Türkiye, 2018 yılından bu yana ağır ekonomik koşullarla mücadele ediyor.
Cumhur İttifakının öncelikli hedefleri arasına alamadığı ve yönetemediği bürokratlar gerçeği, 2 yıllık pandemi süreci ve akabinde yaklaşan seçimler üstü gerilen Suriye ve Yunanistan ilişkilerimiz nedeni ile tam bir çıkmaza döndü! Başkanlık sistemi ile Türkiye'nin hızlı hareket etmesi hedeflenirken, Türkiye; tüm ekonomik varlığını savunma sanayine yatırmaya devam ediyor. Önceki gün Bilecik'e gelen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Adil Karaismailoğlu; tünelin ışığının görünmesinden keyif alırken, vatandaş halen daha hükümetin Bursa'ya verdiği hızlı tren dahil birçok yatırım sorusuna cevap arıyor.
AK Parti'nin ciddi bir değişime gitmesi gerektiğini mahalle temsilcilerinden, AK Parti'nin ilk kurucularına kadar tüm vatandaşlar haykırıyor olmasına rağmen; AK Parti Genel Merkez'de çıt yok! Aylardır yaşanan siyasi kriz, vatandaş tarafından; "Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetmiyor mu?" sorusuna dönüşmüş durumda! Tarım, orman ve hayvancılık sektörlerinde Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Mühendisleri, Veterinerler hatta çiftçiler ile birlikte eski Bakanlar bile ardın sıra çözüm formüllerini haykırıyor olmasına rağmen maalesef Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan yine somut bir çıkış haritası sunulamıyor.
Türkiye'nin yaşadığı ağır sosyo ekonomik süreçten çıkması mümkün mü?
Elbette mümkün. Türkiye; Osmanlı İmparatorluğu'nun ağır kayıplarını ve bedellerini yüklenerek kurulmuş 99 yaşında köklü bir devlet. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hem coğrafik hemde kronolojik yapısı; var olan süreci doğru adımlar atıldığı takdirde 6 ay içerisinde geriletmeye ve 1 yıl içerisinde çözümlemeye yetecek nitelikte. Peki, neden çözüm üretilemiyor? Türkiye'de sokaktaki tüm vatandaşların diline pelesenk olan değişim vurgusu; AK Parti ve MHP'nin birlikte inşa ettiği Cumhur İttifakı'nda korku ve panik yarattı. AK Parti'nin kendi içerisindeki problemli siyasiler ile bürokratlardan ayrılamıyor olması parti içerisinde kopmalara neden oluyor! Ve yine vatandaşlar ile parti tabanının MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli'ye haykırdığı "tek başınıza sahaya inin" çağrısına Sayın Bahçeli'nin sessiz kalması; Türkiye'nin yıllardır var olan siyasi krizini, ekonomik bir çöküşe götürüyor.
Jeostratejik konumu gereği sürekli operasyonel bir konumda olan Türkiye'de iktidarın yaptığı en büyük hata; icraatların sözde kalması diyebiliriz. Suriye ve Yunanistan ile ilgili yıllardır süre gelen; "bir gece ansızın gelebiliriz" cümlesine artık vatandaş inanmıyor! AK Parti lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın parti içi sorunlara yönelememesi, partiyi yeniden zinde tutacak isimleri göreve getiremiyor olması, partide ciddi kopuşlar oluşmasına neden oldu! Türkiye'nin tarım, orman ve hayvancılık sektörlerinde sıfıra yakın vergi ile çözüm üretmesi; esnaf ve iş dünyası üzerindeki vergileri kaldırması, genel af çıkararak toplumsal kaosa son vermesi ve herşeyden önemlisi yeniden vatandaşın güvenini kazanan bir kabine ile yönetilmesi gerekiyor.
Kırsalda hayalet köylerin oluşmasına neden olan yanlış tarım politikaları nedeniyle köylülerden AK Parti'ye büyük tepkiler var. Cumhur İttifakı Milletvekillerinin çoğunun mahallelere ve köylere giremediği gözlemlenirken, vatandaşın Millet İttifakı'ndan yana da umudu olmadığını belirtmek gerekiyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yaklaşık 2 aydır derin bir sessizliğe gömülmüş durumda. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Meral Akşener arasında yaşandığı iddia edilen "Cumhurbaşkanı Adayı Kim olacak" sorusunun ilerleyen süreçte 6'lı masayı dağıtmasından endişe ediliyor.
Sanayi'de istihdam yükünü azaltacak pozitif adımlarla birlikte kalifiye personel açığını hızla kapatacak formüllerin hayata geçirilmesi şart. Birçok sektörde çıraklık branşının ortadan kalktığı gözlemlenirken, 10 yıl sonra çoğu esnafın çırak, kalfa ve usta bulamaması nedeniyle sektörden çekilmesi gündemde. Teknoloji bağımlısı yetişen yeni nesil, apolitik bir duruş sergilemeye devam ediyor. Sokak röportajlarında çoğu genç; ya sandığa gitmeyeceğini yada ittifak veya muhalefetteki mevcut partiler dışında farklı siyasi görüşleri değerlendireceğini vurguluyor.
Gençleri yeniden kazanacağımız sosyo ekonomik projelere ihtiyaç artarken, Türkiye'yi orta nüfus yani genç emekli kuşağı bekliyor. Türkiye'nin kapsamlı bir sosyo ekonomik reform sürecine girmesi ve adalet ile kalkınma atılımlarının gerçekleştirilmesi için güçlü bir Anayasa değişimi şart. Türkiye'nin tüm bu süreçleri başarı ile yönetecek bürokratik atamaları hızla gerçekleştirmesi için büyük bir kabine değişimine ihtiyacı var. Yine AK Parti ile MHP'de tecrübeli ve dinamik isimlerin üst düzeyde görevlendirilmesi ile siyasi sorunlarında aşılması mümkün. Bugüne kadar hiçbir şekilde iktidar ortağı olmadığı ifade eden Cumhur İttifakı ortağı Milliyetçi Hareket Partisi'nin kabinede birçok alanda Bakan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı düzeyinde görev üstlenmesi elzem. Türkiye'nin yerli ve milli bir reform sürecine girmesi, Suriye operasyonunun vakit kaybedilmeden hayata geçirilerek sonuçlandırılması ve Türkiye'de ki yabancı uyruklu vatandaşlar ile önüne gelen vatandaşlık verme süreçlerinin sonlandırılması ile vatandaşın Cumhur İttifakı'na güveni artacaktır.
Yukarıda bahsettiğimiz tüm bu süreçler yaşanmadığı takdirde Türkiye; 2022 yılı Kasım ayı başında baskın bir seçim yaşayacak ve büyük oranda iktidar değişimi gerçekleşecektir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikinci tura kalma riskinin yükseldiği şu günlerde; Türkiye'nin 2024 yılında hem yerel hemde genel seçimleri birarada yeniden yapacağı gerçekliğini de belirterek, vatandaşın çözüm önerilerinin dikkate alınmasını Türkiye'nin bekası için tavsiye ediyorum.