Adalet ve Kalkınma Partisi başta olmak üzere tüm siyasi partilerde yaşanan liste kaosu sonrası gördük ki, Türkiye için siyasi kadrolardan birşeyler beklemek hata!
Türkiye, 2023 seçimleri ile yüzyıldır beklenen bir uyanış sürecine maalesef giremeyektir!
Sandıktan çıkan kim olursa olsun açıklanan Milletvekili listeleri bize göstermiştir ki, liyakat ve samimiyet ötesinde vatandaşın beklentilerinin hiçe sayıldığı bir adaylar güruhunun seçilmesi için siyasi dayatma yapılmaktadır!
Türkiye’nin genelinde tepki ile karşılanan AK Parti başta olmak üzere Milletvekili listelerine yönelik gelinen noktada görmekteyiz ki, bugünden sonra siyaset değil ekonomi yazmak ülke adına daha faydalıdır...
AK Parti Ordu İl Başkanı Halit Tomakin’in yaptığı haklı çıkış ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrı sonrasında görevden alınması, Türkiye’de; demokrasi ve fikir ile düşünce özgürlüğünün bittiğinin en önemli kanıtıdır!
Aslında bugünkü köşe yazımın başlığı “Erdoğan haklı çıktı” olacaktı!
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurmayları yine tüm güzel çıkışları yerle yeksan ettiler. Ankara’da yapılan Milletvekili Aday tanıtım ve seçim beyannamesi programının tüm gücünü yıkan ve bizlerde AK Parti ve Sayın Erdoğan’a karşı güvensizlik aşılayan Halit Tomakin’in görevden alınması hamlesi, sandıkta ciddi oy kaybı ile sonuçlanacaktır…
Türkiye’de her türlü baskıyı iliklerimize kadar çektiğimiz, ekonomik anlamda hergün biraz daha yoksullaştığımız, FETÖ’nün güç kazandığına şahitlik ettiğimiz, vergi ve sgk primlerini bile ödeyemediğimiz, Büyükşehir Başkanları ile şehrilerin dizayn edildiğini gördüğümüz kısır ve felaketlerle dolu bir dönemde, ısrarla yapılan yanlışlar her vatandaş için değişim gerçeğini olgunlaştırmaktadır!
Bizim günlerdir ifade ettiğimiz ve AK Parti’nin Bursa’da bile istenmeyen bir seçim ile gittiği 14 Mayıs seçimlerinden an itibari ile iki bölgede 3+3 toplam 6 Milletvekili çıkarması an itibariyle zora düşmüştür.
Ülkenin genelinde yaşan umutsuzluk, artan genç nüfusa rağmen siyasi parti liderlerinin genelinin 65 yaş üstü olması ve yine Cumhurbaşkanı Adaylarının birbirlerini itibarsızlaştırmak ve birbirlerine laf yetiştirmekten öte proje açıklamayadıkları bir dönemde siyaset yazmak zul olmuştur!
Ülkenin güçlü gidişatının ağır yara aldığı, kendi personel ve bürokratları nezdinde bile karşılık bulamayan Bakan ve Büyükşehir ile Belediye Başkanları ile AK Parti’nin 14 Mayıs seçimlerinde sandığa gitmesi, Türkiye’de maalesef çok partili ve “ittifak adında kolisyanlar” döneminin başladığını işaret etmektedir…
Hem iş dünyasından hemde esnaf ile finans çevrelerinden 15 Mayıs sabahına dair aldığımız tek güçlü cümle; "ağır ekonomik enflasyon ile bütünleşik yüksek döviz kurlu zam” sürecidir!
Türkiye’nin hem İslam hemde Türk Birliği ile mazlumların umudu olduğu bir dönemde, umutsuz kalmış vatandaşları ile gitmekte olduğu seçim döneminin hayırlara vesile olmasını dileyerek; siyaset değil! Ekonomi yazarak, ekonomiye dair adımlar atarak süreçte var olacağımı net bir dille ifade etmek istiyorum.
Ve her şeyden önemlisi son bir kere daha ifade etmek isterim ki, katılımcı demokrasinin güçlenmesi adına her vatandaşımız lütfen sandığa gitsin ve mutlaka oy kullansın…