Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Ticaret savaşları...

Türkiye'de siyaset ile zaman geçirenlerin fark edemediği bir gerçek, ekonomi. Öyle ki, Çin'de ki korona virüsü başta olmak üzere Türkiye'nin güney sınırında ki Suriye meselesine kadar herşeyin ana nedeni, ekonomi. Liyakattan yoksun bir ekonomi ile de maalesef bir yerlere gelmek imkansız. Bunu en iyi gözlemleyen ve fark eden ülke, Amerika oldu. Donald Trump'un Amerika Birleşik Devleti Başkanı seçilmesi ile birlikte ekonomi yeni bir silah konumuna geldi. Öyle ki, Çin dahil herkes ekonomi adına kurban verilebilirdi...   Türkiye'nin ticaret savaşlarından güçlü çıkabilmesi adına Ankara'nın yoğun bir mesai harcadığını kabul etmeliyiz. Geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan'ın iş dünyası temsilcileri ile TOBB bünyesinde gerçekleştirdikleri toplantı bu anlamda en güçlü adım. Bilindiği üzere ekonominin en önemli argümanı ticaret olmasına rağmen gelişen ve değişen Dünya'da sanayi, ticaret için vazgeçilmez bir kardeş konumuna yükselmiştir. Ve sanayinin ikiz kardeşleri olan teknoloji ile enerji ekonomi için olmazsa olmaz konumunda. Bugün Türkiye'nin etrafını saran ateş çemberini, korona virüsü dahil biyolojik saldırıları, Anadolu içerisinde çıkarılmak istenilen isyan veya darbe hezeyanlarını doğru okumak zorundayız. Türkiye'nin ticaretin kalbinde olan jeostratejik konumu yeniden değer kazanmıştır. Ve yine yükselen sanayisi için kendi yerli ve milli teknolojisinin gücü artık su götürmez bir gerçek. İşte bu noktada yıllardır petrol ve türevleri gibi katı yakıt enerji sistemlerine mahkum edilmek istenilen Türkiye, son gelişen teknolojiler sayesinde elektrik enerjisini ve bor gibi kendi rezervlerinde güçlü madenleri kullanmayı keşfetti. Gelinen noktada üretimi için gerekli olan enerjisini de bünyesinde var edebilen, sanayisi durdurulamayan bir Türkiye ile herkes yüzleşti.   Elbette Ak Parti döneminde gerçekleştirilen başarılı ekonomi, sanayi, teknoloji yatırımlarını iyi anlatamayan Milletvekilleri, İl Başkanları ve Ak Parti teşkilatları var. Onlar, birbirlerinin ayak oyunları ile uğraşıp milleti Ak Parti'den hızla koparırken, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında Devlet Bahçeli'den başka kimse dik durmadı! 15 Temmuz'dan bugüne geldiğimiz noktada her geçen gün daha fazla kirlenen bir Ak Parti ile karşı karşıyayız. Bu cümleme Bursa siyasileri her ne kadar kızıyor olsa bile, hem darbe söylemlerinin altında yatan hain niyetleri, hemde Ali Babacan'ı bekleyenlerin iş dünyasının güçlü liderleri olan sanayiciler ve ticaret erbabı olduğunu unutmamak gerekiyor. Kısacası, darbe ile olumsuzlaştırılmak istenilen ticaret başta olmak üzere Türkiye ekonomisi hedef alınırken, iş dünyası ve sanayicilerde ekonomi öncelikli yeni bir lider arayışı içindeler!   ***   FETÖ'nün gücünün arttığı Türkiye'de maalesef iş dünyasından bu yapı temizlenemedi. Ve yine FETÖ, yerel yönetimlerde özellikle Büyükşehirlerde güçlü bir yapılanma içerisine girdi. Ticaret ve Sanayi erbabının da içerisinde yeniden dallanan bu yapı Valiler başta olmak üzere tüm kamu birimlerini tehdit eder durumda. Türkiye'nin geleceği adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ticaret savaşlarında gelinen noktayı doğru okuması mecburi. Yine Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın uzun soluklu nefes aldıran adımlarını artık görmeliyiz. Albayrak'ın damat diyerek eleştirilmesinin de karşısında duramayan Ak Parti'de revizyon tepden tırnağa mecburi. Türkiye'nin yeni bir soluğa ihtiyacı var. Bu soluk 2020 yılı bahar aylarının başında alınmaz ve ekonomi 2020 Ramazan ayı ile birlikte esnaf başta olmak üzere iş dünyası ayağa kalkamazsa ülke adına her türlü ilerikçi adımın bir hayal olduğunu unutmamız gerekiyor. Öyle ki, iktidarın başkenti Bursa'ya halen daha hızlı tren gelemezken anamuhalefetin kalesi Ankara, İstanbul, İzmir'de her nimet var. Ve yine sanayi ve ticaret kenti Bursa'nın Türkiye'nin ikinci ihracat kenti olduğunu da değerlendirdiğimizde Ak Parti'den Konya kadar destek alamadığımızı da görmeliyiz. İş kazalarının ve hastane talebinin az olduğu bir kente Şehir Hastanesi yapmak yerine Yıldırım ilçesine güçlü bir sanayi bölgesi kurmak daha akıllıca bir yatırım olacakken maalesef hayal bile edilemedi.   Türkiye'nin ticaret savaşlarına hazır olması gerekiyor. İnegöl'ün üretim kabiliyetleri, Karacabey ve Mustafakemalpaşa'nın tarımsal gücü, İznik başta olmak üzere Gemlik ve Orhangazi'nin değerlerini görmemiz gerekiyor. Dağ yöresi mi? Onlar önce 4 iktidar belediye başkanı ve 3 Milletvekili DAĞDER'i bir ayakta tutmayı başarsınlarda sonrasında ona da bakarız!   Kabul etmeliyiz ki, savaş çoktan başladı. Ya Ak Parti'yi yönetenler akıllı adamlarla kavgayı etmeyi bırakarak onlarla aynı meydanda buluşarak Vatan mücadelesi verecek. Yada küresel güçler üç kuruş için hepimizin canını, malını, en değerlilerini göz kırpmadan yüz yıl önce olduğu gibi yakıp yıkmak için içimizde fitne ateşi ile iç savaş başlatacak. Karar, Türkiye'yi yönetenler ile bu ülkenin ekonomi dinamiklerinin. Sonuçta şehitler hep fakir ailelerin çocukları değil mi?
Ekleme Tarihi: 20 Şubat 2020 - Perşembe
Ömer Küçükkaya

