Küreselleşme tüm hızıyla devam ederken, Türkiye’nin güçlü iş birliği MÜSİAD Bursa Şubesinin davetlisi olan DEİK Başkanı Nail Olpak'ın konferansına katılım sağladım. MÜSİAD ve Bursa'nın ağır abilerini göremediğimiz toplantıda DEİK Başkanı Nail Olpak, kapak üstüne kapak konu başlıkları ile katılımcıların beyinlerinde fırtına oluşturmayı başardı.
Yahudi iş insanı İshak Alaton'un 2005 yılında ifade ettiği bir projeksiyondan bahseden Olpak; 2005 yılında 2035'e uzanan projeksiyon içerisinde enerji, gıda ve sağlık sektörlerine harcanan ücretlerin 2005 yılına göre 5, 18 ve 90 kat artacağını ifade etti. Evet, İshak Alaton 2005 yılında çizdiği projeksiyon içerisinde 30 yıllık süreçte yani 2035 yılında enerji, gıda ve sağlık sektörlerinin önemine fiyat artış oranlarına daha doğrusu temin bedellerinin yüksek oranlarını ifade ederek değinmişti!
Türkiye’de herkesin konuştuğu bazı kavramlara değinen DEİK Başkanı Nail Olpak; globalleşme, yerelleşme ve glokalleşme terimlerine vurgu yaptı. Pandemi sürecinde lojistik kavramının güçlendiğini ve ötesinde geliştiğini ifade eden Olpak; "sokağa çıkma yasakları yaşayan ülkemiz ve Dünya'da insanlar bulundukları yerin 5 metre ötesinde var olan mal, ürün veya hizmeti alamadılar" diyerek aslında kurye işinin bir anda glokalleşen bir sektör olduğunu ifade etti.
Peki, glokalleşme nedir? Aslında buraya kadar geldiğimiz noktada işini ve kavramları önemseyenler Google amcadan çoktan konuya dair bilgi edinmişlerdir diye düşünüyorum. Glokalleşme, ekonomik terimlerle söylendiğinde malların ve hizmetlerin giderek farklılaşan lokal ve tikel piyasalara global ya da globale yakın bir temelde uyarlanarak reklam edilmesi olarak tanımlanabilmektedir. Amaç, global ürünlerin yerel pazarlarda da alıcı bulmasını sağlamaktır.
Türkiye’de iş insanları küresel piyasalara açılmayı hedefleyerek büyürken, küresel aktörler çoktan globalleşme ve yerelleşme aşamalarını geçerek ülkemiz dahil onlarca ülkede glokalleşme süreçlerinde profesyonelleşmişler. Anlayacağınız, küresel aktörler başka galaksileri keşfederek oralara koloniler kurarken biz halen Ay'a gitmeyi hedefliyor, yerli otomobil üretmek ile övünüyoruz!
Kısa adı DEİK olan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu; Türkiye’nin yabancı ülkeler ve uluslararası topluluklarla olan ekonomik, ticari, sınai ve mali ilişkilerini izleyerek bu ilişkilere yardımcı olmak amacıyla kurulmuş ekonomik örgüt. 1986 yılında kurulan, 2008 yılında kanun kapsamında şekillendirilen ve 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı bünyesine dahil edilen DEİK, Türkiye’nin uluslararası ticaretinin gelişmesi açısından çok önemli çalışmalara imza atıyor. Türkiye'nin Japonya, Rusya, Afrika ekonomik ilişkilerinde karma değeri yüksek çalışmalar yürüten DEİK, Nail Olpak'ın yöntimin sürecinde 2002 yılında kurulan Dijital Teknolojiler İş Konseyi çalışmalarını hızlandırdı.
Türkiye’nin 2023 öngörülerini değerlendiren DEİK Başkanı Nail Olpak, ülkenin krizler geçmişi olduğu ve kriz yönetmekte tecrübeli olduğunu vurguladı. Türkiye'nin pandemi sürecinden anlık gündem değiştirmeleri ile güçlü çıktığını ve krizleri bu şekilde başarı ile yönettiğini vurgulayan Olpak, Afrika'ya gözlerinizi ve kulaklarınızı kapatmayın mesajını verdi.
DEİK Başkanı Nail Olpak'ın başarılı sunumunda öne çıkan birçok konu başlığını sizlerle yazımda paylaşmaya çalıştım. Türkiye'nin 2005 yılından 2035 yılını öngören iş insanları olduğu gerçeğini kabullenirken, yine Türkiye’nin 2053 ve 2071 hedeflerini kurgulayan bir Cumhurbaşkanı olduğunu görmezden gelemeyiz!
Her ne kadar kıtalararası ekonomilerde ciddi krizler yaşanıyor olsa bile, görmekteyiz ki; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde Türkiye, daha güçlü bir ekonomi rol modeli ile güçlenmeye devam edecek.
Tek bilmemiz gereken; hoca uçmaz, mürit uçurur gerçeğidir. Yani, güçlü Türkiye için her şeyi hükümetten ve devletten beklememek lazım!