Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Okulları satıp, okul yapalım!

İlginç fikirlerim olduğunu kabul edebilirsiniz. Ama bazen eldeki eskiyi çıkararak yenisini almak gerekir. Türkiye'nin eğitim sisteminin son 40 yılda geldiği nokta, 5 yıl yabancı dil eğitimi alan öğrencilerin okul sonrasında da yabancı dil kurslarından aldıkları eğitimlere rağmen yabancı dilde yetersiz oldukları gerçeğidir. Türkiye'nin geldiği noktalarda ki eğitim süreçleri ile yüzleşmesi ve kendi konumu ile Dünya'nın gelişmişlik düzeyini samimiyetle okuması gerekiyor. Hızla siyasallaşan ve partizanlaşan kamuda maalesef doğruları söyleyen herkesi 9 köyden kovuyorlar. Öyle ki, herkesin kovulduğu ülkemizde "liyakat" hasretle aranan bir özellik olarak karşımıza çıktı.   Bursa'nın eğitim ile ilgili gerçeklerini çok iyi okumalıyız. Öncelikle kabul etmeliyiz ki, bildiğim kadarıyla Ak Parti başta olmak üzere MHP, CHP ve İYİ Parti'de öğretmen bir Milletvekili Bursa'da yok! Ve yine Bursa'dan Milli Eğitim Bakanı hiç çıkmadı! En azından ben hatırlamıyorum. Demek ki, son 40 yıldır böyle bir makamda Bursa hiç olmadı. Bursa'nın özelinden başlayarak değerlendirdiğimizde Ankara'nın da gündeminde mecburen var olan erken seçim sürecini bu anlamda değerlendirmek lazım. Bursa'nın eğitim sektörünün oy potansiyelini, siyasi otoritelere bakış açılarını da değerlendirdiğimizde, Bursa'dan eğitimci bir Milletvekili çıkmaması siyasi yetersizlik olarak karşımıza çıkıyor. Hasılı, Ak Parti doktor bir Milletvekilini bile yıllar sonra zar zor listeye ekleyerek Ankara'ya gönderebildi!   Son zamanda Ak Parti'yi üst perdeden eleştirmemin nedeni Ak Parti'nin Bursa'da çok ciddi bir ivme kaybettiğini halen daha görmemesi. Öyle ki, Bursa'da var olan gerilim güneşli havayı bile gölgede bıraktı. Kentin siyasi dokusundan uzaklaşarak yol aldığımızda İnsan Hakları kavramına odaklanarak yürümemiz gerektiğini bir kere daha ifade etmeliyiz. Bu anlamda "eğitim" en temel insan hakkı olduğuna göre bu başlıkta iş TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu'na düşüyor. Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri ile Bursa Valisi Yakup Canbolat eşliğinde Bursa'nın 25 yaş ve üstü köy okulları ile atıl durumda bulunan okullarının listesi çıkarılarak bu okulların bina ve arazi durumlarına göre mali değerleri hesaplanmalıdır. Örneğin, Bursa'nın dağ köylerinde ve yine ova köylerinde çok sayıda okul kapalı durumda. Ve yine nüfus yoğunluğu, öğrenci sayısı değerlendirildiğinde bu binaların ve arazilerin on yıllardır atıl durduğunu görürüz. Bu arazilerin ve binaların satışı ile elde edilecek gelirler sayesinde Bursa, çok ciddi bir eğitim geliri ile yüzleşir. Ve yine bu kaynaktan gelecek para ile sadece yeni okullar yapılmalı ve/veya eski okulların yıkılarak dönüşümü sağlanmalıdır.   ***   Herşeyi Recep Tayyip Erdoğan'dan bekleyen Ak Parti kültürü, yağmurlu hava da bile Erdoğan amin demeden Ya Rabbi şükür demiyor maalesef. Bu değerlendirmede incelediğimizde Ak Parti hafızasını biraz yoklamalıyız diye düşünüyoruz. Açıkçası bu kadar fikri gazeteci olarak yazmak yerine siyasete girerek değerlendirmek daha doğru lakin, sevemedim bir türlü şu şeytan oyununu...   Ak Parti'nin değerli isimlerinden Hüseyin Çelik'in yanılmıyorsam 2008 veyahut 2009 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde benzer bir alt yapı çalışması vardı. Ve yine bu çalışmayı Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu ile Akdeniz bölgelerini de değerlendirerek işleme aldığımızda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iş dünyasına yüklediği okul yapın yükü kaldırmış oluruz. Ve yine Sayın Erdoğan'a yeni bir artı değer bütçesi katarken, iş dünyasının finans potansiyelini de daha verimli alanlarda değerlendirme fırsatı yakalarız.   Elbette Ak Parti'nin Milli Görüş gömleğini çıkarmasından hemen sonra Barajlar yapan Süleyman Demirel ve yine teknoloji üreten atom karınca Turgut Özal'a dair çok ciddi yatırımları da Türkiye'nin unuttuğunu görüyoruz. 11 ayda denk bütçe ile koalisyon hükümetlerine ve dönemin cunta baskılarına rağmen ülkeyi kalkındıran Necmettin Erbakan'ın projeleri onunla mezara gitmedi! Ankara'nın tozlu arşivlerinde bu projeler fazlasıyla var. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un danışmanlarının biraz bu tozlu raflarda dolaşmasında fayda var. Öyle ki, ben söyledikten sonrada pek kıymeti kalmıyor. Hasılı, Bursa Büyükşehir başta olmak üzere herkes tutturmuş "para yok para yok" diye bir türkü gidiyor... Oysa Türkiye'nin altı da üstü de altındır, altın. Yeter ki, birileri altında ki koltuklarından kalkıp biraz Anadolu'ya veyahut bulundukları kentlerin sokaklarına insin. Hasılı, erken seçime gidilen şu virajlı yolda çat kapı parlamenter sisteme dönersekte şaşırmayın.   Ne demiş eskiler, "gün gelir bugünleri çok ararsınız..."
Ekleme Tarihi: 26 Şubat 2020 - Çarşamba
Ömer Küçükkaya

