Yıldırım Belediyesi
Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Türk Yüzyılı mümkün mü?

Cumhurbaşkanı Reecep Tayyip Erdoğan'ın önceki gece özel bir televizyon kanalında canlı yayında ifade ettiği "Türk Yüzyılı" ifadesi çok değerli. Peki, bu mümkün mü? Türkiye, böyle bir yüzyılı inşa edebilir mi? Bir yüzyıl önce Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıldığını, Çok sayıda Türk Devleti kurulduğunu, Balkanlar ve Asya ile Ortadoğu'da yüzlerce yıl Osmanlı tebası olan çok sayıda milletin yıkılış sonrası zulme uğradığı bir yüyzıl yaşadık. Birinci ve İkinci Dünya savaşları ile kan gölüne dönen hatta Nükleer Bomba kullanılan bir yüzyıl sonrasında Türk Yüzyılı ifadesi fazla iyimser bir söylem mi? Ki, Rusya ve Ukrayna savaşı gölgesinde ortaya atılan Nükleer Silah tehdidi ile beraber Amerika'nın Ege'nin karşısında; Yunanistan ve Bulgaristan başta olmak üzere birçok ülkede üs kurmak bahanesi ile konuşlandığı bir dönemde, Güney sınırlarımızdaki tüm hareketlilikleri bir kenara bırakarak Türk Yüzyılı ifadesini kullanmak adeta bir çılgınlık. "Türk Yüzyılı" ifadesinin gerçekleşmesinin mümkün olup olamayacağı hususunu takvimleri geriye sararak değerlendirmek gerekiyor. Bugün çoğumuzun unuttuğu, 10-12 yaşında olanların belki de hiç hatırlamadığı heyecan dolu 2005 yılına doğru tarihi geri saralım. İlk baskısı 2005 yılında gerçekleşen, 2006 yılı Temmuz ayında 311'nci baskısı ile 622 bin nüsha basılan Ankara Vergi Mükellefleri sıralamasında yayımlayan kitapevi sahibini 11'nci sıraya yükselten Turgut Özakman'ın kaleme aldığı Kurtuluş Savaşı dönemini anlatan belgesel roman "Şu Çılgın Türkler" kitabını okuduysanız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği o çılgın cümlenin mümkün olabileceğini düşünebilirsiniz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gece yayınını izleyenler içerisinde bende vardım. Öncelikle ifade etmeliyiz ki, Anadolu'dan bi haber bir şekilde Türk Yüzyılı inşa etmek imkansız! Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "kabine değişimi mümkün görünmüyor" ifadesi önemli bir anektod. Ankara'nın vatandaşın rahatsızlık duyduğu hataları görmesi ve kabüllenmesi, gerekli değişimleri hızla gerçekleştirmesi gerekiyor. AK Parti'nin ve Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk genel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi ve lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin tüm desteğine rağmen iktidarı alması ve Sayın Erdoğan'ın ilk turda seçimi kazanması zor görünüyor. İşte tüm bu gerçeklikler içerisinde hepimizin hayali olan Türk Yüzyılı gerçeğinin hayat bulması zor görünüyor! Elbette, TOGG ülkemiz için önemli bir adım. TEKNOSAB, İHA ve SİHA projeleri, batarya fabrikası, yenilenebilir enerji projeleri ile uzay ve havacılık projeleri gönlümüzü ferahlatıyor. Peki, yetiyor mu? Elbette yetmiyor! Vatandaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyyip Erdoğan'ın tüm açıklamalarını seçim odaklı okuyor. AK Parti, seçim startını çok erken verdi. Yerel yönetim projeleri ile desteklediği seçim yarışında en önemli sorun, bütçe. Tabi ki bütçe ile de süreç aşılamıyor. AK Parti'nin kalesi Bursa'da halen daha hayata geçirilmiş mega bir yerel yönetim projesi yok! Türkiye ekonomisinin ve üretiminin kalbi olan Bursa'da  güçlü bir sanayi ve ekonomi zirvesi planlanamıyor! Cumhur İttifakı daha kendi kalesinde bile güçlü değilken, Bursa'da bile "Türk Yılı" inşa edebilmiş değilken, Dünya'da Türk Yüzyılı ifadesi ciddi bir çılgınlık. Lakin tüm bu gerçeklere rağmen yazımın üst kısmında ifade etmeye çalıştığım gibi, "biz Çılgın Türkleriz..." Türkiye'nin kadim devlet geleneklerine dönüşü ve akabinde Asya ile Avrupa arasındaki kutsal buluşmanın "AVRASYA" olarak hayat bulmasına çok uzun yıllar kalmadı. Avrupa'nın dağılış süreci yaşadığını hepimiz görüyoruz. Türkiye'nin böylesine bir fırsatı öngörememesi elbette beklenemez. