Savaşmak için önce barışmak gerektiğini unutmamalısınız! Hepimiz biliyoruz ki; savaşların ana temasında her zaman daha büyük kazanımlar vardır. Daha fazla ekonomi, daha fazla toprak, daha fazla güvenoyu! Evet, Amerika Birleşik Devletleri seçim öncesi kaybolan ekonomisini gündemden düşürmek, yeryüzü üzerinde güç kaybettiği topraklarda yeniden egemen olmak ve yine uluslararası camiaya karşı yine güçlü görünerek çok uluslu bir korku yaratmak suretiyle hem kendi içerisinden hem de dış dünyadan güvenoyu almak zorunda! Aksi taktirde, 5 yıldan daha kısa bir sürede eyalet savaşları ile uzun yıllar sürecek bir kaos ile yüzleşeceğinin farkında. Peki; Türkiye’yi yönetenler, yerelden ulusala toplumun bakış açısının ve yaşanan süreçlerin ortaya çıkaracağı sonuçların ne kadar farkında?
Hiç intihar etmeyi denediniz mi? Veyahut intihar etmeyi düşündünüz mü? Kaybedecek hiçbir şeyiniz olmadığında karşınıza çıkan tüm engellerle kıran kırana ve hatta öldüresiye bir savaşa girerseniz. Kaybedeceğiniz çok şey olduğunda tek bir şey sizi tıkar! O da kaybedeceklerinizi kaybetmemek için elinizden hiçbir şey gelmediğine inanmanız! Bugün Türkiye’de, insanlar bu iki eğilim arasında git gel yaşıyor! Ya her şeylerini kaybettikleri için toplumsal bir kaos süreci ile yaşamak için kendileri ile kendi toplumları ile savaşacaklar yada kaybetmek istemedikleri için her şeylerinden hatta canlarından bile vazgeçip intihar edecekler! Şimdi size soruyorum; toplum savaşacak mı yoksa intihar mı edecek?
Koyu cümlelerin daha fazla anlam ifade ettiğini düşündüğü için onları daha fazla okuyan ciddi bir okuyucu kitlem var. Bu insanlar, unvanların da çok şey ifade ettiğini düşünüyorlar! Yerelde; Vali, Kaymakam, Belediye Başkanı, Belediye Meclis Üyesi, Siyasi Parti İl ve İlçe Başkanı, Sivil Toplum Kuruluşu Başkanı gibi unvanlar çok havalı ve ciddi bir güç olarak görülüyor. Ulusalda ise; Cumhurbaşkanı, Bakan, Bakan Yardımcısı, Milletvekili, Milletvekili Danışmanı, Genel Müdür, Daire Başkanı gibi… Evet, koyu olan her şey çok havalı olduğu için lacivert giyen adamlar yerine siyah giyen adamlar daha fantastik geliyor insanlara. Peki; renklerin, unvanların, makamların, paranın ve gücün önemsiz olduğunu söylesem ne düşünürdünüz? Evet; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere en tepeden en aşağı herkesi yukarıdan başlayarak inceleyin. Bir gün olduğu koltuktan inmiş olan kaç kişi ile halen daha görüşüyorsunuz? Örneğin; Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş! Bakınız; Alinur Aktaş’ın kullandığı o çok havalı çok pahalı araçları önceki gün, şimdi ki Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olan Mustafa Bozbey takasa sokarak 5 toplu ulaşım aracı ile değiştirdi! Alinur Aktaş nerede? Mustafa Bozbey nerede? Hepimizin gözünün önünde iki net ve yaşayan örnek…
Yerelden ulusala başlıklı yazımı aslında başta Bursa olmak üzere Türkiye’nin ve toplumun menfaatleri için yazmaya karar verdim. Birkaç gündür ara verdiğim yazılarıma Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “üçüncü dünya savaşı çıkabilir” ikazı ile devam etmek istemedim! Neden mi? Çünkü ben aylardır bunları size yazıyorum ve sadece bir unvanım ya da çok lüks imkânlarım olmadığı için beni sallamıyorsunuz! Oysa ben gözlerinizdeki korkuyu da, umut arayışını da çok iyi yakalayan ve kalpleriniz ile zihniniz arasında itiraf edemediğiniz o kişiyim…
Osmangazi’de çöplerin çok iyi toplanmadığını, parkların bakımsız kaldığını ve Osmangazi Belediye hizmetlerinin çok kötüye gittiğini Bağlarbaşı Mahallesi’nden Zafer Maden sosyal medyasına yazmadan çok önce görebilmeliydi Sayın Erkan Aydın ve Sayın Mustafa Bozbey!
