Safları sıklaştırdığınızda yanınızdaki insanların ten kokusunu da parfüm kokusunu da kir kokusunu da duyarsınız. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu denli geriye düşmesinde ve bölünme içerisine girmesinde safları ayrıştırması yatıyor diyebilir miyiz? AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünya lideri edasıyla dünya kadar büyük dert ve tasa peşinde koşarken, kendi tebaası ve halkı içinde konuşulanları duymamasından daha doğal ne olabilirdi ki? Önce Recep Tayyip Erdoğan’ı çektiler halk içerisinden sonra AK Parti’nin kritik öneme sahip tüm dinamiklerini. Tıpkı, bir dönem Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin dizayn edilmesi ve kurumsallaştırılması bahanesi ile arka plana çekildiği gibi! Tek fark; Kılıdaroğlu’nu arkaya çekenler CHP’ye, Özgür Özel ile zaferler kazandırırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı geriye çekenler iktidarda siyasi ve ekonomik çöküşler başlattılar…
Türkiye’nin en güçlü yerel markalarından olan Bursa, son dönemde yeni siyasi hareketlerin ve yerel liderlerin kazanımları ile gücünü perçinliyor. Bursaspor’un yükselişinin önünde hiçbir güç duramazken, BTSO Başkanı İbrahim Burkay liderliğindeki Bursa iş dünyası TOBB desteği ile küresel ekonominin kapılarını zorluyor. Bursa’nın belki de en büyük eksiklerinden birisi yıllardır var olan siyasi lider eksikliği diyebiliriz. Dışarıdan gelen isimlerle Bursa maalesef hissedilebilir bir başarı mesafesi kat edemedi. Bursa’da son dönem yaşanan geriye düşüşleri her ne kadar birileri ciddi anlamda AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan öznesinde AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala ve ekibine yazıyor olsalar bile aslında görünen ana gerçeğin bu olmadığını siyaseti hakkı ile yapanlar hem idrak ediyorlar hem de ifade ediyorlar…
Önceki gün uzun yıllar sonra yeniden geleneksel olarak toplumla buluşturulmaya başlanan ve bu yıl 10’ncu yıl dönümü olan Sinandede Gönül Çorbası’nda AK Parti Artvin Milletvekili ve Önceki Dönemler Bakanımız Bursa’nın ağabeyi ve Bursalıların gönüldaşı Faruk Çelik ile buluştuk. Şehrin sorunlarının çözümü için yol haritası sunmak yerine 2011 yılında Bursa’dan Şanlıurfa’ya gönderildiği döneme değinerek tarihi bir ders verdi, Faruk Çelik. 2011 yılında başlattıkları çalışmaların 2015 yılında tamamlanması beklenirken, nasıl oldu da 2025 yılına gelindiği bu dönemde hızlı tren gelmeyen bir Bursa ile yüz yüze kalındığını kendisini Şanlıurfa’ya gönderenlere ve Bursalılara sormak gerektiğini ifade etti.
Evet, siyaset sadece yönetmek sanatı değildir! Siyaset, aynı zamanda hafızadır. Bugüne göre 13 yıl öncesinde Bursa’nın doğusuna planlanan Şehir Hastanesi, Hızlı Tren, Güney Çevre Yolu, Şampiyon Bursaspor Vakıf Tesisleri, Çataltepe Sanayi Bölgesi, Yıldırım başta olmak üzere Kestel ve Gürsu’da kentsel dönüşümler ve Uydu Kent projeleri gibi projelere ne oldu? Hayata geçtiklerinde şehrin doğusuna katacağı değerlerin maalesef bugün hayata geçmediği için şehrin batısına da en başta trafik olmak üzere birçok yük getirdiğini ifade etti Artvin Milletvekili Faruk Çelik ve ekledi; “bizi bitirmek isteyenler, gittiğimiz yerlerden nasıl zirveyi yakaladığımızı gördüler” sözü ile bugünün gerçeklerini ifade etti.
