Uluslararası gelişmeler ışığında görmekteyiz ki; Çin ötesinde var sayılan Dünya, küçülüyor! Üretim üssü olarak yükselen değer olan Çin, son dönemde en büyük tedarikçi konumunda. Çin'in en zayıf noktası ise; enerji. Üretim için olmazsa olmaz bir değer enerji. Türkiye'nin 2002 yılından 2022 yılına kadar geçirdiği 20 yıllık süreci değerlendirdiğimizde görmekteyiz ki; Türkiye, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti ile yönünü 20 yıldır Afrika'ya çevirmiş durumda. Bunun en temel nedeni ise; Türkiye'nin 10 yıllık, 30 yıllık ve 100 yıllık planlamaları diyebiliriz. 1969 yılından bugüne Türkiye'yi değerlendirdiğimizde; 30 yıllık sanayi kalkınma sürecinin Marmara depremi ile engellendiğini görmekteyiz. Bu gerçeklik bize, "Marmara depremi doğal bir deprem mi", yoksa "yapay bir saldırı mı" sorusunu yeniden sorduruyor...
Dünya'nın gözlerini Ukrayna ve Rusya savaşı üzerinden Biden ve Putin'e çevirdiği bir noktada Türkiye ile Çin aynı hedefler noktasında ilerleme kaydediyor. Teknoloji üssü konumunda olan Çin'in gelecekti en güçlü rakibi Türkiye olabilir! Hindistan ile yakınlaşayan batı ülkelerini değerlendirdiğimizde; Çin'in Rusya ile yakınlaşma veyahut bir ittifak içerisinde hareket etme eğilimine yönelik pozitif gelişmeler görüyoruz. Peki, Yunanistan ile Türkiye arasında yaşatılan gerilimin sebebi ne? Rusya, İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinden Türkiye ile sağladığı dostluk sayesinde sıcak denizlere açılabiliyor. Amerika, Ege'de yaratacağı savaş ortamı ile Rusya'yı yeniden ve en az 10 yıl süre ile Karadeniz'e kilitlemek istiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin ifade etmediği ancak Avrupa Birliği'nin kabusu olma noktasına gelen süreç ise; Rusya'nın Avrupa'ya saldırı olasılığının artması. Avrupa'da artan Amerikan üssü sayısı, Rusya'yı Avrupa'ya karşı nükleer güç kullanmaya mecbur kılıyor. Ki, Rusya; Amerika'yı da nükleer füzelerle vurabileceği tehtidini yinelemişti!
Bahse konu tüm kavgaların nedeni, küçülen dünya ve değişen ticaret yolları diyebiliriz. Kabul etsek de etmesekte Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yönettiği AK Parti ile 20 yıldır güç kazandı. Ulusal gücünü güncelleyerek önce bölgesel şimdilerde ise, küresel bir güç merkezi haline gelen Türkiye; son 20 yıldır bazı ülkeler ile sessiz diyaloglar içerisinde. TİKA ile sağlanan güç birliğini yerel yönetimler ile güçlendiren Türkiye'nin Afrika ile bağlantılı projelerini YÖK merkezli incelediğimizde görmekteyiz ki; Bursa, Afrikalı öğrencilerin en fazla tercih ettiği şehrimiz. Osmangazi Belediye Başkanı Mıustafa Dündar döneminde projelendirilen ve hizmete sunulan "Uluslararası Murat Hüdavendigar Anadolu İmam Hatip Lisesi Eğitim Kompleksi" Türkiye ile Afrika ilişkilerinin temelleri açısından hassas bir nokta. 2014 yılından temelleri atılan kampüs; yaklaşık 22 bin metrekare aland 500 öğrenciye eğitim veren dev bir eğitim üssü.
Asya'dan sonra dünyanın en büyük ikinci kıtası olan Afrika; hem yüzölçümü hem de nüfus bakımından çok değerli. Yaklaşık 30 milyon 65 bin kilometrekarelik alanı ile dünya topraklarının yüzde 20,4'ünü kapsayan Afrika'da; 1 milyar 340 bin 598 bin kişi yani Dünya nüfusunun yüzde 16,72'sini barındırmaktadır.
