Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Dengeler ve denklemler!

Sizce, Mustafa Bozbey’in Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olması tesadüf müydü? Ve yine sizce İnegöl’ün İl olma mücadelesi sadece nüfusu ve sanayisi ile mi orantılı bir durum? Ve daha ötesinde son günlerde Gemlik ve Orhangazi Belediye Başkanları arasındaki yakınlaşma süreci sadece iki komşu ilçenin kucaklaşması olarak mı okunmalı? Ve daha ötesinde Türkiye’nin dağlarında neler oluyor? Bir yanda İmralı’ya özgürlük getirmek isteyenler ve dağ kadrolarına Genel Af ile toplumla yaşama fırsatı tanıyanlar öte yanda Bolu’da sezonun en yoğun olduğu dönemde hem de CHP’nin en yüksek sesli ve prensipli Belediye Başkanı Tanju Özcan yönetimindeki bir bölgede yaşanan acı kayıplar… Sizce, tüm bunlar birer tesadüf mü? Yoksa gerçekten sosyal medyada ifade edildiği gibi Türkiye bambaşka bir sürece mi eviriliyor… 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında Türkiye’deki varlığı bitti olarak lanse edilen FETÖ yapılanmasının 100’den fazla ülkede Türkiye’den çok daha güçlü bir sosyolojik, ekonomik, akademik ve askeri yapılanması olduğunu biliyor musunuz? Bu yazdıklarımı ben ifade etmiyorum! Aksine Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın gözaltı ve tutuklanması süreci ile başlayan sosyal medya ve dijital medya argümanları içerisindeki yerli ve yabancı unsurlar ifade ediyorlar! 100 ülkede Türkiye’den daha güçlü olduğu ifade edilen bir terör yapılanmasının veyahut Türkiye’ye göre terör, yabancı devletlere göre inanç yapılanmasının Türkiye’de kökünün kazındığına veyahut ekonomik, sosyolojik, bürokratik ve askeri yapılanmasının zayıflatıldığına cidden inanıyor musunuz? Öte yandan İsmail Ağa Cemaati içerisinde yaşanan süreçlerin akabinde Menzil Tarikatı içerisinde yaşananları ve dijital medya eli ile bu olayların yayılma hızını değerlendirdiğimizde; Türkiye’de birileri neyi planlıyor? “Laiklik elden gitti” mi diyecekler? “İrtica kontrol edilemez seviye de” mi diyecekler? “Türkiye, Araplaştı” mı diyecekler? “Toplumsal ahlaksızlık ve yozlaşma arttı?” mı diyecekler? Mutlaka bir şeyler diyecekler ve mutlaka yeni bir şeyler deneyecekler! Peki, biz bu hususa ne kadar hazırız? İşte tam da böyle bir dönemde Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsaları içerisindeki sessiz hareketlilikler ile Esnaf ve Sanatkârlar Odalarındaki gizli seçim çalışmalarını görmezden gelmemenizi tavsiye ediyorum! Para nereye akıyorsa, bürokrasi ve siyaset orada şekilleniyor demektir… Bursa İl Emniyet Müdürü Dr.Sabit Akın Zaimoğlu’nun son dönemde aldığı kent önlemleri gözden kaçırılmamalı. Özellikle Bursa Valiliği ve kamu kurumları çevresinde alınan güvenlik önlemleri ve Bursa Valisi Erol Ayyıldız’a dönük güçlü güvenlik çemberi İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünün uyumadığının temel göstergesi diyebiliriz. Son dönemde kentle bütünleşmesini tam olarak sağlayamayan İl Jandarma Komutanlığı, hafta başı itibariyle kadro değişimleri sonrasında yaşadığı sessizliği bozdu diyebiliriz. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un hafta sonu gerçekleştireceği Bursa ve Uludağ zirve ziyaretleri öncesinde yaşanan Bolu Kartalkaya faciasında ana hedef olan Bakan Ersoy’un istifaya zorlanmasını doğru bulmuyorum. Türkiye’nin en zor süreçlerinde Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yapan Mehmet Nuri Ersoy, böylesine alçakça bir komploya kurban verilmemelidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine güncellemesini mutlaka gerçekleştirmesi gerektiği bir dönemde, Türkiye’ye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten daha fazla ekonomi kazandıran Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un görevden azli demek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da yargı yolunu toplumsal açıdan açmak demektir… Bursa’nın deprem gerçekliği bütünlüğünde güçlü ve modern bir “Adalet Kampusu” ihtiyacı olduğunu sürekli olarak ifade ediyorum. Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın öncülüğünde, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Abdulkadir Şahin ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Sadık Bölek işbirliği ile Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç artık şehre dair gerekli siyasi ve idari sorumluluğu yüklenmek mecburiyetinde! Bu hususta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’da devreye girerek, kentin tarihi ticaret ve ekonomik gerçeklikleri bütünlüğündeki Adalet kavramının güçlü tutulması açısından bu hamleyi yapmaları elzemdir. Olası bir erken seçim sürecinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Bursa’dan istediği desteği almak istiyorlarsa; Ankara, Bursa’ya istediklerini vermeye mecburdur! Kabul etmeliyiz ki; Adalet ve Kalkınma kavramlarının mimarı ve mihmandarı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın halen daha en güçlü oy ve ekonomi deposu Bursa’dır. Dengeler ve denklemler sürecinde iyice incelediğimizde görmekteyiz ki; Abdullah Öcalan söylemlerinin sahaya yansıması akabinde Milliyetçi Hareket Partisi şehirde siyasi anlamda sessizliğe büründü. Ve yine Ülkü Ocaklarının kritik buluşma ve saha çalışmalarını da görmezden gelmiyoruz. İşte tam böyle bir dönemde Cumhuriyet Halk Partisi ve yerel yönetimleri arasındaki iç kavga ile birlikte sokakta ayyuka çıkan “Başkanlara, Yardımcılarına ve Belediye bürokratlarına ulaşamıyoruz” cümleleri yakından takip edilmelidir! Elbette benzer bir durum AK Parti içinde geçerli olsa bile şehrin merkezine hâkim olan CHP’nin, halkın ulaşamadığı Halk Belediyeciliği ile 2028 seçimlerini kazanması imkânsızdır! Hali hazırda Bursa’da, çok net bir şekilde Davut Gürkan’ın teşkilatlanma hamlelerini görürken, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş önündeki tümsekleri de görmezden gelmemeliyiz! Davut Gürkan’a direnen AK Partili Belediye Başkanları çoktan olası bir seçime dair kendi Milletvekili kadrolaşmalarını hazırladılar diyebiliriz. AK Parti’nin kendi içerisinde ki “Bursa Kalesi kavgası” derinleşerek büyürken, Olağan Kongre süreci sonrasında bu kavgada herkesin renginin netleşeceğini ifade edebiliriz. Elbette Bursa’da AK Parti’nin Efkan Ala’sı varken, MHP’nin İsmet Büyükataman’ı varken, CHP’nin Genel Başkan Yardımcılığı anlamında temsil edilmiyor olması da Özgür Özel’in elini zayıflatan en önemli unsur diyebiliriz. Bir nevi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu merkezli bir yapılanmaya yönelen CHP Bursa’da, iş dünyasından çok sayıda ismin Milletvekili olma hazırlığı içerisinde olduğunu ifade ettiğimizde yanlış bir şey söylemiş olmayız. Kabul etmeliyiz ki; Türkiye’de bir şeyler olacak ve ne olacaksa Bursa merkezli olacak…
Ekleme Tarihi: 23 Ocak 2025 - Perşembe
Ömer Küçükkaya

