı düşünce ve davranış kalıplarını tekrar ediyorsunuzdur. Böyle bir durumda kendinize şu soruları sorabilirsiniz: “Bu durumun ortaya çıkışında benim de bir etkim var mı?”, “Neyi farklı yapabilirim?”, “Bu hikâyeyi böyle devam ettirmek zorunda mıyım?” Burada önemli olan, kendinizi suçlamak değil, akıl yürütmeye çalışmak.

Bir diğer önemli adım da sorumluluk almak. Bu, başınıza gelen her olumsuzluğun sizin hatanız olduğu anlamına gelmez. Ancak her şeyi tamamen dış etkenlere bağlamak, çözüm üretmekten uzaklaştırır. Bunun yerine, içinde bulunduğunuz koşulları nasıl yönetebileceğinize odaklanmak daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Kendi davranışlarınızı gözlemleyip değiştirilmesi gereken noktaları belirlediğinizde, olaylar karşısında nasıl hareket ettiğinizi daha iyi anlayabilirsiniz.

Bunun yanında, sürekli mağduriyet üzerinden düşünmek yerine çözüm odaklı bir yaklaşım geliştirmek psikolojik dayanıklılığınızı artırır. Sürekli şikâyet etmek ya da sadece olumsuzluklara odaklanmak, yaşadığınız sorunları olduğundan daha büyük algılamanıza neden olur. Oysaki mevcut koşullar içinde nelerin değiştirilebileceğine odaklanmak, süreci daha bilinçli yönetmenize yardımcı olur.

Ve belki de en önemlisi, kendinize yüklenmeyi bırakmaktır. Geçmişin izleri güçlü olabilir, ama yönünü belirleyen her zaman bugündür. Kurban psikolojisinden çıkmak büyük adımlarla değil, küçük farkındalıklarla başlar. Önce bakış açınız değişir, sonra hikâyeniz. Çünkü kendinize yeni bir yol çizmeye karar verdiğinizde, hayat da yönünü değiştirmeye başlar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sercan
(17.03.2025 21:51 - #315)
" Geçmişin izleri güçlü olabilir, ama yönünü belirleyen her zaman bugündür." daha doğru ifade edilemezdi :)
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sercan
(17.03.2025 21:51 - #316)
" Geçmişin izleri güçlü olabilir, ama yönünü belirleyen her zaman bugündür." daha doğru ifade edilemezdi :)
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.