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 seçimleri sonrasında şahlanan bir Türkiye ile Dünya'ya net mesajlar vereceği aşikar. Ve bu süreçte Ege'de kopacak bir fırtınanın başta Avrupa olmak üzere Amerika'ya iyi gelmeyeceğini net bir şekilde ifade edebiliriz. Türkiye; gözünü kulağını Ege ve Güney sınırlarına çevirmişken, NATO üslerindeki haraketlilik başta olmak üzere CIA tayfasından habersiz değil! "Türk Yüzyılı" ifadesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile başlayıp, başlamayacağını 2023 seçimleri sonuçları sonrası göreceğiz. Ancak, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ifade ettiği "Türk Birliği" ve "AVRASYA" süreçleri Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli döneminde var olmaya başladı. Demek istediğim şu ki; hayalleri kuranlar ile hayalleri gerçekleştirenler farklı isimler olabilir. Lakin; yol aynı yol, dava aynı dava... Türkiye'nin içerisinde bulunduğu süreci Ortadoğu'dan Balkanlara, Adriyatik'ten Avrupa'ya okuduğumuzda görmekteyiz ki; önümüzdeki 5 yıl içerisinde Amerika Birleşik Devletleri içerisinde birçok devlet, kendi öz bağımsızlığını ilan etmek suretiyle eyalet sisteminden çıkış yapacak. Ve beraberinde Avrupa'nın kendi ordusunu oluşturma heyecanını İngiltere'nin dik başlı ayrılıkçı tutumu ile okuduğumuzda; Rusya ile Çin'in global hedefleri gözümüze çarpıyor. Elbette Çin, kendi içerisinde dağılan Amerika'dan pay almak için tüm hamleleri yapacaktır. Bu kargaşa sırasında Hindistan'da hem Çin hemde Amerika üzerinden kendi payını isteyecektir! Bu kanatta halihazırda başlayan kavga savaşa dönüşürken, Rusya; hem Avrupa'dan hemde Amerika'dan kara ve deniz sınırları itibari ile tüm alacaklarını alacaktır. İşte tam bu noktada Dünya haritasını gözlerinizin önüne getirdiğinizde ortaya çıkacak coğrafyayı göz gezdirdiğinizde görünen tek gerçeklik; 1683 yılı Osmanlı İmparatorluğu haritası olacaktır. Yani Osmanlı sınırlarının en geniş olduğu dönem! Değerli okuyucularım; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi birçok isim Türkiye'nin ve Türk Yüzyılı gerçeğinin inşası için kadim Türk Devleti'nin direktifleri ile hedefe yönelik emek vermiş, alınteri dökmüştür. Her devlette ve dönemde olduğu gibi yine iktidar kavgaları yaşanacak bir sürecin içerisine giriyor olmamıza rağmen, Türk Yüzyılı mümkündür. Lakin, bu yüzyılın hangi takvim aralığında yaşanacağı ve kaç yüzyıl süreceği ise, bizlere yani Yüce Türk Milletine bağlıdır. Bizler; Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde birlik ve beraberliğimizi tesis edersek, daha sabırlı ve özverili bir biçimde diğer coğrafyalardaki Türk ve Müslüman kardeşlerimiz ile ortak paydalarda buluşursak, herşeyin ötesinde mazlumların yanında zalimlerin karşısında dik durabilirsek; Türk Yüzyılı çok uzak değildir. Aksi halde Türk Yüzyılı'nı bizlerin görmesi hayal olurken, torunlarımızın göreceği aşikardır...
Ekleme Tarihi: 29 Eylül 2022 - Perşembe
Ömer Küçükkaya

Türk Yüzyılı mümkün mü?