Okulları satıp, okul yapalım!

İlginç fikirlerim olduğunu kabul edebilirsiniz. Ama bazen eldeki eskiyi çıkararak yenisini almak gerekir. Türkiye'nin eğitim sisteminin son 40 yılda geldiği nokta, 5 yıl yabancı dil eğitimi alan öğrencilerin okul sonrasında da yabancı dil kurslarından aldıkları eğitimlere rağmen yabancı dilde yetersiz oldukları gerçeğidir. Türkiye'nin geldiği noktalarda ki eğitim süreçleri ile yüzleşmesi ve kendi konumu ile Dünya'nın gelişmişlik düzeyini samimiyetle okuması gerekiyor. Hızla siyasallaşan ve partizanlaşan kamuda maalesef doğruları söyleyen herkesi 9 köyden kovuyorlar. Öyle ki, herkesin kovulduğu ülkemizde "liyakat" hasretle aranan bir özellik olarak karşımıza çıktı.

 

Bursa'nın eğitim ile ilgili gerçeklerini çok iyi okumalıyız. Öncelikle kabul etmeliyiz ki, bildiğim kadarıyla Ak Parti başta olmak üzere MHP, CHP ve İYİ Parti'de öğretmen bir Milletvekili Bursa'da yok! Ve yine Bursa'dan Milli Eğitim Bakanı hiç çıkmadı! En azından ben hatırlamıyorum. Demek ki, son 40 yıldır böyle bir makamda Bursa hiç olmadı. Bursa'nın özelinden başlayarak değerlendirdiğimizde Ankara'nın da gündeminde mecburen var olan erken seçim sürecini bu anlamda değerlendirmek lazım. Bursa'nın eğitim sektörünün oy potansiyelini, siyasi otoritelere bakış açılarını da değerlendirdiğimizde, Bursa'dan eğitimci bir Milletvekili çıkmaması siyasi yetersizlik olarak karşımıza çıkıyor. Hasılı, Ak Parti doktor bir Milletvekilini bile yıllar sonra zar zor listeye ekleyerek Ankara'ya gönderebildi!

