Sınav yaklaştıkça öğrencilerde stres ve heyecan düzeyi artmaya başladı. Baharın gelmesiyle sıcaklıkların artması haliyle öğrencinin gevşemesine ve rehavete kapılmasına yol açıyor. Öte yandan geçtiğimiz günlerde öğrenciler ilk ciddi prova olan Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) sınavında ter döktüler. Bu sınav, düzenli ders çalışma alışkanlığı olmayan öğrencilerde soğuk duş etkisi yaparken, sistematik çalışan öğrencileri daha da ümitlendirdi.
Peki öğrenciler kalan sürede nasıl bir yol izlemeli?
Durmak yok yola devam
Burada belirtmem gereken en önemli husus şudur; öğrenciler, MSÜ yü konuşmayı bir an önce bırakıp ve bu sınavdan gerekli dersleri çıkartarak ilk günkü şevk ve heyecanla yola devam etmeliler. Bunu yaparken kafasındaki olumsuz genellemelerden kurtulup çalışma temposunu düşürmeden aksine daha da artırarak çalışmalıdırlar. YKS yi doğru tahlil ederek doğru tanıyarak hazırlığını sürdürmelidir. Çünkü bir boksör müsabakaya çıkmadan önce rakibini araştırır. Zayıf noktalarını öğrenir. Bu yönde kendini geliştirir ve ringe çıkar. Dolayısıyla öğrencilerde YKS yi iyi analiz ederek, ÖSYM nin geçmiş yıllarda neler sorduğunu, soruların uzunluğunu-kısalığını, soru kalıplarını, soruların zorluk derecesini, klasik mi? yeni nesil mi? gibi tüm özellikleri öğrenerek ve en önemlisi de süre tutarak çalışmasına devam etmelidirler.
Şimdi depar atma zamanı
Ünlü sinema oyuncusu ve yazar Ercan Kesal, ‘’Cebimdeki Ekmek Kırıntıları’’ adlı kitabında tam da öğrencilerin motivasyonunu artıracak Çekoslovak maraton koşucusu Emil Zapotek’i anlatır. Bundan sonrasını kendisinden dinleyelim.
‘’Uzun koşu…
Emil Zatopek Çekoslovak bir maden işçisi. 1942 yılında Alman işgalinin yaşandığı yıllarda atletizme başlıyor.
İlk koşusu mecburen ve tesadüfen yapılan bir koşu. Onu ilk koşusunda izleyen hocası şaşkınlıkla konuşur: “Bir şeye benzemiyor tarzın ama fena koşmuyorsun!’’
Bütün atletlerin koşma stilleri konusunda çok fazla araştırma var. Emil Zatopek’in koşması bu standartların hiçbirine uymuyor, bu yüzden onu ayrıca sınıflandırmışlar.
Atletler koşarken yorulduklarında, arkadakini kollayarak tempoyu düşürür, enerji toplarlar. Zatopek ise enerjisinin bittiğini hissedince depar atmaya başlıyor. Özellikle bu hareketi rakiplerini deliye çeviriyor.
Elini kolunu sallıyor, yüzü acıyla kasılıyor, koşuyor; duruyor ve tekrar koşuyor. Yorulduğu anda, bütün enerjisiyle yeniden koşan bir adam. “Yapmaması gereken her şeyi yapıyor, ama yine de kazanıyor…’’
5 bin metreyi, 10 bin metreyi ve maratonu aynı anda koşup altın madalya alan tek koşucu. 18 kez dünya rekoru kırıyor. 10 bin metreyi 29 dakika 17 saniyede tamamlıyor.’’
YKS koşusu da Zatopek’in koşusuna benzer. En yorgun anında tüm gücüyle tekrar depara kalkan bir koşuculuk. Kendi Zapotek’in ol. Kendi stilin olsun. Yarışa erken dahil olan rakiplerin yoruldu. Şimdi senin koşma zamanın. Yolun 3/2 si bitti. Tünelin ışığı görünmek üzere. Yüklerinden kurtul. Kendini tanı ve keşfet. Keşif anında beyin dopamin üretir. Potansiyelinin farkına var. Bahane üretme. Zamanını heba etme. Fazla uyuma, uykuya uyum sağlama.
‘’Bir baksana gökler uyanık yer uyanıktır
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır.’’
Diye uyarır istiklal şairi Mehmet Akif. Yol almak istiyorsan pedal çevirmek zorundasın. Bayrak şairi Arif Nihat Asya’nın dediği gibi;
Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Akıllı bir öğrenci bir delikten iki kez sokulmaz! MSÜ ye girdin belki de zamanı yönetemedin. Birikimin yeterli değildi. YKS de aynı hatayı yapma!
İnsan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulur. Planlı çalış, ‘’dağınık ve plansız’’ yapılan çalışmalar sadece patinaj yaptırır. Zihin istediği şeye ulaşamazsa tükenmişlik hissi verir. Stresi artırır. Strese yol açan şey yetersizlik ve belirsizliktir. O halde donanımını artır. Konu eksiklerini gider. Gerekirse son güne kadar konu çalış. 2018 den sonra çıkmış soruları mutlaka çöz. AYT ye daha çok ağırlık ver. Bahar gevşemelerine dikkat et. Sakın pes etme! Elinden geleni yap sonrası tevekküle kalıyor. Sürahide ne varsa bardağa o boşalır zaten. İyi bir hayat hakkın, mücadele gücün kadardır.
Unutma!
Hikayenin sonunda ‘’ya kendi hayatının kahramanı olacaksın ya da figüranı’’
Karar senin.