Ticaret savaşları...

Türkiye'de siyaset ile zaman geçirenlerin fark edemediği bir gerçek, ekonomi. Öyle ki, Çin'de ki korona virüsü başta olmak üzere Türkiye'nin güney sınırında ki Suriye meselesine kadar herşeyin ana nedeni, ekonomi. Liyakattan yoksun bir ekonomi ile de maalesef bir yerlere gelmek imkansız. Bunu en iyi gözlemleyen ve fark eden ülke, Amerika oldu. Donald Trump'un Amerika Birleşik Devleti Başkanı seçilmesi ile birlikte ekonomi yeni bir silah konumuna geldi. Öyle ki, Çin dahil herkes ekonomi adına kurban verilebilirdi...

 

Türkiye'nin ticaret savaşlarından güçlü çıkabilmesi adına Ankara'nın yoğun bir mesai harcadığını kabul etmeliyiz. Geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan'ın iş dünyası temsilcileri ile TOBB bünyesinde gerçekleştirdikleri toplantı bu anlamda en güçlü adım. Bilindiği üzere ekonominin en önemli argümanı ticaret olmasına rağmen gelişen ve değişen Dünya'da sanayi, ticaret için vazgeçilmez bir kardeş konumuna yükselmiştir. Ve sanayinin ikiz kardeşleri olan teknoloji ile enerji ekonomi için olmazsa olmaz konumunda. Bugün Türkiye'nin etrafını saran ateş çemberini, korona virüsü dahil biyolojik saldırıları, Anadolu içerisinde çıkarılmak istenilen isyan veya darbe hezeyanlarını doğru okumak zorundayız. Türkiye'nin ticaretin kalbinde olan jeostratejik konumu yeniden değer kazanmıştır. Ve yine yükselen sanayisi için kendi yerli ve milli teknolojisinin gücü artık su götürmez bir gerçek. İşte bu noktada yıllardır petrol ve türevleri gibi katı yakıt enerji sistemlerine mahkum edilmek istenilen Türkiye, son gelişen teknolojiler sayesinde elektrik enerjisini ve bor gibi kendi rezervlerinde güçlü madenleri kullanmayı keşfetti. Gelinen noktada üretimi için gerekli olan enerjisini de bünyesinde var edebilen, sanayisi durdurulamayan bir Türkiye ile herkes yüzleşti.