Cumhurbaşkanı Reecep Tayyip Erdoğan'ın önceki gece özel bir televizyon kanalında canlı yayında ifade ettiği "Türk Yüzyılı" ifadesi çok değerli. Peki, bu mümkün mü? Türkiye, böyle bir yüzyılı inşa edebilir mi?

Bir yüzyıl önce Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıldığını, Çok sayıda Türk Devleti kurulduğunu, Balkanlar ve Asya ile Ortadoğu'da yüzlerce yıl Osmanlı tebası olan çok sayıda milletin yıkılış sonrası zulme uğradığı bir yüyzıl yaşadık. Birinci ve İkinci Dünya savaşları ile kan gölüne dönen hatta Nükleer Bomba kullanılan bir yüzyıl sonrasında Türk Yüzyılı ifadesi fazla iyimser bir söylem mi?

Ki, Rusya ve Ukrayna savaşı gölgesinde ortaya atılan Nükleer Silah tehdidi ile beraber Amerika'nın Ege'nin karşısında; Yunanistan ve Bulgaristan başta olmak üzere birçok ülkede üs kurmak bahanesi ile konuşlandığı bir dönemde, Güney sınırlarımızdaki tüm hareketlilikleri bir kenara bırakarak Türk Yüzyılı ifadesini kullanmak adeta bir çılgınlık.

"Türk Yüzyılı" ifadesinin gerçekleşmesinin mümkün olup olamayacağı hususunu takvimleri geriye sararak değerlendirmek gerekiyor. Bugün çoğumuzun unuttuğu, 10-12 yaşında olanların belki de hiç hatırlamadığı heyecan dolu 2005 yılına doğru tarihi geri saralım. İlk baskısı 2005 yılında gerçekleşen, 2006 yılı Temmuz ayında 311'nci baskısı ile 622 bin nüsha basılan Ankara Vergi Mükellefleri sıralamasında yayımlayan kitapevi sahibini 11'nci sıraya yükselten Turgut Özakman'ın kaleme aldığı Kurtuluş Savaşı dönemini anlatan belgesel roman "Şu Çılgın Türkler" kitabını okuduysanız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği o çılgın cümlenin mümkün olabileceğini düşünebilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gece yayınını izleyenler içerisinde bende vardım. Öncelikle ifade etmeliyiz ki, Anadolu'dan bi haber bir şekilde Türk Yüzyılı inşa etmek imkansız! Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "kabine değişimi mümkün görünmüyor" ifadesi önemli bir anektod. Ankara'nın vatandaşın rahatsızlık duyduğu hataları görmesi ve kabüllenmesi, gerekli değişimleri hızla gerçekleştirmesi gerekiyor. AK Parti'nin ve Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk genel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi ve lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin tüm desteğine rağmen iktidarı alması ve Sayın Erdoğan'ın ilk turda seçimi kazanması zor görünüyor. İşte tüm bu gerçeklikler içerisinde hepimizin hayali olan Türk Yüzyılı gerçeğinin hayat bulması zor görünüyor!

Elbette, TOGG ülkemiz için önemli bir adım. TEKNOSAB, İHA ve SİHA projeleri, batarya fabrikası, yenilenebilir enerji projeleri ile uzay ve havacılık projeleri gönlümüzü ferahlatıyor. Peki, yetiyor mu? Elbette yetmiyor! Vatandaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyyip Erdoğan'ın tüm açıklamalarını seçim odaklı okuyor. AK Parti, seçim startını çok erken verdi. Yerel yönetim projeleri ile desteklediği seçim yarışında en önemli sorun, bütçe. Tabi ki bütçe ile de süreç aşılamıyor. AK Parti'nin kalesi Bursa'da halen daha hayata geçirilmiş mega bir yerel yönetim projesi yok! Türkiye ekonomisinin ve üretiminin kalbi olan Bursa'da  güçlü bir sanayi ve ekonomi zirvesi planlanamıyor! Cumhur İttifakı daha kendi kalesinde bile güçlü değilken, Bursa'da bile "Türk Yılı" inşa edebilmiş değilken, Dünya'da Türk Yüzyılı ifadesi ciddi bir çılgınlık.

