Yıldırım Belediyesi
Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Zincir kıran…

Türkiye’nin yarınları adına ve siyaseti doğru analiz edebilmek için son genel seçimler ile yerel seçimleri ve süreçleri ile sonuçlarını çok iyi analiz etmek zorundayız. Kabul etmeliyiz ki, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu sistematik kriz sürecinden çıkışı için mevcut koşullarda yapılacak pek fazla bir şey yok. Bir yanda muhalefet üretemeyen bir iktidar ve öte yanda iktidar olma perspektifi gösteremeyen bir muhalefet ile baş başa kalmış durumdayız. Mevcut koşullarda Türkiye’nin 10 yıldan önce stabil olma şansı yok! Yüksek enflasyon, yüksek kiralar, yüksek vergi, yüksek faiz, yüksek sosyal çöküş ve düşük asgari ücret, düşük emekli maaşı, düşük esnaf kazançları zincirinde kaybolan son 4 yıl içerisinde kaybeden sadece devlet değil aynı zamanda millet… Son günlerde bir televizyon kanalındaki bir polisiye dizide var olan sahnelerde cemaat üyelerine yönelik süreçler ile ilgili toplumda ciddi bir kutuplaşma olduğunu sosyal medya üzerinden takip ediyoruz. Kabul etmeliyiz ki; ne FETÖ lideri öldü diye FETÖ bitti ne de terörist başı İmralı’da diye terör! Terörizm ile ilgili tüm süreçlerin ana kaynağında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmak veyahut çeşitli baskılar altına almak olduğunu kabul etmeliyiz. Elbette terör, sadece silahlı bir süreç olarak karşımıza çıkmıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün kabine toplantısı sonrası İsrail karşıtı açıklamalarından anlıyoruz ki, finansal terör hem hükümeti tehdit ediyor hem de hükümet ile devlet içerisindeki kişi ve kurumlar ile sistemleri ele geçirmek adına çok fonksiyonlu çalışmalar yürütüyor. Eskilerin dediği şekli ile ifade etmem gerekirse; “paranın satın alamadığı hiçbir güç yoktur” kavramı ile karşı karşıyayız! Toplumsal eleştirilerin küresel güçler tarafından susturulduğu bir dönemde muhalefet; dikkatleri kadın hakları ve süreçleri üzerine çekerken, iktidarın tek gündemi Filistin diyebiliriz. İşte bu küresel çıkmaz içerisinde kaybettiğimiz en büyük değer yarın! Dünü doğru okuyamayan, bugünün beklentilerini karşılayamayan ve yarına dair projeleri ile gerçekleştirilmesi mümkün umutları olmayan hiçbir yapı varlığını devam ettiremez. Bu sebeple Bursa ve çevre şehirleri özelinde var olan durumları analiz etmeye çalışacağım. Bursa, bölgesel olarak değerlendirildiğinde sadece tek bir şehir veyahut büyükşehir olarak ifade edilemez! Bursa, imparatorluklar geçmişinin son 300 yılında eyaletler sisteminin en güçlü aktörü olmayı başarmış bir şehirdir. 1826 yılında Anadolu eyaletinden ayrılan Bursa ve bölgesi Hüdavendigar Eyaleti olarak anılmaktadır. Zira bu süreçte yani daha Hüdavendigar Eyaleti ortalarda yokken bir Kocaeli Eyaleti olduğunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Hüdavendigar Eyaleti; Bursa merkezli olmakla birlikte Kütahya, Bilecik, Biga (Çanakkale), Saruhan (Aydın), Erdek ve Ayvalık (Balıkesir) şeklinde toplam 8 sancaktan oluşmaktadır. Bugün bu yerleri günümüz koşullarında değerlendirdiğimizde görmekteyiz ki; Biga, Erdek, Ayvalık ve Saruhan denilen yerler en güçlü turizm, tarım ve ticaret merkezleri arasında olma yeteneklerini güçlendirerek yola devam etmektedirler. Şimdi buradan devamla ifade etmeliyiz ki; Bursa Milletvekili eski Bakanın sosyal medya üzerinden CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile girdikleri yok kreşti yok anaokuluydu gibi kavramların bir önemi yok! Eğer her iki tarafta sorun çözmek istiyorlarsa buyursunlar anaokulu ve kreşlerde var olan internet, elektrik, ısıtma, soğutma, yemek, servis, personel eksikliği, öğretmen özlük ve maaş hakları ile yapısal