Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, “Allah bu millete bir daha 'İstiklal Marşı' yazdırmasın!” sözünü bu günlerde çok iyi hatırlamak zorundayız! Ankara’nın üst üste gerçekleştirdiği hatalar, ekonomi ile birlikte kamu kurum ve kuruluşlarında yaşanan olumsuzluklar, Türkiye’nin mevcut döneminin Osmanlı’nın son dönemi ile eş değer bir duruma geldiğini gözler önüne seriyor…
Tarih boyu devletler yıkıp devletler kuran Aziz Türk Milleti, bugün yine idarecilerinin siyasi zafiyetlerinin veyahut yönetenleri yöneten dalkavukların beceriksizliklerine mahkûm olmuştur! İslam şuuru ile aydınlanmış ve Türk töresi ile gururlanmış olan Aziz Milletimizin tek dişi kalmış medeniyete karşı kazandığı en büyük zaferlerden olan Kurtuluş Savaşı sonrasında bugün yine yeniden İngiliz hegemonyasına girmekte olduğumuzun farkında mıyız?
İngiltere ile son dönemde ciddi ekonomik işbirliklerine giden Türkiye, Afrika ve Asya projelerinde elde ettiği başarıları İngiliz sömürgeciliğine terk etmemeli! Türk ekonomisinin İngiliz ekonomisi ile haddinden fazla yakınlaşması, komşularımız ile yaşanan bitmez bilmek sorunlar, sınırlarımıza dayanan savaşlar, Türkiye’nin mülteci ülkesi olduğu gerçekliği ve her şeyin ötesinde yaşanan büyük beyin göçü telafisi mümkün olmayan sorunlarımızdır!
Mübarek Ramazan Ayı’nda AK Parti’nin seçim minibüslerini görerek, “seni de Bülent Ecevit gibi götürecekler”, “Abdülhamit’ten sonra sende yalnız kaldın Reis”, “biz değil yanındakiler sattı seni” gibi üzüntü ve kahır sözlerini oruçlu ağızlarından işittiğimiz vatandaşlarımızın gördüklerini Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve onu sevdiğini iddia eden çevresindekiler görmüyorlar mı?
“Bu son seçimim, son kez adayım” sözleriyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı seçtiğimiz Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Bursa Milletvekilleri, genel itibari ile maalesef telefonlarına bile bakmaktan aciz! AK Parti Bursa İl Başkanı ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kavgalı olduğu, AK Parti’nin menfaat kadrolarının Recep Tayyip Erdoğan sevdalılarına göz açtırmadığı Bursa’da, görmekteyiz ki; 31 Mart seçimlerinde hem AK Parti, hem Erdoğan, hem de Cumhur İttifakı topyekûn seçimi kaybediyorlar!
Sorunların çözülemediği, Milletvekillerinin asıl seçim bölgelerinden ziyade; eş, dost ve hemşeri ile kaynaşabildikleri seçim bölgelerinde veya buluşmalarında siyaset davası adına sahada fotoğraf verdikleri, vatandaşların devlet hastanelerinden randevu bile alamadığı, emeklinin üç kuruşa kaderine terk edildiği Bursa’da; Recep Tayyip Erdoğan sevgisi tek başına, çözüm ve sandık için halka yeterli gelmiyor!
Türkiye, tüm gücüne rağmen siyaseten büyük bir çıkmaz içerisinde! Ankara’dan elde ettiğimiz kulisler göstermektedir ki; 31 Mart seçimlerinden sonra Cumhur İttifakı’nın dağılacağı ve mevcut iktidar tarafından İngiltere ile ekonomik, siyasal, sosyal ve ticari birçok alanda işbirliklerine gidileceği kesinlik kazanmıştır. Türkiye’nin hızla büyüme rotasını mülteci göçleri ve 40 yılı aşkındır süre gelen Avrupa Birliği aldatmacalarına yine, yeniden terk etmesi çok üzücü…
Türkiye’de İmam Hatip Liseleri’nin artmasına rağmen önlenemeyen Deizm ile toplumun çöküşe gitmesi, artan uyuşturucu ve cinayetler ile intiharların önlenemiyor olması, Birleşmiş Milletler toplantısında İsrail temsilcisi kürsüye çıkarken salonu terk eden Aile Bakanı’nı aileleri geçtik bizim bile hali hazırda hiç görmemiş olmamız, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın geldiği çöküş sürecini anlatmak adına yeterli örneklerden bazılarıdır.
Yaklaşık üç yıl önce “Çöküş Bursa’dan başlayacak” sosyal medya paylaşımıma Bursa’da tek tepkiyi gösteren Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ulaş Akhan’ın “bana selam verme kardeşim” dediği günü hatırlıyorum. O dönem Bursa Valisi Yakup Canbolat’a da ifade ettiğim şekli ile “aslında bu çıkış Sayın Genel Sekreterin devlet ve millet sevgisi ile eş değer olduğu kadar mevcut siyasi iktidarın kendi içerisinde yaşadığı iç yalnızlığın bürokratik yansımasıdır!” Evet, bugün hem Recep Tayyip Erdoğan hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendisi için var gücü ile mücadele eden Milliyetçi kadroların asil mücadelesinden öte hiçbir zırh tarafından korunmamaktadır!
Dost acı söyler! Bugün görmekteyiz ki; AK Parti ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe sürecinden bugüne Milliyetçi Hareket Partisi ve lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin büyük emekleri ile iktidarda kalabilmiştir…
Ve yine görmekteyiz ki; sözde müttefikimiz özde ecelimizi bekleyen ak baba devletlerin yönlendirmesi ile Cumhur İttifakı, seçimlerden sonra yıkılma sürecine girecektir! Bugün Bursa’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Alinur Aktaş’ın kazanmaması için en başta kendi ekibi ve partisi içerisindeki çok büyük bir kitle, derin mücadeleler içerisindedirler. Bir gazeteci olarak, bir vatandaş olarak, bir vatansever ve vatanperver olarak ifade ettiğimiz ve her yazımızda belirttiğimiz hususları elbette yukarılarda bu konulardan haberdar olanlar dışındakilerin duymasını hiçbir zaman beklemedim! Lakin hem iktidarın hem de muhalefetin içerisindeki vatansever ve vatanperver kadroların ortak bir uyanış içerisine girmelerini Türkiye ve İslam coğrafyası adına umut etmekteyim.
Değerli okuyucularım, bu mübarek Ramazan ayında yine gördük ki; Türk ve İslam coğrafyası çok yalnız ve çaresiz!
Ve bu yalnızlığın temelinde her birimiz varız. Bunca masumun öldüğü İslam coğrafyasına sessiz kalmaya devam edersek, İsrail ile ticari ilişkilerimizi sürdürmekten vazgeçmezsek, Türkiye’yi yönetenleri uyutanları kovup Ankara’yı uyandırmazsak, 6 Şubat depremlerinden daha ağır ve telafisi olmayan bir sosyoekonomik deprem ile çöküş karşısında adeta tuz buz oluruz.