Yıldırım Belediyesi
Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Tek çıkış sektörel ekonomi…

Türkiye’nin gelişme sürecini teknik olarak birçok açıdan tamamladığı bir dönemden geçiyoruz. Yeni 10 yıllık süreç "ileri teknoloji ile kalkınma dönemi" olarak kayıtlarda yerini almaya başladı. Uzay çağı olarak adlandırabileceğimiz bu süreç, aynı zamanda bazı avantajları ve dezavantajları beraberinde getiriyor. Robot ve yapay teknolojisi gelişirken, elektrik başta olmak üzere enerji ihtiyacı küresel boyutta hem artıyor hemde değişkenlik gösteriyor. Örneğin; eskiden katı yakıtlar kullanılırken şimdilerde güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji formları öncelik kazanıyor. Yine bu enerji değişimi ile birlikte otomobiller başta olmak üzere tüm teknolojilerin ve mekanik aygıtların yeni baştan modifiye edilmesi gerekiyor.    Geçtiğimiz haftalarda televizyon programına konuk aldığım Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği TESKOMB Genel Başkan Vekili Bahri Şarlı'nın değerli tecrübeleri bize gösterdi ki, esnaf büyüyünce iş adamı veyahut sanayici oluyor. Yani büyüme ve gelişme aynı zamanda yeni bir ekonomik olgunun var olmasına ve kuralların yeni baştan oluşmasına fırsat veriyor. Modern değişkenler ve Uzay çağı bizlere kaybolan meslekleri, yitirdiğimiz meslek ustalarını, ahilik kültürünü hüzünle hatırlatıyor olsa da asıl gerçeklik, işçi kavramına ihtiyacın her geçen gün azaldığıdır. Bugün ara eleman yada kalifiye eleman olarak sanayi başta olmak üzere birçok sektörde aranılan personeller, dün ilkokul veya ortaokul mezunu iken bugün çoğunluğu 4 yıllık üniversite mezunu yada meslek yüksek okulu diplomalı gençler.    Türkiye’nin pandemi sürecinde sığındığı liman olan turizm başta olmak üzere birçok sektör, yeni dünya düzeninde değişime uğruyor. Matbaacılık, ayakkabıcılık, tuhafiyecilik, terzilik, pazarcılık, kırtasiyecilik, bakkallık, şoförlük, kaynakçılık, saatçilik, aşçılık, garsonluk, eğitmenlik ve eğitim merkezleri ile daha birçok sektör önümüzdeki 10 yıl içerisinde kaybolacak meslekler arasında yer alıyor. Yine bu süreci TESKOMB Genel Başkan Vekili Bahri Şarlı gözünden değerlendirdiğimizde 30-40 yıl önce Bursa'da esnaf olan Hüseyin Özdilek, Faik Çelik, Hüseyin Durmaz ve merhum Ali Osman Sönmez gibi birçok duayen ismin günümüz Bursa sanayisinin güçlü markaları ve holdingleri arasında yer aldığını görmekteyiz. Peki, neden bu kadar detaylı bilgilendirme ile ekonomi ve kriz sürecini değerlendirdim? Neden, ulusal ve uluslararası düzeyde hissedilen kriz ortamından tek çıkışın sektörel ekonomi olduğunu yazının başlığında ifade ettim?    Değerli okuyucularım; bilindiği üzere her canlı doğuyor, büyüyor ve ölüyor. Bu meslekler ve sektörler içinde geçerli. Bursamızın sayılı eğitim kurumlarından olan Tophane ve Demirtaş Endüstri Teknik Meslek Liselerinin binaları bile yıkıldı. Değişen teknolojiler, gelişen makineler ve bu makinelerin değişim hızında yetişen insan gücünü değerlendirdiğimizde Bursa başta olmak üzere Türkiye gibi gelişen ekonomilerin sektörel ekonomi odaklı büyüme kaydetmemeleri nedeniyle ani finansal çöküşler ile yıkıldığını dünyada çok çeşitli örneklerde görüyoruz. Bugün maalesef Bursa; aşırı sanayileşmenin bedelini aşırı sıcaklar, kirli hava, kalitesiz göç, çarpık ve plansız kentleşme ile birlikte hızla kaybolan doğal yaşam alanları, tükenen tarım ve hayvancılık ekonomisi ile ödüyor. Köyler hayalet kent olurken, Türkiye hızla sığınmacı ve mülteci ülkesi oluyor. Ve bu durum bize, hedeflerimiz ile gerçeklerimiz arasında dev bir ayna görevi görüyor.    Kısacası; hedefimiz on binlerce dolar gayri milli hasıla olurken, gerçeğimiz uyuşturucu ve işsizlik çıkmazına girmiş on binlerce genç ve yıkılan binlerce aile. Ya inşaat başta olmak üzere sektörel ekonomiyi yeniden hayata geçiririz yada yeni teknolojilerin daha doğrusu yapay zeka ile  
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2021 - Cumartesi
Ömer Küçükkaya