sorunları çözmek adına bir adım atsınlar. Yok, işe nereden başlayacaklarını bilmiyorlarsa ise ben onlara birçok yer gösterebilirim. Mesela Hamitler Mahallesi bu konuda örnek teşekkül eden bir bölgemizdir. Hem de Eski Bakan, Milletvekili seçildiği şehri mana ile ziyaret ederek birkaç sorunu çözmüş olur. Kabul etmeliyiz ki, Türkiye’nin bugün Recep Tayyip Erdoğan’dan daha ziyade Emine Erdoğan’ın vizyonuna ve gücüne ihtiyacı vardır. Bir yanda kadın hakları sorunları diyerek Özlem Zengin’in yürüttüğü toplumda AK Parti’yi sıfıra çeken süreçler, öte yanda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sözde kalan varlığı ile Türkiye’nin çocukları yarınların umudu olamazlar! Bu hususta kurumsal bir başarı öyküsü okumak isterseniz Osmangazi Belediyesi’ni sizlere örnek gösterebilirim. Hem Sayın Mustafa Dündar döneminde hem de Sayın Erkan Aydın döneminde sosyal politikalarını güçlendirerek geliştiren Osmangazi Belediyesi, sosyal belediyecilik ötesinde toplumsal bütünlüğün birçok başarılı örneğini bize göstermektedir. Sayın Emine Erdoğan tıpkı Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na gösterdiği kurumsal destek gibi Osmangazi Belediyesi’ni de dikkate alarak desteklemelidir. Osmangazi Belediyesi Eczacı Erkan Aydın yönetiminde insan, sağlık, sosyal politikalar, spor ve gençlik ile kadın çalışmaları konusunda önemli artı değerler üreten bir kurumsal yapıyı güçlendirerek devam ediyor. İmparatorluğun kalbini ziyaret etmek istemez misiniz? Sayın Necmettin Bilal Erdoğan’ın uzun zamandır gelmediği Bursa’da, maalesef onun gözü ve kulağı olanlar kendisini tam anlamıyla bilgilendiremedikleri için tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi çözümler değil, sorunlar gündeme gelmeye başlamıştır. Birçok vatandaşın makamı, mevkisi, gücü veya zayıflığı pekte önemli değil! Vatandaşların sordukları kabine değişimi hususuna da değinmek gerekirse; görmekteyiz ki, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Hac veya Umre vazifesini yapana kadar mevcut kabine ile ağır aksak yola devam etme çıkmazından kurtulamayacaktır… Cenabı Allah; bugünkü halk söylemi ile devletli liderimiz, geçmiş ifadeleri ile Hüdavendigarımız, kamusal karşılığı ile Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a güç, kuvvet, sağlık, afiyet ve iman zindeliği versin. Elhamdülillah Türkiye, zor süreçlere rağmen gücünü peyder pey artırarak varlığını güçlendirmekte ve kudretini artırmaktadır. Elbette sabır, bugünün en değerli varlığı diyebiliriz. İşte bu sebeple sabırla ve samimiyetle yazdığım yazılarımın aynı sabır ve samimiyetle değerlendirilmesini zirveden arz, eş değerlerden rica, alt kademelerden talep ediyorum. Türkiye’nin bu zorlu süreçlerinde; Anadolu Eyaleti olmanın ötesinde, Hüdavengidar Eyaleti’de dâhil Osmanlı’nın kuruluşuna Bizans’ın yıkılışına vesile olan Evliyalar ve Şehitler şehri Bursa’nın bir evladı olarak artı değer katmaya çalıştığımın özellikle bilinmesini arzu ediyorum. Kabul etmeliyiz ki, Evliya Çelebi’den bahisle sürekli sorulan şu soru bizim kılavuz olmalıdır kanaatindeyim. Ne diyorlar eskilerden bu güne o meşhur sual içeriğinde; “çok gezen mi bilir çok okuyan mı bilir efendi!” Biz hem geziyor, hem okuyor, hem yazıyoruz ama demiyoruz ki, çok biliyoruz. Sadece sual ediyoruz, hatırlatıyoruz, işaret ediyoruz, gayri takdir; mevki, makam ve hak sahiplerinindir. Yine yeni bir zincir kıran sürecindeyiz. Demiyoruz ki, boğazlardaki zincirleri kırarak İstanbul’u yeniden fetih edin. Ama diyoruz ki, boğazlara ve esnafa, iş dünyasına zincir vurulmasına ve aileler ile toplumun fakrı zaruret içerisinde kalmasına da müsaade etmeyiniz. Haydi selametle…
Ekleme Tarihi: 26 Kasım 2024 - Salı
Ömer Küçükkaya