Kuzeyde Akdeniz, kuzeydoğuda Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz, doğu ve güneydoğuda Hint Okyanusu ve batıda Atlas Okyanusu tarafından sınırlandırılan Afrika, günümüzde en iyi ilişkileri Türkiye ile kurmaktadır.
Afrika kıtasında yer alan ülkeler; Angola, Benin, Botsvana, Burkina Faso, Burundi, Cezayir, Cibuti, Çad, Ekvator Ginesi, Eritre, Esvatini, Etiyopya, Fas, Fildişi Sahili, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Gine-Bissau, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Kamerun, Kenya, Komorlar, Kongo Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Lesotho, Liberya, Libya, Madagaskar, Malavi, Mali, Mauritius, Mısır, Moritanya, Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Ruanda, São Tomé ve Príncipe, Senegal, Seyşeller, Sierra Leone, Somali, Sudan, Tanzanya, Togo, Tunus, Uganda, Yeşil Burun Adaları, Zambiya, Zimbabve'dır.
Türkiye'nin Afrika ülkeleri ile geliştirdiği ilişkileri, Afrika ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler düzleminde değerlendirildiğimizde görmekteyiz ki; Türk İş Dünyası; Avrupa'nın yakınlığını görürken, Afrika'nın fırsatlarına gözlerini büyük ölçüde kapattı. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın eşleri hanımefendi Sayın Emine Erdoğan ile birlikte 20 yılda inşa ettiği başarılı Türkiye, Afrika ilişkileri son dönemde Bursa'nında dikkatini çekmiştir. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, geçtiğimiz aylarda Fas'a önemli bir ticaret gezisi gerçekleştirerek yönünü Afrika'ya kısmende olsa çevirdi.
Türkiye'nin Afrika pazarını iyi okuması birçok açıdan önemli. Son dönemde demografik dengeler üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmeler bize göstermektedir ki; Avrupa, her geçen gün yaşlanan ve tüketim ekonomisi belirgenleşen bir ülke. Bu demektir ki; Avrupa ile ekonomik ve ticari ilişkiler sağlık turizmi, doğal gıda ürünleri, kimya ve ilaç sanayi ile tıbbi cihaz sanayi ağırlıklı bir sürece yönelmiştir. Ve beraberinde Amerika Birleşik Devletleri'nin 50 yıldan fazladır yenilenmeyen köprüleri, altyapı unsurları ve yol gibi temel ihtiyaçları ile bütçe sıkıntısını değerlendirdiğimizde, Afrika; Türkiye'nin her sektörü ile yeni baştan inşa edebileceği yeni bir ekonomik alan.
Türkiye'nin yüzüncü yaşında Bursa; Afrika fırsatlarını iyi değerlendirmeli ve Afrika ülkelerini ağırlamanın yollarını bulmalıdır. Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa, Türkiye'nin yüzüncü yaşında Afrika'ya kültür, teknoloji, mal ve hizmet ihraç ederek ülkenin ufuk çizgisinde yeni bir rota belirlemelidir. Bu hususta başta Bursa Valisi Sayın Yakup Canbolat olmak üzere Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Alinur Aktaş ve devamında Bursa Milletvekilleri başta olmak üzere Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği ile Bursa Ticaret Borsası gerekli tüm hazırlıkları yapmalı ve adımları atmalıdır.
Türkiye'nin yeni gücü olarak nitelendirilebileceğimiz Afrika; ekonomik, sosyal ve demografik açıdan çok değerli zenginlikleri barındırmasının yanı sıra yer üstü ve yer altı zenginlikleri ile de yeni dünya düzenine alternatif bir güç olarak karşımızda duruyor.
Kısacası; Afrika ile kim yürürse ve Afrika hangi ülke ile yürürse o ülke yeni dünya'nın lideri olacaktır diyebiliriz.