Tek çıkış sektörel ekonomi…

Türkiye’nin gelişme sürecini teknik olarak birçok açıdan tamamladığı bir dönemden geçiyoruz. Yeni 10 yıllık süreç "ileri teknoloji ile kalkınma dönemi" olarak kayıtlarda yerini almaya başladı. Uzay çağı olarak adlandırabileceğimiz bu süreç, aynı zamanda bazı avantajları ve dezavantajları beraberinde getiriyor. Robot ve yapay teknolojisi gelişirken, elektrik başta olmak üzere enerji ihtiyacı küresel boyutta hem artıyor hemde değişkenlik gösteriyor. Örneğin; eskiden katı yakıtlar kullanılırken şimdilerde güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji formları öncelik kazanıyor. Yine bu enerji değişimi ile birlikte otomobiller başta olmak üzere tüm teknolojilerin ve mekanik aygıtların yeni baştan modifiye edilmesi gerekiyor. 

 

Geçtiğimiz haftalarda televizyon programına konuk aldığım Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği TESKOMB Genel Başkan Vekili Bahri Şarlı'nın değerli tecrübeleri bize gösterdi ki, esnaf büyüyünce iş adamı veyahut sanayici oluyor. Yani büyüme ve gelişme aynı zamanda yeni bir ekonomik olgunun var olmasına ve kuralların yeni baştan oluşmasına fırsat veriyor. Modern değişkenler ve Uzay çağı bizlere kaybolan meslekleri, yitirdiğimiz meslek ustalarını, ahilik kültürünü hüzünle hatırlatıyor olsa da asıl gerçeklik, işçi kavramına ihtiyacın her geçen gün azaldığıdır. Bugün ara eleman yada kalifiye eleman olarak sanayi başta olmak üzere birçok sektörde aranılan personeller, dün ilkokul veya ortaokul mezunu iken bugün çoğunluğu 4 yıllık üniversite mezunu yada meslek yüksek okulu diplomalı gençler. 

 

Türkiye’nin pandemi sürecinde sığındığı liman olan turizm başta olmak üzere birçok sektör, yeni dünya düzeninde değişime uğruyor. Matbaacılık, ayakkabıcılık, tuhafiyecilik, terzilik, pazarcılık, kırtasiyecilik, bakkallık, şoförlük, kaynakçılık, saatçilik, aşçılık, garsonluk, eğitmenlik ve eğitim merkezleri ile daha birçok sektör önümüzdeki 10 yıl içerisinde kaybolacak meslekler arasında yer alıyor. Yine bu süreci TESKOMB Genel Başkan Vekili Bahri Şarlı gözünden değerlendirdiğimizde 30-40 yıl önce Bursa'da esnaf olan Hüseyin Özdilek, Faik Çelik, Hüseyin Durmaz ve merhum Ali Osman Sönmez gibi birçok duayen ismin günümüz Bursa sanayisinin güçlü markaları ve holdingleri arasında yer aldığını görmekteyiz. Peki, neden bu kadar detaylı bilgilendirme ile ekonomi ve kriz sürecini değerlendirdim? Neden, ulusal ve uluslararası düzeyde hissedilen kriz ortamından tek çıkışın sektörel ekonomi olduğunu yazının başlığında ifade ettim? 

 

Değerli okuyucularım; bilindiği üzere her canlı doğuyor, büyüyor ve ölüyor. Bu meslekler ve sektörler içinde geçerli. Bursamızın sayılı eğitim kurumlarından olan Tophane ve Demirtaş Endüstri Teknik Meslek Liselerinin binaları bile yıkıldı. Değişen teknolojiler, gelişen makineler ve bu makinelerin değişim hızında yetişen insan gücünü değerlendirdiğimizde Bursa başta olmak üzere Türkiye gibi gelişen ekonomilerin sektörel ekonomi odaklı büyüme kaydetmemeleri nedeniyle ani finansal çöküşler ile yıkıldığını dünyada çok çeşitli örneklerde görüyoruz. Bugün maalesef Bursa; aşırı sanayileşmenin bedelini aşırı sıcaklar, kirli hava, kalitesiz göç, çarpık ve plansız kentleşme ile birlikte hızla kaybolan doğal yaşam alanları, tükenen tarım ve hayvancılık ekonomisi ile ödüyor. Köyler hayalet kent olurken, Türkiye hızla sığınmacı ve mülteci ülkesi oluyor. Ve bu durum bize, hedeflerimiz ile gerçeklerimiz arasında dev bir ayna görevi görüyor. 

 

Kısacası; hedefimiz on binlerce dolar gayri milli hasıla olurken, gerçeğimiz uyuşturucu ve işsizlik çıkmazına girmiş on binlerce genç ve yıkılan binlerce aile. Ya inşaat başta olmak üzere sektörel ekonomiyi yeniden hayata geçiririz yada yeni teknolojilerin daha doğrusu yapay zeka ile

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.