Türkiye’nin zor bir ekonomik süreçten geçtiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aslında zor olanları vatandaşın umutlarını tüketmemek adına kolay olarak yorumladığını ifade eden Eski Bakan bugün Milletvekili Faruk Çelik; “11 şehri depremde yıkılmış, 2 yıl pandemi sürecinde hiçbir fabrikası üretim yapamamış, Azerbaycan başta olmak üzere Türk Dünyası’na merhem olmuş bir ülke Türkiye. Suriye, Irak, Lübnan, Libya, Filistin kısacası Ortadoğu başta olmak üzere Balkan coğrafyası içinde varlık gösteren Türkiye’nin üçüncü dünya savaşı riski ile karşı karşıya kaldığını da kabul etmeliyiz. Elhamdülillah, Cumhurbaşkanımız liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu işlerinde üzerinden gelecektir. Ama sanmayın ki bu meseleler öyle kolayca aşılacak meselelerdir. Cumhurbaşkanımız vatandaşın umudu kırılmasın diye yaşanan zorlukları topluma aktarmıyor. Sorunları ve zorlukları aktarmak yerine çözümleri aktarıyor ve çözümleri paylaşıyor milletimizle. Sabırlı olacağız, çok fazla bir sıkıntılı süreç kalmadı. İnşallah 2026 yılının ilk döneminde ciddi anlamda rahatlayacağız. 2025 yılı Şubat ayı itibariyle birlikte biraz daha nefes alacağız. Sabır ve dua ile aşacağız bu zor günleri” diyerek umut oldu sabahın ilk ışıklarında…
Mahalle kültürünün geliştirilmesi hususunda Sinandede Gönül Çorbası etkinliğinin şehrin tamamına hatta tüm şehirlere ve mahallelere aktarılması gerektiğini ifade eden Artvin Milletvekili Faruk Çelik, “Sinandede yapıyor bu etkinliği, Bağlarbaşı’nda neden yapılmasın? Yıldırım’da yapılıyor bu etkinlik Orhangazi ve İznik’te hatta İnegöl’de neden yapılmasın? Mahalle kültürü çok önemli bizler için. Binaları üst üste koyarak kentsel dönüşüm yapmak yerine aileleri ve toplumları iç içe ekleyerek, toplumu birbiri ile kenetleyerek kentsel ve toplumsal dönüşümler gerçekleştirmeliyiz” açıklamalarında bulunarak verilen hizmetin bir nevi vakıf hizmeti olduğunu ifade etti.
Vizyon, genetiksel bir gerçekliktir değerli okurlarım. Vizyon, sonradan kazanabileceğiniz bir durum ve davranış biçimi değildir. Türkiye’nin ve Türk Milletinin genetiğinde ileriyi görme, hayal etme ve hayallerine ulaşma gerçekliği vardır. Ve bu gerçekliklerin tamamı ama suyundan ama toprağından ama havasından Türk Milletine sirayet etmiştir. Bursa’nın Yıldırım İlçesinin Sinandede Mahallesi’nde 10’ncu yılını her Pazar şehre dair bir konuk ile idrak ettiğimiz buluşmalar aslında hem mahalle halkına bir umut oluyor hem de mahallenin sorunları kent dinamiklerinin gündemine geliyor.
Sinandede Mahalle Muhtarı İsmail Ali Koca ve Dernek Başkanı Emir Engin ile Dernek Yönetimi ve mahalle halkı, hem Bursa’ya hem de Türkiye’ye örnek bir bütünlük sergiliyorlar. Kim bilir belki de bu sofranın ilerleyen dönem konukları arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olur! Adı üstünde gönül çorbası diyorlar bu çorbaya. Gönülleri kırık olanlara şifa, dertlilere derman olan bu bütünlük aslında Osmanlı’dan Türkiye’ye en büyük emanetlerden biri değil mi? Bursa Valisi Erol Ayyıldız’ı da beklediklerini ifade eden Sinandede Halkı, “devleti ve milleti bir ve birlikte olan Türkiye için biz üzerimize düşen her sorumluluğu vatandaş bilinci ile dün olduğu gibi yarında almaya devam edeceğiz” diyerek güçlü ve beraber olduklarını ifade ediyorlar.
İşte paradigma burada saklı! Bir yanda ekonomik zorluklar içerisinde geçim sıkıntısı çeken bir toplum diğer yanda ellerindeki ufak imkânlar ile pişirdikleri çorbayı tüm samimiyetleri ile tüm şehirle paylaşan aynı toplum. İşte bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti Devleti ebediyen payidar olacaktır. Halkın içerisindeki bu iman ve şuur var oldukça, vatanına olan düşkünlüğü var oldukça, Türkiye’yi hiçbir kudret yıkamayacaktır.