Bugün, 15 Temmuz 2024. Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ tarafından gerçekleştirilmek istenilen kalkışma yani darbe girişimi, Yüce Türk Milleti’nin demokrasiye sahip çıkmak için canını kanına katarak verdiği mücadele sonucu engellendi. O günden bugüne darbe girişiminin en önemli kentlerinden biri olan Bursa’da, FETÖ ile mücadele konusunda tam anlamıyla etkin ve etnik bir mücadele yapıldığını ifade etmek maalesef mümkün değil…
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik iktidardan el çektirme maksatlı yürütülen darbe girişimi sonucunda elbette kamu güvenliği açısından devlet bazı adımlar attı. Bu adımların bugün geldiğimiz noktada ne kadar etkili olup olmadığını; AK Parti’nin kalesi Bursa’yı kaybetmesi, ekonomik kriz, Suriye ile yeniden barış, mülteci sorunları, küresel gücümüz gibi noktalardan bakarak değerlendirmekte fayda var!
AK Parti’nin kalesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki gözünün çiçeği Bursa; genel seçimlerde kaybedilmeye başlanırken, 2024 yerel seçimleri ile birlikte başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere birçok yerel yönetim CHP ve İYİ Parti’ye geçmek suretiyle iktidarın ve Cumhur İttifakının elinden çıktı. Türkiye’nin genelinde olduğu gibi Bursa’da da AK Parti kanadından çok fazla sayıda kişinin sandığa gitmemesi veyahut sandığa giderek boş oy kullanması ile sonuçlanan yerel seçim süreci, “AK Parti’ye AK Parti mi darbe yaptı” sorusunu halen daha sokaklarda konuşulan ve cevap aranan en büyük soru haline getirdi.
Yerel seçimlerin kaybedilmesinin ardından halen daha emekli ücretlerinde tatmin edici bir tablo oluşmazken ve ekonomik kriz siyasi iktidarı istikrarsızlaştırırken, 15 Temmuz’a saatler kala Amerika Başkan Adayı ve Eski Başkanı Donald Trump Pensilvanya’da vuruldu! Amerika’da gerçekleşen bu suikast girişimi Türkiye’ye de bir mesaj olarak uluslararası medyada yer alırken, Kasım seçimleri yaklaştıkça Amerika’da ve Türkiye’de olağanüstü gelişmeler yaşanmaya devam edeceğe benziyor…
Elbette Bursa, iktidarları belirleyen ve siyasi partileri iktidara taşıyan ya da iktidardan indiren bir şehir olarak varlığını yüzlerce yıldır sürdüren güçlü ve büyük bir şehir hatta imparatorluk… Osmanlı’nın kurucu Başkentliği görevini de üstlenen Bursa’nın tarihsel geçmişini değerlendirdiğimizde, İznik’in önemini hatırlarız. Orhangazi ve Gemlik kadar Orhaneli ve Büyükorhan’ı dikkate alırız. Keles’i unutmazken; Yıldırım’ın stratejik önemini vurgular, Osmangazi’ye sahip olanın tüm şehre hâkim olduğunu kabul ederiz. Elbette son dönemde CHP’nin kalesi konumunda olan Nilüfer ile CHP’nin ya da değişimin kalesi konumuna gelen Mustafakemalpaşa ile Karacabey’i unutma şansımız yok! İnegöl’ün belediye yönetimi açısından da hızla Bursa’dan koptuğu bir dönemde Yenişehir, Kestel ve Gürsu’nun iktidardan toplum olarak kaçtığını görmekteyiz.
Evet, Bursa’da 15 Temmuz sonrası dengeler AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan lehine değil aleyhine bir süreçte ilerliyor. Elbette toplumu sadece ekonomik gerçeklikler ile değerlendirmek imkânsız. AK Parti’nin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yanlış olması, yerel yönetimler ile ilçeler arasında yaşanan sorunlar, AK Parti’de var olan içten içe baş kaldırmalar ile süreç iktidarı siyasi açıdan istikrarsızlaştırdı…
Gelinen noktada AK Parti’de hızlı bir değişim sürecine girilememesi, Bursa gibi kritik bir şehirde yaşanan parti içi kavgalar ve adil olmayan hamleler ile Bursa Büyükşehir Belediyesi bütçesinden bazı Milletvekilleri için seçim kampanyalarına destek finansmanlar gerçekleştirildiği iddiaları aslında siyasetin Bursa’da ne kadar kokuşmuş olduğunun en büyük kanıtı diyebiliriz.
Acaba Bursa Büyükşehir Belediye bütçesinden AK Parti Milletvekillerine yönelik yapılan harcamaları Mustafa Bozbey yargıya taşıyacak mı? Evet, bu da bir başka siyasi gerçeklik ve toplumsal motivasyon diyebiliriz. Ya da adı geçen AK Parti Milletvekilleri kamuoyu önüne çıkarak iddiaları yalanlayacaklar mı?
AK Parti Genel Merkeze defalarca “Alinur Aktaş ile Bursa Büyükşehir Belediyesi seçimlerini kazanamayız” diyen İl Başkanı Davut Gürkan bugün kötü adam ilan edilirken, Bursa Milletvekilleri yine sessizliklerini korumaya devam ediyorlar! FETÖ ile bağlantılı birçok süreç darbe girişiminden bugüne Bursa merkezli cereyan ederken, hükümetin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini en fazla düşüren şehrin Bursa Büyükşehir Belediye seçimlerini kaybetmek olduğunu kabul etmeliyiz.
Bursa’nın kaybedilmesine rağmen bu sürece dair tüm artı değerlendirmeleri gözünü kırpmadan yapan Davut Gürkan’ın adeta hain ilan edilmesini doğru bulmazken, Davut Gürkan’ın adını Ankara’da MKYK’da duymak sevindirici… Elbette AK Parti Bursa İl Başkanlığı için birçok ismin adı öne çıkıyor. Bu isimlerden bazıları; Mustafa Dündar, Mustafa Esgin, Hüseyin Şahin, Selim Yedikardeş, Ali Yılmaz, İrfan Akkaya, Ayhan Durgun diyebiliriz.
Elbette yaşanan gelişmeleri CHP ve İYİ Parti kanadından da okumak gerekiyor. Hasan Toktaş’ın güç elde ettiği İYİ Parti’de Bursa’nın halen daha öne çıkamadığını görmekteyiz. Çok sayıda Milletvekilinin önümüzdeki hafta içerisinde AK Parti’ye geçeceği bir dönemde Saadet Partisi Bursa Milletvekili İnşaat Mühendisi Mehmet Atmaca dikkatlerden kaçmıyor.
Saadet Partisi içerisinde yaşanan kaos uzayıp giderken AK Parti’nin Karadeniz kanadının Mehmet Atmaca’yı AK Parti’ye transfer görüşmeleri olduğu yönünde kulisler güç kazanıyor.
Dengelerin yeni baştan kurulduğu Türkiye’de, 2025 seçimleri her an öne çekilebilir! Milletvekillerinden memnun olmayan vatandaşların CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik “vatandaşa sözünü tut ve erken seçim yap” çağrısı hızla güç kazanırken, Cumhur İktidarı ciddi anlamda güç ve güven kaybediyor. 15 Temmuz etkinliklerine vatandaşın ne kadar rağbet edip etmeyeceği de aslında hem hükümet hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için yeni bir güvenoyu diyebiliriz.