Dengeler ve denklemler!

Sizce, Mustafa Bozbey’in Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olması tesadüf müydü? Ve yine sizce İnegöl’ün İl olma mücadelesi sadece nüfusu ve sanayisi ile mi orantılı bir durum? Ve daha ötesinde son günlerde Gemlik ve Orhangazi Belediye Başkanları arasındaki yakınlaşma süreci sadece iki komşu ilçenin kucaklaşması olarak mı okunmalı? Ve daha ötesinde Türkiye’nin dağlarında neler oluyor? Bir yanda İmralı’ya özgürlük getirmek isteyenler ve dağ kadrolarına Genel Af ile toplumla yaşama fırsatı tanıyanlar öte yanda Bolu’da sezonun en yoğun olduğu dönemde hem de CHP’nin en yüksek sesli ve prensipli Belediye Başkanı Tanju Özcan yönetimindeki bir bölgede yaşanan acı kayıplar… Sizce, tüm bunlar birer tesadüf mü? Yoksa gerçekten sosyal medyada ifade edildiği gibi Türkiye bambaşka bir sürece mi eviriliyor…

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında Türkiye’deki varlığı bitti olarak lanse edilen FETÖ yapılanmasının 100’den fazla ülkede Türkiye’den çok daha güçlü bir sosyolojik, ekonomik, akademik ve askeri yapılanması olduğunu biliyor musunuz? Bu yazdıklarımı ben ifade etmiyorum! Aksine Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın gözaltı ve tutuklanması süreci ile başlayan sosyal medya ve dijital medya argümanları içerisindeki yerli ve yabancı unsurlar ifade ediyorlar! 100 ülkede Türkiye’den daha güçlü olduğu ifade edilen bir terör yapılanmasının veyahut Türkiye’ye göre terör, yabancı devletlere göre inanç yapılanmasının Türkiye’de kökünün kazındığına veyahut ekonomik, sosyolojik, bürokratik ve askeri yapılanmasının zayıflatıldığına cidden inanıyor musunuz?

