Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 101’nci yaşının kutlanacağı Cumhuriyet Kutlamaları öncesinde Bursa başta olmak üzere birçok şehirde kutlama hazırlıkları gözlerden kaçmıyor. FETÖ liderinin öldüğü haberinin yayınlanmasının ardından yaşanan gelişmeler ülkenin çok ciddi refleksler vereceği bir sürecin içerisinde olduğumuzun kanıtı diyebiliriz. Bursa özelinde görmekteyiz ki; Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, çok coşkulu bir Cumhuriyet Haftası yaşanması için kentin dört bir yanında kutlamalar gerçekleştirecek. Önceki gün gerçekleştirilen ve çok gergin geçen Bursa Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında Başkan Bozbey’in ifade ettiği “Bursalıların menfaatleri bizim birinci önceliğimizdir” cümlesine sonuna kadar katıldığımı ifade etmek isterim. Türkiye’nin en önemli kenti olan Bursa maalesef 22 yıldır deprem başta olmak üzere kentsel dönüşüm anlamında rantsal dokunuşlar dışında bir hizmet almadı. Nüfusu çok yüksek olan şehir merkezinin mülteciler ile dolup taştığı Bursa’da, AK Parti meclis üyelerinin bazılarının çizgiyi sonuna kadar aşacak şekilde yaptıkları şovmenlik toplumu geriyor. AK Parti Büyükşehir Belediye Meclis Üyeleri madem Bursa için bir şeyler yapmak istiyorlar o zaman buyursunlar; Alinur Aktaş dönemi harcamaları için Meclis Araştırma Komisyonu kursunlar! Ve Bursa Büyükşehir Belediyesi neden yıllardır vergilerini ve çalışanlarının sgk primlerini ödemedi ortaya çıkarsınlar. Ve yine bir başka husus şudur ki; Bursa’nın ve Bursalıların parasını Alinur Aktaş nereye ve kimlere harcadı çıkıp tüm Bursa’ya anlatsınlar…
Türkiye’nin ulusal ve küresel denklemler içerisinde boğulduğu bir dönemde Bursa’yı Türk Bayrakları ile donatma telaşı içerisinde Cumhuriyet Bayramı heyecanını şehirdeki vatandaşlar ile yaşayan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, önceki gün Orhangazi Parkı’nda Türk Bayrakları dağıtarak vatandaşlar ile Cumhuriyet Coşkusu heyecanlarını paylaştı. Cumhuriyet değerleri, Türkiye’nin 100 yıllık mücadelesi açısından çok değerli. Türkiye’nin özellikle terör örgütleri ile verdikleri mücadeleleri ve buralarda kaybedilen vatan evlatlarını değerlendirdiğimizde acının ve mücadelenin büyüklüğü bir o kadar daha ortaya çıkıyor. 40 yılı aşan ve ağır kayıplar ile göçler yaşanmasına neden olan terörle mücadele sürecine ilişkin MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sarf ettiği sözleri çok iyi değerlendirmek gerekiyor.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli; “Şayet teröristbaşının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin” sözleri ülke genelinde yeni bir tartışma başlattı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü; “Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, Umut Hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.”
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamaları toplumda ciddi anlamda kafa karışıklığı yaratırken yürekleri burktu diyebiliriz. Çoğu vatandaşın Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi paylaşımları yaptığını gözlemlediğimiz whatsapp durum paylaşımları aslında Ankara’ya toplumun sessiz mesajı!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üçüncü dünya savaşı hazırlıklarının net olarak başladığına dair küresel bulguların ortada olduğu bir dönemde yaşadığı bu yeni süreç hassasiyetle ve derinden takip edilmesi gereken bir dönem diyebiliriz. Lakin bölge halklarının uzun yıllardır yaşadığı acıları, bölgenin göçler ile boşaldığı gerçekliğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla Ortadoğu mültecilerine kapıları sonuna kadar açacağını ifade eden sözlerini de düşünmek gerekiyor. Toplum nezdinde Anadolu topraklarını ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “Kimliksizleştirme ve Milliyetsizleştirme” adımları olarak algılanan bu adımların yaratabileceği kaosu çok iyi hesaplamak zorundayız. Toplumun ekonomi, asayiş, mülteci gibi birçok soruna aynı anda sabır ile katlandığı bir dönemde vatandaşların zihinlerine ve kalplerine yeni ağırlıklar koymak ne kadar doğru bir adım işte bunu çok iyi düşünmekte fayda var…
Teröristbaşı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşturulması çağrısı her ne kadar Sayın Devlet Bahçeli tarafından önemli bir adım olarak nitelenmiş olsa bile Türk Milletine zulüm olacak bir adımdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin elbette toplumsal barışı sağlamak adına alması gereken Genel AF gibi güçlü kararlara ihtiyacı vardır. Lakin evlatlarını şehit veren Türk Milleti’nin Meclisi’nde siz; terörist olduğu bilinen ve 25 yıldır İmralı’da yatan bir örgüt liderini konuşturmak isterseniz, toplumun buna cevabı pek hoş ve hafif olmayacaktır!
Bu süreci tüm ağırlıkları ve hassasiyetleri ile en baştan incelemek, toplumun suskunluğunu doğru okumak, devletin sürece bakış açısını doğru değerlendirmek hepimizin boynunun borcudur. FETÖ liderinin gebermesinin ardından İmralı’dan Öcalan’ın getirilmek suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşturulması çağrısı Milletimizi derinden üzen kaygı verici bir çıkıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasal sorumluluğunu üstlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “Genel AF” çıkarma yetkisi vardır. Ve yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümlüleri affetme yetkisi vardır. Madem Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın topluma karışması çok istenilmektedir, o zaman Sayın Devlet Bahçeli sürekli görüştüğü Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan şahsın affı ile ilgili talepte bulunabilir! Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir yıl önce kapanması konuşulan bir siyasi partinin Grup Toplantısının bu kadar kıymetlendirilmesi vatandaşların Milliyetçi Hareket Partisi’ne olan inancının sarsılmasına neden olacak kadar ağır sonuçlar doğurmaktadır…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 101’nci yaş gününü kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un açıklamaları akabinde Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamaları toplumda telafisi mümkün olmayacak ağır hasarlar bırakmış ve siyasete dair güvensizlik oluşmasına neden olmuştur.