Mustafa Dündar
Cihan Karabulut
Köşe Yazarı
Cihan Karabulut
 

OSMANLIDA SENDİKA (LONCA TEŞKİLATI)

Osmanlı İmparatorluğu’nun esnaflık kurumu olan lonca teşkilatına ait değerlerin kökeni, 13. ve 14. yüzyıllarda Anadolu’da görülen ve Ahi Evran tarafından temeli atılan Ahilik sistemine kadar dayanır. Ahi sözcüğünün kökeni Arapça olup “kardeşim” anlamına gelmektedir. Bu sistemde birçok farklı üretim dalında çalışan esnaf ve zanaatkâr, sıkı bir sosyal ve ahlaki disiplin temelinde örgütlenmiş ve belli kurallar içinde esnafın; ticari ahlak, kalite ve tüketici hakları gibi konularda çalışması sürekli denetlenmiştir.   Osmanlı’nın Ahilikten lonca teşkilatına geçişin başlıca nedeni, artık esnaflar arasında Müslümanlar olduğu gibi çok sayıda Müslüman olmayan esnafın da bulunmasıdır. Ahilik sisteminin aksine lonca teşkilatı dini ya da ruhani törenlerden çok daha uzak olduğu için işinde son derece becerikli gayrimüslim ustaların da bu teşkilatlara katılmasını kolaylaştırmıştır. Önceleri Hristiyanlar daha çok Hristiyan esnaftan, Müslümanlar da Müslüman’dan alışveriş etmek âdetinde iken, bu alışkanlık zamanla sönmüştür. Hatta bazı meslek kollarında Hıristiyanlar çoğunluğu oluşturduğu zaman Hıristiyan kethüda seçilmiştir.   Osmanlı’daki esnaflara ilişkin ilk bilgiye XVI. yüzyılın başında II. Bayezid Kanunnamesinde rastlanır. Bu dönem öncesi Osmanlı’da lonca teşkilatına ilişkin yazılı bir bilgi bulunmamaktadır. İstanbul’un fethi öncesi var olan Bizans esnaf loncaları fethin ardından dağılmış ve yerlerini dini karakteristikleriyle öne çıkan Türk loncaları almıştır. Bizans loncalarının temelinde ise Büyük Roma dönemindeki KOLEJ adı verilen tarihin ilk loncaları bulunmaktadır.   Osmanlı İmparatorluğu’nun her köşesinde çeşitli sanat erbabının kendisine göre bir teşkilatı, esnaf şeyhi, kethüdası, yiğitbaşı ve ehl-i hibre gibi azası vardı. Esnaf tarafından seçilip hükümet tarafından onaylanan bu heyet, esnafın durumundan sorumlu olduğu gibi, aynı zamanda, hükümet ile esnaf arasında da bir aracı idi. Yolsuzluk eden sanat sahibi bunlar aracılığıyla ceza görür; hükümet mahalli kadılar vâsıtası ile sanat erbabına yapacağı bildirimi bunlar aracılığı ile yapardı. Esnafın alacağı ve satacağı eşyanın ederi belli olup, defterde kayıtlı idi. Bunun dışına çıkıp karaborsacılık ya da vurgun yapanlar yakalandığında şiddetli ceza görürlerdi.   Her esnafın, her yerde, her şehirde ve kazada sayısı ve açılabilecek dükkan adeti belirlenmiş idi. Gerek duyulduğunda bu sayıdan fazla dükkan açılması hükümetin iznine bağlıydı. Keza usta ve kalfa sayısı da öyle. Bir çırağın kalfa ve bir kalfanın usta olması merasime tâbi olup derece ve adları deftere kayıt edilirdi. Kısacası her önüne gelen dükkan açamaz ve usta olamazdı. Gizli olarak açılan dükkanlar derhal kapatılırdı. Bağımsız dükkan açma hakkına gedik adı verilirdi.  Gedik bir tür tekel ve imtiyaz hakkıydı. Yani gedik sahibi olamayanlar dükkân açarak sanat ya da ticaret yapamazdı. Ancak imtiyaz fermanlarına sahip olan kişiler sanat ve ticaret yapabilirdi. Bu fermanlar, esnafın sayılarının artırılıp eksiltilmesi, mülk sahiplerinin kiralarını artmaması, gediği olmayanların sanat ve ticaret yapamaması, açık olan gediklerin esnafın çırak ve kalfalarına verilmesi, dışardan esnaflığa kimsenin alınmaması gibi birçok hükmü içeriyordu.   Her isteyen esnaf olamadığı gibi, lonca dışı esnaf olmak da olası değildi. Loncalar günümüzdeki çağdaş işçi sendikalarına benzeseler de çok daha geniş kapsamlı, daha karmaşık ve katı kuralları olan bir örgütlenmeydi. Her esnaf mesleğinin ayrı loncası olduğu gibi, bu loncalar bir arada konfederasyon şeklinde de örgütlenmişlerdir.
Ekleme Tarihi: 20 Ocak 2020 - Pazartesi