Öte yandan İsmail Ağa Cemaati içerisinde yaşanan süreçlerin akabinde Menzil Tarikatı içerisinde yaşananları ve dijital medya eli ile bu olayların yayılma hızını değerlendirdiğimizde; Türkiye’de birileri neyi planlıyor? “Laiklik elden gitti” mi diyecekler? “İrtica kontrol edilemez seviye de” mi diyecekler? “Türkiye, Araplaştı” mı diyecekler? “Toplumsal ahlaksızlık ve yozlaşma arttı?” mı diyecekler? Mutlaka bir şeyler diyecekler ve mutlaka yeni bir şeyler deneyecekler! Peki, biz bu hususa ne kadar hazırız? İşte tam da böyle bir dönemde Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsaları içerisindeki sessiz hareketlilikler ile Esnaf ve Sanatkârlar Odalarındaki gizli seçim çalışmalarını görmezden gelmemenizi tavsiye ediyorum! Para nereye akıyorsa, bürokrasi ve siyaset orada şekilleniyor demektir…

Bursa İl Emniyet Müdürü Dr.Sabit Akın Zaimoğlu’nun son dönemde aldığı kent önlemleri gözden kaçırılmamalı. Özellikle Bursa Valiliği ve kamu kurumları çevresinde alınan güvenlik önlemleri ve Bursa Valisi Erol Ayyıldız’a dönük güçlü güvenlik çemberi İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünün uyumadığının temel göstergesi diyebiliriz. Son dönemde kentle bütünleşmesini tam olarak sağlayamayan İl Jandarma Komutanlığı, hafta başı itibariyle kadro değişimleri sonrasında yaşadığı sessizliği bozdu diyebiliriz. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un hafta sonu gerçekleştireceği Bursa ve Uludağ zirve ziyaretleri öncesinde yaşanan Bolu Kartalkaya faciasında ana hedef olan Bakan Ersoy’un istifaya zorlanmasını doğru bulmuyorum. Türkiye’nin en zor süreçlerinde Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yapan Mehmet Nuri Ersoy, böylesine alçakça bir komploya kurban verilmemelidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine güncellemesini mutlaka gerçekleştirmesi gerektiği bir dönemde, Türkiye’ye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten daha fazla ekonomi kazandıran Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un görevden azli demek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da yargı yolunu toplumsal açıdan açmak demektir…

Bursa’nın deprem gerçekliği bütünlüğünde güçlü ve modern bir “Adalet Kampusu” ihtiyacı olduğunu sürekli olarak ifade ediyorum. Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın öncülüğünde, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Abdulkadir Şahin ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Sadık Bölek işbirliği ile Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç artık şehre dair gerekli siyasi ve idari sorumluluğu yüklenmek mecburiyetinde! Bu hususta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’da devreye girerek, kentin tarihi ticaret ve ekonomik gerçeklikleri bütünlüğündeki Adalet kavramının güçlü tutulması açısından bu hamleyi yapmaları elzemdir. Olası bir erken seçim sürecinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Bursa’dan istediği desteği almak istiyorlarsa; Ankara, Bursa’ya istediklerini vermeye mecburdur! Kabul etmeliyiz ki; Adalet ve Kalkınma kavramlarının mimarı ve mihmandarı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın halen daha en güçlü oy ve ekonomi deposu Bursa’dır.

Dengeler ve denklemler sürecinde iyice incelediğimizde görmekteyiz ki; Abdullah Öcalan söylemlerinin sahaya yansıması akabinde Milliyetçi Hareket Partisi şehirde siyasi anlamda sessizliğe büründü. Ve yine Ülkü Ocaklarının kritik buluşma ve saha çalışmalarını da görmezden gelmiyoruz. İşte tam böyle bir dönemde Cumhuriyet Halk Partisi ve yerel yönetimleri arasındaki iç kavga ile birlikte sokakta ayyuka çıkan “Başkanlara, Yardımcılarına ve Belediye bürokratlarına ulaşamıyoruz” cümleleri yakından takip edilmelidir! Elbette benzer bir durum AK Parti içinde geçerli olsa bile şehrin merkezine hâkim olan CHP’nin, halkın ulaşamadığı Halk Belediyeciliği ile 2028 seçimlerini kazanması imkânsızdır!

Hali hazırda Bursa’da, çok net bir şekilde Davut Gürkan’ın teşkilatlanma hamlelerini görürken, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş önündeki tümsekleri de görmezden gelmemeliyiz! Davut Gürkan’a direnen AK Partili Belediye Başkanları çoktan olası bir seçime dair kendi Milletvekili kadrolaşmalarını hazırladılar diyebiliriz. AK Parti’nin kendi içerisinde ki “Bursa Kalesi kavgası” derinleşerek büyürken, Olağan Kongre süreci sonrasında bu kavgada herkesin renginin netleşeceğini ifade edebiliriz.

Elbette Bursa’da AK Parti’nin Efkan Ala’sı varken, MHP’nin İsmet Büyükataman’ı varken, CHP’nin Genel Başkan Yardımcılığı anlamında temsil edilmiyor olması da Özgür Özel’in elini zayıflatan en önemli unsur diyebiliriz. Bir nevi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu merkezli bir yapılanmaya yönelen CHP Bursa’da, iş dünyasından çok sayıda ismin Milletvekili olma hazırlığı içerisinde olduğunu ifade ettiğimizde yanlış bir şey söylemiş olmayız.

Kabul etmeliyiz ki; Türkiye’de bir şeyler olacak ve ne olacaksa Bursa merkezli olacak…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.