Bursa’da İçişleri Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yapmış iki iktidar Milletvekili ve yeter sayıda danışmanı ile kadroları ve ekipleri var! Peki; Bursa’ya dair hem yerel de hem de ulusalda iktidar oldukları dönem ne yaptılar? Ve yine yerel de muhalefete düştüklerinde ulusalda iktidar olduklarını unuttular mı ki; ilk işleri, Sayın Mustafa Varank liderliğinde Bursa Milletvekilleri Sayın Mustafa Bozbey’e hayırlı olsun demeye gittiler! Ve yine; sürekli eleştirilen, görevden alınması beklenen hatta istifa etmesi için kendisine baskı kurulan Davut Gürkan koltuğunda!
Sayın Recep Tayyip Erdoğan sevdalılarına sormak istiyorum; neden Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ni kazanan İl Başkanı görevden alındı da Bursa Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere AK Parti’nin kalesinde birçok yerel yönetimi kaybeden Davut Gürkan halen görevde? Aslında cevap açık ve net! Sayın Davut Gürkan’ın aday olmasını istediği ve aday gösterdiği hiç kimse seçimi kaybetmedi ve yine aday olmasını istemediği ve de aday gösterilen hiç kimse seçimi kazanamadı! Kısacası; Davut Gürkan aslında tüm tartışmalara rağmen süreci çok iyi okudu ve Ankara’nın hatalı seçimlerine rağmen kendi tercihlerinde kazandıran isim oldu! Bunu benim kadar iyi bilen diğer bir isim ise; elbette Sayın Recep Tayyip Erdoğan…
İktidarın Türkiye’de ki yüz akı olan Bursa’da; çok ciddi oy kaybı yaşanmasına rağmen elde kalan en güçlü kale Yıldırım Belediyesi olurken, Gürsu Belediyesi ve Kestel Belediyesi de merkezde oy kaybına rağmen elde kalan bütçe açısından bitmiş veya bitirilmiş belediyeler! Yıldırım Belediyesi borç batağında! Alinur Aktaş sonrası Oktay Yılmaz adeta terk edilmiş gibi bir başına kaldı! Gürsu’da Mustafa Işık aslında AK Parti’nin kendi içerisinde ne kadar tükenmiş olduğunun kanıtı. Gürsu’da çok ciddi sorunlar var! Ve deprem gerçeğine rağmen iki dönemdir somut hiçbir şey yok! Varsa yoksa adrenalin parklar… Anlaşılan o ki; Sayın Mustafa Işık adrenalin seviyor! Ve yine Kestel’de çok ciddi bir insanlık suçu işleniyor! Sayın Ferhat Erol, Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır’ın Başkan Yardımcısı ve Özel Kalem Müdürünün insanlık haklarına saldırıyor! Özel Kalem müdürü belediyenin kapısına dikilirken, Belediye Başkan Yardımcısı onca diplomasına rağmen önce veznedar oldu sonrasında anketör! Neden mi? İşte onu da bize ilgilileri açıklamalı…
İçişleri Bakan Yardımcısı Avukat Sayın Bülent Turan, bilindiği üzere Çanakkaleli’dir! Hatta Çanakkale Milletvekili idi! Ve çok kıymetli Milletvekili Danışmanı da Erzurumlu idi! Sayın Recep Tayyip Erdoğan öznesinde Sayın Bülent Turan’a sormak istiyorum; Çanakkale Çan ilçesinde bayramlaşma töreninde sarf ettiğiniz o sözleri hatırlıyor musunuz? Hani AK Parti Belediyelerinde hiç kimsenin ekmeği ile oynanmadığı hususlarını! Önceki dönem İçişleri Bakanı Efkan Ala ve önceki dönem Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank olmakla Bursa Milletvekillerine ki, hukukçular dâhil sormak istiyorum; Kestel Belediyesi’nde neler oluyor? Adalet ve Kalkınma Partisi ne zaman bu kadar gaddar oldu! Kestel’de ki zulüm, baskı ve sanayi imarları üzerinde dönen rantlardan haberiniz var mı?
Neyse çok uzun uzadıya bir şey yazmaya gerek yok! Sayın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın dediği gibi çok fazla uzak olmayan bir tarihte üçüncü dünya savaşı çıkacak! O zamana kalırsak ve o zamanın öncesinde Bursa başta olmak üzere Türkiye karışmazsa gereğini yaparsınız… Unutmayın; bana kızmaya hakkınız yok! Çünkü Milletvekili koltuğunda oturmanızda ki en büyük pay, ben dâhil o zulüm ettiğiniz insanların sizlere verdikleri oydur! Tabi ki; sizde haklısınız! Biz oyu size değil, sizi sandıkta önümüze koyan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve onun partisi AK Parti’ye verdik. O nedenle vebal, Sayın Recep Tayyip Erdoğan öznesinde siz dâhil hepimizin…