OSMANLIDA SENDİKA (LONCA TEŞKİLATI)

Osmanlı İmparatorluğu’nun esnaflık kurumu olan lonca teşkilatına ait değerlerin kökeni, 13. ve 14. yüzyıllarda Anadolu’da görülen ve Ahi Evran tarafından temeli atılan Ahilik sistemine kadar dayanır. Ahi sözcüğünün kökeni Arapça olup “kardeşim” anlamına gelmektedir. Bu sistemde birçok farklı üretim dalında çalışan esnaf ve zanaatkâr, sıkı bir sosyal ve ahlaki disiplin temelinde örgütlenmiş ve belli kurallar içinde esnafın; ticari ahlak, kalite ve tüketici hakları gibi konularda çalışması sürekli denetlenmiştir.

 

Osmanlı’nın Ahilikten lonca teşkilatına geçişin başlıca nedeni, artık esnaflar arasında Müslümanlar olduğu gibi çok sayıda Müslüman olmayan esnafın da bulunmasıdır. Ahilik sisteminin aksine lonca teşkilatı dini ya da ruhani törenlerden çok daha uzak olduğu için işinde son derece becerikli gayrimüslim ustaların da bu teşkilatlara katılmasını kolaylaştırmıştır. Önceleri Hristiyanlar daha çok Hristiyan esnaftan, Müslümanlar da Müslüman’dan alışveriş etmek âdetinde iken, bu alışkanlık zamanla sönmüştür. Hatta bazı meslek kollarında Hıristiyanlar çoğunluğu oluşturduğu zaman Hıristiyan kethüda seçilmiştir.

 

Osmanlı’daki esnaflara ilişkin ilk bilgiye XVI. yüzyılın başında II. Bayezid Kanunnamesinde rastlanır. Bu dönem öncesi Osmanlı’da lonca teşkilatına ilişkin yazılı bir bilgi bulunmamaktadır. İstanbul’un fethi öncesi var olan Bizans esnaf loncaları fethin ardından dağılmış ve yerlerini dini karakteristikleriyle öne çıkan Türk loncaları almıştır. Bizans loncalarının temelinde ise Büyük Roma dönemindeki KOLEJ adı verilen tarihin ilk loncaları bulunmaktadır.

 

Osmanlı İmparatorluğu’nun her köşesinde çeşitli sanat erbabının kendisine göre bir teşkilatı, esnaf şeyhi, kethüdası, yiğitbaşı ve ehl-i hibre gibi azası vardı. Esnaf tarafından seçilip hükümet tarafından onaylanan bu heyet, esnafın durumundan sorumlu olduğu gibi, aynı zamanda, hükümet ile esnaf arasında da bir aracı idi. Yolsuzluk eden sanat sahibi bunlar aracılığıyla ceza görür; hükümet mahalli kadılar vâsıtası ile sanat erbabına yapacağı bildirimi bunlar aracılığı ile yapardı. Esnafın alacağı ve satacağı eşyanın ederi belli olup, defterde kayıtlı idi. Bunun dışına çıkıp karaborsacılık ya da vurgun yapanlar yakalandığında şiddetli ceza görürlerdi.

 

Her esnafın, her yerde, her şehirde ve kazada sayısı ve açılabilecek dükkan adeti belirlenmiş idi. Gerek duyulduğunda bu sayıdan fazla dükkan açılması hükümetin iznine bağlıydı. Keza usta ve kalfa sayısı da öyle. Bir çırağın kalfa ve bir kalfanın usta olması merasime tâbi olup derece ve adları deftere kayıt edilirdi. Kısacası her önüne gelen dükkan açamaz ve usta olamazdı. Gizli olarak açılan dükkanlar derhal kapatılırdı. Bağımsız dükkan açma hakkına gedik adı verilirdi.  Gedik bir tür tekel ve imtiyaz hakkıydı. Yani gedik sahibi olamayanlar dükkân açarak sanat ya da ticaret yapamazdı. Ancak imtiyaz fermanlarına sahip olan kişiler sanat ve ticaret yapabilirdi. Bu fermanlar, esnafın sayılarının artırılıp eksiltilmesi, mülk sahiplerinin kiralarını artmaması, gediği olmayanların sanat ve ticaret yapamaması, açık olan gediklerin esnafın çırak ve kalfalarına verilmesi, dışardan esnaflığa kimsenin alınmaması gibi birçok hükmü içeriyordu.

 

Her isteyen esnaf olamadığı gibi, lonca dışı esnaf olmak da olası değildi. Loncalar günümüzdeki çağdaş işçi sendikalarına benzeseler de çok daha geniş kapsamlı, daha karmaşık ve katı kuralları olan bir örgütlenmeydi. Her esnaf mesleğinin ayrı loncası olduğu gibi, bu loncalar bir arada konfederasyon şeklinde de örgütlenmişlerdir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mete savaş açanlar derneği
(31.08.2022 14:35 - #205)
Büyüksün başkannnn
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.