Lakin tüm bu gerçeklere rağmen yazımın üst kısmında ifade etmeye çalıştığım gibi, "biz Çılgın Türkleriz..."

Türkiye'nin kadim devlet geleneklerine dönüşü ve akabinde Asya ile Avrupa arasındaki kutsal buluşmanın "AVRASYA" olarak hayat bulmasına çok uzun yıllar kalmadı. Avrupa'nın dağılış süreci yaşadığını hepimiz görüyoruz. Türkiye'nin böylesine bir fırsatı öngörememesi elbette beklenemez. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023 seçimleri sonrasında şahlanan bir Türkiye ile Dünya'ya net mesajlar vereceği aşikar. Ve bu süreçte Ege'de kopacak bir fırtınanın başta Avrupa olmak üzere Amerika'ya iyi gelmeyeceğini net bir şekilde ifade edebiliriz. Türkiye; gözünü kulağını Ege ve Güney sınırlarına çevirmişken, NATO üslerindeki haraketlilik başta olmak üzere CIA tayfasından habersiz değil!

"Türk Yüzyılı" ifadesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile başlayıp, başlamayacağını 2023 seçimleri sonuçları sonrası göreceğiz. Ancak, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ifade ettiği "Türk Birliği" ve "AVRASYA" süreçleri Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli döneminde var olmaya başladı. Demek istediğim şu ki; hayalleri kuranlar ile hayalleri gerçekleştirenler farklı isimler olabilir. Lakin; yol aynı yol, dava aynı dava...

Türkiye'nin içerisinde bulunduğu süreci Ortadoğu'dan Balkanlara, Adriyatik'ten Avrupa'ya okuduğumuzda görmekteyiz ki; önümüzdeki 5 yıl içerisinde Amerika Birleşik Devletleri içerisinde birçok devlet, kendi öz bağımsızlığını ilan etmek suretiyle eyalet sisteminden çıkış yapacak. Ve beraberinde Avrupa'nın kendi ordusunu oluşturma heyecanını İngiltere'nin dik başlı ayrılıkçı tutumu ile okuduğumuzda; Rusya ile Çin'in global hedefleri gözümüze çarpıyor. Elbette Çin, kendi içerisinde dağılan Amerika'dan pay almak için tüm hamleleri yapacaktır. Bu kargaşa sırasında Hindistan'da hem Çin hemde Amerika üzerinden kendi payını isteyecektir! Bu kanatta halihazırda başlayan kavga savaşa dönüşürken, Rusya; hem Avrupa'dan hemde Amerika'dan kara ve deniz sınırları itibari ile tüm alacaklarını alacaktır. İşte tam bu noktada Dünya haritasını gözlerinizin önüne getirdiğinizde ortaya çıkacak coğrafyayı göz gezdirdiğinizde görünen tek gerçeklik; 1683 yılı Osmanlı İmparatorluğu haritası olacaktır. Yani Osmanlı sınırlarının en geniş olduğu dönem!

Değerli okuyucularım; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi birçok isim Türkiye'nin ve Türk Yüzyılı gerçeğinin inşası için kadim Türk Devleti'nin direktifleri ile hedefe yönelik emek vermiş, alınteri dökmüştür. Her devlette ve dönemde olduğu gibi yine iktidar kavgaları yaşanacak bir sürecin içerisine giriyor olmamıza rağmen, Türk Yüzyılı mümkündür. Lakin, bu yüzyılın hangi takvim aralığında yaşanacağı ve kaç yüzyıl süreceği ise, bizlere yani Yüce Türk Milletine bağlıdır. Bizler; Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde birlik ve beraberliğimizi tesis edersek, daha sabırlı ve özverili bir biçimde diğer coğrafyalardaki Türk ve Müslüman kardeşlerimiz ile ortak paydalarda buluşursak, herşeyin ötesinde mazlumların yanında zalimlerin karşısında dik durabilirsek; Türk Yüzyılı çok uzak değildir. Aksi halde Türk Yüzyılı'nı bizlerin görmesi hayal olurken, torunlarımızın göreceği aşikardır...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.