Yaşanan global kriz, tüm ülkeleri etkisi altına almaya devam ediyor. Elektronik paranın önüne geçerek hızla değer kazanan dijital para yani kripto para sonrası sektörlerde de ciddi değişmeler yaşanıyor. 2020 yılı sonrası 2021 yılınında ilk yarısının kayıp yıl olması, Türkiye'de enflasyon gerçeğinin hükümet nezdinde kabul görmesine neden oldu. Son 20 yıldır enflasyonu tek haneli götüren hükümet, geldiğimiz noktada krizi ekonomik anlamda yönetemiyor.
Elbette yaşanan küresel pandemi süreci ve global ekonomik krizin etkilerini Türkiye, yinede çok büyük yıkımlar yaşamadan atlatıyor. Her ne kadar Mali Müşavirler ile Bağımsız Denetimciler gelecek 10 yıl için iç açıcı ifadeler kullanmıyor olsalar bile, yeni dünya düzeni adı verilen değişim her alanda olduğu gibi ekonomide de kendini göstermeye devam ediyor. Büyük mağaza ve marketlerin yerini hızla e-ticaret hizmetleri almaya başladı. Alışveriş ve perakende sektörünün e-ticaret ile evrildiği yeni düzende, mağazacılık sektörüde kan kaybetmeye devam ediyor. İnsanlar artık televizyon, buzdolabı, ev mobilyası ile her türlü beyaz eşyasını internet üzerinden sipariş ediyor. Yaşanan mali kriz nedeniyle sıfır otomobil ve ev alımlarının kamu çalışanları ile asgari ücretliler için hayal bile olamayacağını ifade eden çoğu hesap uzmanı, "kriz derinleştikçe fakirlik ülke genelinde hissedilir duruma gelecek ve suç oranlarında artış yaşanacak" ifadesine yer veriyorlar.
Her ne kadar birileri halen daha Amerikan Doları ve Euro ile ticaretin güçleneceğini ifade ediyor olsa bile, altın ve gümüş gibi madeni yatırımlar değer kazanıyor. Yine Avrupa'da uygulamaya geçirilen karbon yasası Türkiye için 2030 yılında her anlamda müthiş bir dönüşüm olarak karşımıza çıkacak. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde inşaat sektörü Türkiye'de yeniden değer kazanırken, inşaat sektörünün alıcıları bu sefer yerli yatırımcıdan daha fazla yabancı yatırımcı olacak. Gıda sektörünün çeşitlilik göstererek artacağı süreçte, kafe ve kıraathane kültürünün yerini de doğa turizmi alacak diyebiliriz. Ve yine büyükşehirlerin yoğunluğunu azaltmak için küçük şehirler inşa edilmesi gündemde. Özellikle uydu kent benzeri projeler 2022 yılının gözde projeleri olarak karşımıza çıkacak. Yapı malzeme sektörünün değer kazanacağı 2022 yılında, konut ve işyeri alımları yerine tadilat projeleri öne çıkacak. Enflasyon rakamlarının çok yükseldiği, dolar ve euro ile eş değer inşaat maliyetlerinin konut ve işyeri yatırımlarını yükseltmesi yerli yatırımcının satın alma gücünü düşürdü. Konut ve işyeri yatırımı yerli yatırımcılar için kısa vadede cazip bir yatırım olmaktan çıktı. Ve yine deprem gerçeği inşaat sektörüne yatırımın önünü kesiyor.
Elbette yaşanan kriz, ekonominin aktörleri gibi iş dünyasının da aktörlerinin değişmesine yol açıyor. Çoğu sektör temsilcisi ile holding yöneticisi koltuğunu şimdiden yeni yani genç kuşağa bırakmaya hazırlanıyor. On yılların tecrübesini taşıyan iş insanları, yarınların gençlerin parmaklarının ucunda olduğunun farkında. Tarım ve hayvancılık ile gıda endüstrisinin öne çıktığı Türkiye'de, otomobil ve tekstil sektörleri dev firmaların hükümdarlığında yeni iflaslara göz kırpıyor.