 

Son zamanda Ak Parti'yi üst perdeden eleştirmemin nedeni Ak Parti'nin Bursa'da çok ciddi bir ivme kaybettiğini halen daha görmemesi. Öyle ki, Bursa'da var olan gerilim güneşli havayı bile gölgede bıraktı. Kentin siyasi dokusundan uzaklaşarak yol aldığımızda İnsan Hakları kavramına odaklanarak yürümemiz gerektiğini bir kere daha ifade etmeliyiz. Bu anlamda "eğitim" en temel insan hakkı olduğuna göre bu başlıkta iş TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu'na düşüyor. Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri ile Bursa Valisi Yakup Canbolat eşliğinde Bursa'nın 25 yaş ve üstü köy okulları ile atıl durumda bulunan okullarının listesi çıkarılarak bu okulların bina ve arazi durumlarına göre mali değerleri hesaplanmalıdır. Örneğin, Bursa'nın dağ köylerinde ve yine ova köylerinde çok sayıda okul kapalı durumda. Ve yine nüfus yoğunluğu, öğrenci sayısı değerlendirildiğinde bu binaların ve arazilerin on yıllardır atıl durduğunu görürüz. Bu arazilerin ve binaların satışı ile elde edilecek gelirler sayesinde Bursa, çok ciddi bir eğitim geliri ile yüzleşir. Ve yine bu kaynaktan gelecek para ile sadece yeni okullar yapılmalı ve/veya eski okulların yıkılarak dönüşümü sağlanmalıdır.

 

***

 

Herşeyi Recep Tayyip Erdoğan'dan bekleyen Ak Parti kültürü, yağmurlu hava da bile Erdoğan amin demeden Ya Rabbi şükür demiyor maalesef. Bu değerlendirmede incelediğimizde Ak Parti hafızasını biraz yoklamalıyız diye düşünüyoruz. Açıkçası bu kadar fikri gazeteci olarak yazmak yerine siyasete girerek değerlendirmek daha doğru lakin, sevemedim bir türlü şu şeytan oyununu...

 

Ak Parti'nin değerli isimlerinden Hüseyin Çelik'in yanılmıyorsam 2008 veyahut 2009 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde benzer bir alt yapı çalışması vardı. Ve yine bu çalışmayı Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu ile Akdeniz bölgelerini de değerlendirerek işleme aldığımızda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iş dünyasına yüklediği okul yapın yükü kaldırmış oluruz. Ve yine Sayın Erdoğan'a yeni bir artı değer bütçesi katarken, iş dünyasının finans potansiyelini de daha verimli alanlarda değerlendirme fırsatı yakalarız.

 

Elbette Ak Parti'nin Milli Görüş gömleğini çıkarmasından hemen sonra Barajlar yapan Süleyman Demirel ve yine teknoloji üreten atom karınca Turgut Özal'a dair çok ciddi yatırımları da Türkiye'nin unuttuğunu görüyoruz. 11 ayda denk bütçe ile koalisyon hükümetlerine ve dönemin cunta baskılarına rağmen ülkeyi kalkındıran Necmettin Erbakan'ın projeleri onunla mezara gitmedi! Ankara'nın tozlu arşivlerinde bu projeler fazlasıyla var. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un danışmanlarının biraz bu tozlu raflarda dolaşmasında fayda var. Öyle ki, ben söyledikten sonrada pek kıymeti kalmıyor. Hasılı, Bursa Büyükşehir başta olmak üzere herkes tutturmuş "para yok para yok" diye bir türkü gidiyor... Oysa Türkiye'nin altı da üstü de altındır, altın. Yeter ki, birileri altında ki koltuklarından kalkıp biraz Anadolu'ya veyahut bulundukları kentlerin sokaklarına insin. Hasılı, erken seçime gidilen şu virajlı yolda çat kapı parlamenter sisteme dönersekte şaşırmayın.

 

Ne demiş eskiler, "gün gelir bugünleri çok ararsınız..."

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.