Yoğun kelimelerin ve gündemlerin arasında kısa bir süredir ara verdiğim köşe yazılarıma doğum günüm olan Kurban Bayramının üçüncü gününde yeniden başlamak tarifi imkansız bir sinerji oluşturuyor diyebilirim. Türkiye Yüzyılı içerisinde birçok soru, sorun ve gündem ile toplumun yoğunlaştığı bir dönemde yeniden doğmak her şeye farklı bir pencereden bakmak ve yeni doğumlara hazır olmak adına hepinizin bayramını kutlarken, yeni süreçlere hepimiz adına merhaba diyorum…
Karanlıklardan ve korkulardan sıyrılmış bir Türkiye için hepimizin karanlıklarından ve korkularından kurtulması lazım! Dünün çok figüranlı geçmişinde takılı kalmak yerine yarının öznesi olacağımızın bilincinde yeni bir hayata merhaba demeye hazır mıyız?
Kabul etmeliyiz ki; Türkiye’nin en önemli şehirlerinden olan Bursa başta olmak üzere Türkiye’nin yüzlerce yerel yönetiminin borç batağına saplandığı, tarımsal üretimin durduğu, çiftçilerin isyan ettiği, köylünün ülkeyi yönetenlere ağız dolusu yüklendiği bir dönemde Ankara’daki keşmekeşin uğultusunda ağır ekonomik kriz ve siyasi istikrarsızlık ile yüzleştik. Ve yine kabul etmeliyiz ki; vatandaşın Cumhur İttifakına tepki olarak yerel yönetimleri yönetme yetkisi verdiği Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti maalesef patinaj yapmak dışında şuana kadar herhangi bir adım atamadılar! İktidar ise ileri gidemezken her geçen gün geriye gittiğinden habersiz, erken seçim ile sokak hareketliliği arasında kısır bir dönence içerisinde çırpınıyor…
Ankara ve İstanbul başta olmak üzere çoğu Büyükşehir Belediyesi’ni alacağını meydanlardan haykıran AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası yoğun görüşme trafiği, toplumun ekonomik kriz içerisinde yaşadığı sorunları çözmeye yetmiyor! Bakanlıklarda değişime gidemeyen, parti içerisinde yukarıdan aşağı herhangi bir değişimi gerçekleştiremeyen AK Parti için toplumun her kesiminde ortak kanaat “süre doldu” şeklinde diyebiliriz. Türkiye’nin en uzun ve güçlü siyasi hareketi olan AK Parti’nin an itibariyle yeni siyasi oluşumları doğuracağını ve Kasım ayı içerisinde erken seçim ile yüzleşeceğimizi net bir dille ifade edebiliriz. Ve yine Cumhuriyet Halk Partisi içinde Ekim ayı itibariyle ciddi bir parti içi kaos öngördüğümü ifade etmekte sakınca görmüyorum!
Yerel yönetim seçimleri sonrasında başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere iş dünyası ile devam eden güçlü bir değişim sürecine tanıklık etmekteyiz. Toplumun yeniden futbol başta olmak üzere hareketli alanlara yönlendirildiği bir dönemde, Ekim ayı itibariyle işsizlik oranının artacağını Hazine ve Maliye Bakanlığı kulislerinden sızan “yeni vergiler geliyor” cümlesinden anlayabiliriz. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in toplumun kendisine verdiği yüzde 40 güvence oyunu değerlendirememesi ve AK Parti Genel Başkanı ile gerçekleştirdiği ziyaretler CHP’nin yerel yönetimlerinin maaşlar başta olmak üzere rutin ödemelerini ödeyememesi ile ciddi bir çıkmaza sürükleniyor. Görmekteyiz ki; Adalet ve Kalkınma Partisi gibi Cumhuriyet Halk Partisi’nde de kendi içerisinde üçüncü yol hareketleri hız kazandı. Ve yine İYİ Parti içerisinde var olan hareketlilik ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin taban hareketini güçlendirmesi, küresel sağ eğilim süreci ile birlikte hız kazandı diyebiliriz.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde bayram öncesi yaşanan trajedi aslında birçok açıdan ülkeyi yönetenlere net toplumsal sinyaller veriyor. Sağlık Bakanlığı’nın yetersiz kaldığı Türkiye’de; Bursa Şehir Hastanesi’nin üç katlı otoparkında yer bulamayanlar kampusun her yerine araçlarını park ederken, şehrin göbeğinde yapılan hastane halen bitirilemedi ve hızlı tren başta olmak üzere kent içi ulaşım ile ilgili iyiye giden herhangi bir olumlu görüntüye rastlamış değiliz! Türkiye’nin en önemli ekonomi ve ihracat şehri Bursa’da; esnaf ağır vergiler altında ezilirken, Esnaf Oda Başkanları sessizliklerini korumaya devam ediyor. Ve yine onlarca sanayici ile ticaret erbabı ciddi ekonomik dar boğaz içerisinde var olma mücadelesi verirken, maalesef İş Dünyası temsilcilerini ortalarda göremiyoruz!
Muhalefetin iktidar, iktidarın muhalefet olarak seçildiği yerel seçimler sonrasında; ne iktidar olan muhalefet iktidar olmanın gereğini ne de muhalefet olan iktidar, muhalefet olmanın gereğini yerine getiremiyor! Siyasi Partilerin İl Başkanlarını Belediye Başkanlarının takmadığı bir dönemde, hem Cumhuriyet Halk Partisi hem de Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde derin bir kavga olduğunu bayramlaşma programları sürecinde ve sonrasında gözlemledik…
Hâsılı Bursa’da AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan tüm kaybedişlerin tek kurbanı ilan edilirken, Bursa’da CHP’ye yaklaşık 50 yıl sonra zafer kazandıran Mustafa Bozbey’i halen daha ziyaret etmeyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel hazımsızlığı ile yüzleşiyoruz.
CHP’nin kalesi Osmangazi’de Erkan Aydın’ın halen daha çözüme dair ciddi kadro hareketleri gerçekleştiremediği bir dönemde Halk Lokantası ile sokaktan ve parti örgütünden uzak adımlar attığını gözlemlerken, Yıldırım’da Oktay Yılmaz’ın bürokratları nedeniyle çökmüş ve borç batağında bir iktidar belediyesi görüntüsü ile yüzleşiyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde bayram öncesi yüzlerce insan bir şekilde işsiz bırakılırken, Mustafa Bozbey’e seçim süreçlerinde tüm baskılara rağmen destek verenlerin kendi ekibince saf dışı edildiğini gözlemliyoruz! Ve yine Bursa’dan iyice kopan İnegöl Belediyesi ile yüzleşirken, Bursalı Milletvekillerinden daha önde olan İnegöllü Ayhan Salman’ın siyasi başarıları karşısında AK Parti’de yaşanan siyasi çaresizliği görüyoruz. AK Parti’ye Bursa’dan isim bulunamazken, ilçelerden gelen isimleri duyuyor, seçimi kaybeden Alinur Aktaş’ın sahada verdiği bayram pozları ile AK Parti Bursa İl Başkanlığı’na yürüyüşünü hep birlikte izliyoruz.