“İpek yurdu, büyükşehir, diri ve kadir olan Allah’ın nazargahı, devletler taht merkezi ve Osmanlı başkenti” diye tanımlar Bursa’yı Evliya Çelebi. Öyle ki Seyahatnamesine ilk başladığı şehir de Bursa’dır.   Geçmişten günümüze birçok şaire ve yazara ev sahipliği yapmış, bağrında nice şairler yetiştirmiştir bu aziz şehir. Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olması, kültür faaliyetlerinde bu şehrin öncü olmasını sağlamıştır. Bursa’yı konu alan eserlerde daha çok başkent olması, şehrin tarihi ve doğal güzellikleri işlenmiş olsa da, Bursa birçok yönüyle eserlerde yer almıştır.   Yetiştirdiği şairlerin en başında şüphesiz Süleyman Çelebi gelir. Peygamberimizin hayatını anlattığı “Mevlid” olarak bildiğimiz eser, yazıldığı dönemde olduğu gibi günümüzde de çok önemli bir yere sahiptir.   Bursa’dan bahsedeceksek, sanat ve edebiyat dünyasında önemli bir yeri olan Ahmet Vefik Paşa’yı anmadan geçemeyiz. Bursa Valiliği sırasında Bursa’ya bir tiyatro kazandırmış ve böylece bu şehir ile adı özdeşleşmiştir.   Yunanlıların Bursa’yı işgal etmesi üzerine “Bülbül” şiirini yazan İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu eseriyle hafızalarda derin bir iz bırakmıştır.   Kimi zaman doğal güzellikleriyle, kim zaman Milli Mücadeledeki yeri ile, kimi zaman dini değerleriyle, kimi zaman Reşat Nuri’nin “Çalıkuşu” romanında olduğu gibi bir sürgün yeri olmuştur. Son olarak sanatının ve iç dünyasının bütün bir tarafını bu şehre borçlu olduğunu  söyleyerek Bursa’ya verdiği değeri belirten Ahmet Hamdi Tanpınar’ı yad edmek istiyorum. Nitekim “Beş Şehir” adlı eserinde bahsettiği şehirlerden birisi Bursa olan yazar, bu şehre ayrı bir önem vermiştir. “Bursa’da Zaman” adlı şiirinde zaman ve rüya kavramlarını kullanarak Bursa’yı ele alır. Bu şehrin kültürel ve tarihi yapısını meydana getiren geçmişi bir rüya; geçmişte yaşanmış olanı şimdiki zamana taşıyarak da zaman kavramını işler. Böylece Bursa’nın bütün zenginliklerini okuyucuya aktarmış olur. Bu bile onun için bu aziz şehrin ayrıcalıklı olduğunu görmemizi sağlayacaktır.   Bursa, hemen her unsuruyla edebi eserlere konu olmuş ve Türk Edebiyatı’nın gelişimini önemli ölçüde etkilemiş bir şehirdir. Yukarıda bahsettiğim şair ve yazarların yanında edebiyatın bütün alanlarında eserler veren birçok sanatçıyı bünyesinde yetiştiren bu kadim şehir, böylesine köklü olan edebiyat geleneğiyle “Türk Edebiyatı Başkenti” olacak niteliktedir.   Nazım Hikmet’in mahkum olduğu hapishaneyi de içinde bulunduran bu şehir, Nazım için her zaman bir umut şehri olmuştur. Tüm ağır koşullara rağmen bu tutsak şair, Bursa Hapishanesinden dev eserler çıkarmayı başarmıştır. Bursa denince “Sanat Güneşi” Zeki Müren’i anmadan olmaz. Bursa’da doğmuş, büyümüş; bu şehrin bağrında yetişmiş çok büyük bir değerdir Zeki Müren. Bazen uzun uzun şiirler yazılmış, bazen romanlar yazılmış, bazen şarkılarla adını duyurmuş Bursa. “Gemlik’e doğru denizi göreceksin; şaşırma” der  Orhan Veli Kanık. Bu kısacık şiiriyle hem Bursa’yı anlatır hem de derinlemesine mesajlar verir. Bursa’mızın değerli isimlerden bu kadar az bahsetmek olmaz. Bir dahaki yazımızda bu değerlerimizden uzun uzun bahsedelim. Yazımı sonlandırırken hepsini rahmetle anıyorum.   Ve diyorum ki; şiirin, sanatın, edebiyatın başkenti Bursa’yı mutlaka değerini bilerek yaşayın.