ÖSYM’nin web sayfasında girdiğinizde, Üniversite Sınavından Dikey Geçiş Sınavına, Kamu Personeli Seçme Sınavından Tıpta Uzmanlık Sınavına kadar yaklaşık elli sınav türünün olduğunu görürsünüz. Bunun dışında MEB gibi kurumların yapmış olduğu Bursluluk ve Liselere Giriş Sınavları da işin diğer varyantı. Türkiye’de bir öğrenci İlkokuldan Liseye, Üniversiteden Lisansüstü Eğitime kadar defalarca kez sınavlara tabi tutulur ve sınanır. Adeta sınavlar ülkesi durumundayız.
Gerek sınav ücretleri, gerek sınav kaygısı öğrencilerde ciddi travmalar yaşatıyor. Eğitimin ücretsiz olduğu ülkemizde sınavlara ödenen paralar azımsanmayacak kadar fazla. Bir sınava ortalama 110-120 lira ödendiğine göre öğrencinin yaşadığı mali kaybı varın siz hesaplayın. Peki kitapçık maliyetinin 5 lirayı geçmediği bir sınavda başvuru ücretleri neden bu kadar yüksek? Elbette bunun makul birkaç izahı var; soru için yazarlara ödenen ücretler, dizgi, tashih, kağıt, matbaa masrafları, nakliye ücretleri ve en önemlisi de sınav görevlilerine ödenen paralar ciddi bir külfet oluşturuyor. Ve bu uygulamaların tümünü finanse eden öğrenciler oluyor. Yani paranla sınanıyorsun!
Gelelim işin psikolojik boyutuna.
Yıllarca çalışıp didinip tüm bilgi birikimini 3 saatlik bir sınavda sınıyor öğrenci. Sınav günü hastalanmayacak, geç kalmayacak, iki eli kanda da olsa yine girecek! Bu dayatmalar altında sınava giren öğrenciden tabi ki çok sağlıklı sonuçlar alınamıyor. Öğrencinin yetenekleri değil, salt akademik başarısı ölçüldüğü için, haliyle başarı kat sayısı oldukça düşüyor.
Bu sınavların dünyadaki örnekleri nasıldır, sınavlar bu kadar yaygın ve pahalı mıdır? Bilinmez, fakat ülkemizdeki sınavlar, zaman zaman öğrencinin cinnet geçirmesine ve hatta intihara sürükleyecek boyutlara varabiliyor. Sınav tehdidinin yanında, omuzlarına gelecek kaygısı da yüklenince işler daha da sarpa sarıyor. Aile ve okulundan yeterli psikolojik desteği alamayan öğrencide, mutsuzluk artıyor ve bu durum öğrencinin eğitim yolculuğunun sona ermesine, iş hayatına erken atılmak, erken evlenmek gibi erken sorumluluğa dayalı sosyolojik dönüşümlere yol açıyor.
Velhasıl gençlerin işi zor.
Umarım yetkililer tez zamanda bu patolojik vaka haline gelen sınav sendromuna el atıp, gençleri özgürleştirecek! Daha makul, öğrencilerin ilgi ve beklentilerine hitap edecek çok yönlü bir sınava yordanabilir çözüm bulmak, daha sağlıklı olacaktır.