Ülkenin gelişmesinin önündeki en önemli paydaş üretici yani köylüdür. Köylünün üretim gücünün düşmesi sadece üretim yetersizliği meydana getirmiyor aynı zamanda üretim kalitesinin düşmesini sağlıyor. Son yıllarda hızla şehirleşen Türkiye’nin sokaklarında yaşanan olumsuzluklar aslında köye dönüş konusunda siyasetin tüm katmanlarının ortak akılda birleşmesi mecburiyetini ortaya koymaktadır. Bu konuda özellikle Bursa öncü bir şehir olarak öne çıkmalıdır. Bursa, tarım ve ticaret kenti olarak önemli bir misyon sahibidir…
Ahilik haftasının kutlanmaya başlandığı şu günlerde çeşitli organizasyonlar içerisinde görmekte olduğumuz Esnaf Oda Başkanlarını esnafın sorunlarını daha fazla gündeme taşımaya davet ediyorum. Kira fiyatlarının dudak uçuklattığı, esnafın kendi evladının bile kendi babasının veyahut annesinin işini yapmaktan kaçındığı bir toplumda ahilik kavramının her geçen gün yok olduğunu görmemek imkânsız! Peki, neden ahilik ocağının küllerine bile muhtaç olduğumuz şu günlerde ahilerimizin sorunlarını çözmek adına daha somut adımlar atılmıyor?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasına sayılı günler kala Ahilik Haftası içerisinde BESOB Başkanı Fahrettin Bilgit liderliğinde Bursa’nın 20 Milletvekilini aynı çatı altında BESOB binasında bir araya getirmek çok mu zor? Ve yine siyasi partilerin İl Başkanlarını farklı bir organizasyon ile BESOB çatısı altında buluşturmak çok mu zor? Ve daha fazlası neden Ticaret Bakanı, Bursa’ya gelerek BESOB binasında veyahut Kapalı Çarşı içerisinde esnaf ile hemhal olmuyor? Neden CHP lideri Özgür Özel, belediyelerini kazandığı Bursa’da Ahilik Haftası kutlamalarını fırsat bilerek esnafın sorunlarını ülke gündemine taşımıyor?
Hem köylü hem de esnaf açısından baktığımızda görmekteyiz ki, sorunun ana merkezinde çözümü üretmek ile görevli olanlar çözüme dair diyaloglardan kaçıyor!
Çeşitli organizasyonlar ile Ahilik Haftası kutlamak, günümüzde kullanılmayan müzelik kıyafetler ile ortalarda Şirin Baba misali dolaşmak ile olmuyor bu işler! Esnaf, kan ağlıyor! Esnafı karıştırmak isteyen birçok odak sahada kritik ve hain hamleler yapıyor. Türkiye’nin geneline baktığımızda ise; genç esnaf sayısı azalırken, çırak bulmak hatta zanaatkâr yetiştirmek imkânsız hale geldi. Türkiye’nin birçok sorunu içerisinde sürekli yuvarlak masalarda dört köşe hayatlar süren yetkili makam sahiplerinin kendilerini tartmaları gerektiğini düşünüyorum. Göreve gelirken adaylık sürecinde onlarca vaat ile seçim kazananların geldiğimiz noktada meslek, şehir veya ülke adına somut fayda üretemedikleri bir ortamda şehirlerde ve ülkenin genelinde kaos ve anarşi yaşanmasını anormal bulmamak gerekiyor…
Yeşil Bursa’nın havasını kirleten filtresiz sanayi bacalarını denetlemesi gerekenler dört duvar arasından çıkmazsa, topraktaki verimi çiftçi ile berekete dönüştürmesi gerekenlerin sesi duyulmazsa, eğitim yuvalarımızın kimsesizliği gözlerden kaçarsa, can verir bu ülkenin evlatları canilerin elinde soluk soluğa…