Siyaset, iktidar ve muhalefet arasında vatandaşa yansımayan bir sürü söylem ile kendisinden geçmiş durumda. İktidarın hazine ve maliye alanında yetersiz kaldığı şu günlerde görmekteyiz ki; AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında ciddi bir kafa karışıklığı var! Türkiye'nin başını yoğun gündemden kaldıramadığı şu günlerde; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de Külliye'ye adeta kilitlenmiş durumda. AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise; partisinin darmadağın ve halktan kopuk hallerini göremiyor bile... Ve siyasetin iktidar ile muhalefet arasında küresel bir aktör olduğu şu günlerde; uluslararası basın Türkiye'nin kurtuluşunu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nda görüyor. Ve işin acı tarafı ise; CHP'li yerel yönetimler ve il ile ilçe yönetimleri Kılıçdaroğlu'nun ayağındaki en büyük prangalar olarak onu muhalefete mahkum ediyor!
***
Evet, Türkiye'nin makro hedefleri var. Ve maalesef siyasetin ürettiği mikro çözümler ile ülkenin değer kazanma şansı yok. Hükümetin ilk çeyrekte başarılı olduğunu ifade edemeyiz. Lakin, ekonomi dinamikleri artık siyasi dinamikleri baz almıyor! Bu durum, önümüzdeki ilk seçimlerde Türkiye'de önemli bir iktidar değişimini bize adeta haykırıyor. Oda ve Borsa seçimleri ile birlikte göreceğiz ki; Türkiye'de ciddi bir siyasi değişim gerçekleşecek. Muhtemelen 7 Haziran seçimlerine benzer bir tablo ile karşı karşıya kalacağız. Ve 2025 yılında yeni bir genel seçim ile Türkiye'de taşlar kısmende olsa yerine oturmuş olacak. Anlayacağınız 2023 hedefleri, özelleştirmenin ağır yükü ve ödenemeyen vergiler ile birlikte Gelir İdaresi Başkanlığı'nın e-haciz gölgesi altında rafa kalkmış durumda...
Elbette Türkiye, ne Rusya ne de Amerika. Türkiye'nin tarihi köklerini ve yüzyıllar içerisindeki dönüşümünü iyi okumak gerekiyor. Türkiye'nin üç güçlü dinamo kenti var. Anadolu içerisinde var olan bu dinamolar ve içlerinde var olan dinamikler ülkeyi yeni bir sürece hazırlıyor. Her ne kadar AK Parti ve MHP ittifakı bu gerçeği göremiyor ve siyasete eviremiyor olsa bile, Türkiye'nin ekonomik geleceği parlak. Son iki yılda Kayseri ve Konya'da sessiz devrimler gerçekleşiyor. Gaziantep, kendisini ülkeye gösterme yarışını devam ettirse bile, eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün Büyükşehir Belediye Başkanı olmasına kesin gözü ile bakılıyor. Yani Gaziantep bu sıralar iş siyaset kavgalarına odaklanmış durumda...
***
Türkiye'nin üç dinamosundan biri de Bursa; kent, Kayseri ve Konya'nın çok ötesine geçmiş durumda. Bursa, payitaht kimliğine yeniden ve daha hızlı ulaşıyor. Elbette yerel dinamiklerde ki yönetişim hataları, kin ve nefret söylemleri ile iş bilmezlikler Bursa'nın en büyük sorunu. Bursa, görünen o ki; yakın gelecekte ekonomik açıdan iktidarın kalesi olmanın ötesine geçecek gibi duruyor. Lakin, siyasi açıdan Bursa'yı ilk yerel seçimlerde AK Parti idare edecek diyemeyiz...
Bursa'ya dair en önemli katma değerler, Vali Yakup Canbolat'ın yürüttüğü stratejik adımlar sayesinde gerçekleşiyor. Siyasetin teknik olarak geri kaldığı ve kendi içerisinde iktidar olamadığı şu günlerde, Bursa; Türkiye'nin makro hedeflerini mikro ataklarla destekliyor. Bursa Valisi Yakup Canbolat'ın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay ile birlikte yürüttüğü sanayi ve istihdam projeleri pozitif karşılık buluyor. Ve yine İŞKUR başta olmak üzere BEBKA ile birlikte yürütülen projelerin kente ve bölgeye kattığı değerler aşikar. Çalışma ve Sosyal Güvelik İl Müdürlüğü'nün yürüttüğü sorunsuz süreci de unutmamak gerekiyor. Son iki yıl içerisinde yaşanan pandemi gibi küresel bir krizi başarılı kamu adımları ile bertaraf eden Vali Yakup Canbolat, iş dünyasının desteğini almaya devam ediyor. Devletin hakimiyetini her alanda hissettiğimiz Bursa'da ana sorun, siyasetin koltuk kavgaları diyebiliriz.
Bursa'da son günlerde yeni bir heyecan yaşanıyor. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay, pandemi sessizliğini yavaşta olsa bozuyor. Her ne kadar sahada ciddi anlamda tartışılıyor olsa bile, Burkay; ardına değil önüne bakarak Türkiye için çalışmaya devam ediyor. Göreve geldiği günden bugüne hayata geçirdiği projeler ile "çok oluyorsun" dedirten Burkay; şimdide Mikromekanik ve Mikroelektronik Mükemmeliyet Merkezi kuruyor. Ben buna kısaca; 4M projesi diyorum.
BTSO Başkanı İbrahim Burkay'ı iyi okumak ve anlamak gerekiyor. Burkay, takıntılı bir adam. Başarmak ötesinde, kazanmak ötesinde takıntısı olan bir adam. Bursa ve Türkiye için adeta kendini parçalayan İbrahim Burkay'ın özel bir hayatı veya kendisi ile ailesine ayırdığı bir zaman dilimi var mı bilmiyorum! Lakin, Bursa denildiğinde akıllara Yakup Canbolat ile İbrahim Burkay gelmesi önemli bir farkındalık.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda önemli başarılara imza atan İbrahim Burkay'ın sırrı bana göre; ihracat bilgisinden kaynaklanıyor. İhracatçılar Meclisi'nde önemli başarılara imza atan Burkay, Amerika başta olmak üzere sanayi ve ihracat alanında dünya ekonomisini adeta yutmuş gibi. Burkay; yakından incelendiğinde, Hollywood'un meşhur yıldızı 1965 doğumlu Demir Adam - Robert Downey'u hatırlatıyor. Hem teknoloji geliştiriyor, hem geliştirdiği teknolojiyi üretiyor hemde ürettiği teknolojiyi dünyaya satıyor. Demir Adam ile Burkay arasında ki tek eksiklik; Burkay'ın bir robota binip uçmuyor olması diyebiliriz.
Evet, Bursa; Türkiye'nin makro hedeflerine mikro mükemmelliyette başarılar ile destek veriyor. Belki de Bursa'nın ve Burkay'ın en önemli sorunu bu. Makro destekleri verdiği noktalar ile Mikro destekleri verdiği noktaları doğru hesaplayamıyor olmaları... Sonuç itibariyle Bursa; makro hedeflere mikro çözümler ile ulaşmayı başaran güçlü bir kent.
Kısacası; Bursa uyumuyor. Bursa'da ayakta uyuyanları ise, herkes biliyor...