 

Elbette Ak Parti döneminde gerçekleştirilen başarılı ekonomi, sanayi, teknoloji yatırımlarını iyi anlatamayan Milletvekilleri, İl Başkanları ve Ak Parti teşkilatları var. Onlar, birbirlerinin ayak oyunları ile uğraşıp milleti Ak Parti'den hızla koparırken, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında Devlet Bahçeli'den başka kimse dik durmadı! 15 Temmuz'dan bugüne geldiğimiz noktada her geçen gün daha fazla kirlenen bir Ak Parti ile karşı karşıyayız. Bu cümleme Bursa siyasileri her ne kadar kızıyor olsa bile, hem darbe söylemlerinin altında yatan hain niyetleri, hemde Ali Babacan'ı bekleyenlerin iş dünyasının güçlü liderleri olan sanayiciler ve ticaret erbabı olduğunu unutmamak gerekiyor. Kısacası, darbe ile olumsuzlaştırılmak istenilen ticaret başta olmak üzere Türkiye ekonomisi hedef alınırken, iş dünyası ve sanayicilerde ekonomi öncelikli yeni bir lider arayışı içindeler!

 

***

 

FETÖ'nün gücünün arttığı Türkiye'de maalesef iş dünyasından bu yapı temizlenemedi. Ve yine FETÖ, yerel yönetimlerde özellikle Büyükşehirlerde güçlü bir yapılanma içerisine girdi. Ticaret ve Sanayi erbabının da içerisinde yeniden dallanan bu yapı Valiler başta olmak üzere tüm kamu birimlerini tehdit eder durumda. Türkiye'nin geleceği adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ticaret savaşlarında gelinen noktayı doğru okuması mecburi. Yine Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın uzun soluklu nefes aldıran adımlarını artık görmeliyiz. Albayrak'ın damat diyerek eleştirilmesinin de karşısında duramayan Ak Parti'de revizyon tepden tırnağa mecburi. Türkiye'nin yeni bir soluğa ihtiyacı var. Bu soluk 2020 yılı bahar aylarının başında alınmaz ve ekonomi 2020 Ramazan ayı ile birlikte esnaf başta olmak üzere iş dünyası ayağa kalkamazsa ülke adına her türlü ilerikçi adımın bir hayal olduğunu unutmamız gerekiyor. Öyle ki, iktidarın başkenti Bursa'ya halen daha hızlı tren gelemezken anamuhalefetin kalesi Ankara, İstanbul, İzmir'de her nimet var. Ve yine sanayi ve ticaret kenti Bursa'nın Türkiye'nin ikinci ihracat kenti olduğunu da değerlendirdiğimizde Ak Parti'den Konya kadar destek alamadığımızı da görmeliyiz. İş kazalarının ve hastane talebinin az olduğu bir kente Şehir Hastanesi yapmak yerine Yıldırım ilçesine güçlü bir sanayi bölgesi kurmak daha akıllıca bir yatırım olacakken maalesef hayal bile edilemedi.

 

Türkiye'nin ticaret savaşlarına hazır olması gerekiyor. İnegöl'ün üretim kabiliyetleri, Karacabey ve Mustafakemalpaşa'nın tarımsal gücü, İznik başta olmak üzere Gemlik ve Orhangazi'nin değerlerini görmemiz gerekiyor. Dağ yöresi mi? Onlar önce 4 iktidar belediye başkanı ve 3 Milletvekili DAĞDER'i bir ayakta tutmayı başarsınlarda sonrasında ona da bakarız!

 

Kabul etmeliyiz ki, savaş çoktan başladı. Ya Ak Parti'yi yönetenler akıllı adamlarla kavgayı etmeyi bırakarak onlarla aynı meydanda buluşarak Vatan mücadelesi verecek. Yada küresel güçler üç kuruş için hepimizin canını, malını, en değerlilerini göz kırpmadan yüz yıl önce olduğu gibi yakıp yıkmak için içimizde fitne ateşi ile iç savaş başlatacak. Karar, Türkiye'yi yönetenler ile bu ülkenin ekonomi dinamiklerinin. Sonuçta şehitler hep fakir ailelerin çocukları değil mi?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.