Zincir kıran…

Türkiye’nin yarınları adına ve siyaseti doğru analiz edebilmek için son genel seçimler ile yerel seçimleri ve süreçleri ile sonuçlarını çok iyi analiz etmek zorundayız. Kabul etmeliyiz ki, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu sistematik kriz sürecinden çıkışı için mevcut koşullarda yapılacak pek fazla bir şey yok. Bir yanda muhalefet üretemeyen bir iktidar ve öte yanda iktidar olma perspektifi gösteremeyen bir muhalefet ile baş başa kalmış durumdayız. Mevcut koşullarda Türkiye’nin 10 yıldan önce stabil olma şansı yok! Yüksek enflasyon, yüksek kiralar, yüksek vergi, yüksek faiz, yüksek sosyal çöküş ve düşük asgari ücret, düşük emekli maaşı, düşük esnaf kazançları zincirinde kaybolan son 4 yıl içerisinde kaybeden sadece devlet değil aynı zamanda millet…

Son günlerde bir televizyon kanalındaki bir polisiye dizide var olan sahnelerde cemaat üyelerine yönelik süreçler ile ilgili toplumda ciddi bir kutuplaşma olduğunu sosyal medya üzerinden takip ediyoruz. Kabul etmeliyiz ki; ne FETÖ lideri öldü diye FETÖ bitti ne de terörist başı İmralı’da diye terör! Terörizm ile ilgili tüm süreçlerin ana kaynağında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmak veyahut çeşitli baskılar altına almak olduğunu kabul etmeliyiz. Elbette terör, sadece silahlı bir süreç olarak karşımıza çıkmıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün kabine toplantısı sonrası İsrail karşıtı açıklamalarından anlıyoruz ki, finansal terör hem hükümeti tehdit ediyor hem de hükümet ile devlet içerisindeki kişi ve kurumlar ile sistemleri ele geçirmek adına çok fonksiyonlu çalışmalar yürütüyor. Eskilerin dediği şekli ile ifade etmem gerekirse; “paranın satın alamadığı hiçbir güç yoktur” kavramı ile karşı karşıyayız!

Toplumsal eleştirilerin küresel güçler tarafından susturulduğu bir dönemde muhalefet; dikkatleri kadın hakları ve süreçleri üzerine çekerken, iktidarın tek gündemi Filistin diyebiliriz. İşte bu küresel çıkmaz içerisinde kaybettiğimiz en büyük değer yarın! Dünü doğru okuyamayan, bugünün beklentilerini karşılayamayan ve yarına dair projeleri ile gerçekleştirilmesi mümkün umutları olmayan hiçbir yapı varlığını devam ettiremez. Bu sebeple Bursa ve çevre şehirleri özelinde var olan durumları analiz etmeye çalışacağım.

Bursa, bölgesel olarak değerlendirildiğinde sadece tek bir şehir veyahut büyükşehir olarak ifade edilemez! Bursa, imparatorluklar geçmişinin son 300 yılında eyaletler sisteminin en güçlü aktörü olmayı başarmış bir şehirdir. 1826 yılında Anadolu eyaletinden ayrılan Bursa ve bölgesi Hüdavendigar Eyaleti olarak anılmaktadır. Zira bu süreçte yani daha Hüdavendigar Eyaleti ortalarda yokken bir Kocaeli Eyaleti olduğunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Hüdavendigar Eyaleti; Bursa merkezli olmakla birlikte Kütahya, Bilecik, Biga (Çanakkale), Saruhan (Aydın), Erdek ve Ayvalık (Balıkesir) şeklinde toplam 8 sancaktan oluşmaktadır. Bugün bu yerleri günümüz koşullarında değerlendirdiğimizde görmekteyiz ki; Biga, Erdek, Ayvalık ve Saruhan denilen yerler en güçlü turizm, tarım ve ticaret merkezleri arasında olma yeteneklerini güçlendirerek yola devam etmektedirler.

Şimdi buradan devamla ifade etmeliyiz ki; Bursa Milletvekili eski Bakanın sosyal medya üzerinden CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile girdikleri yok kreşti yok anaokuluydu gibi kavramların bir önemi yok! Eğer her iki tarafta sorun çözmek istiyorlarsa buyursunlar anaokulu ve kreşlerde var olan internet, elektrik, ısıtma, soğutma, yemek, servis, personel eksikliği, öğretmen özlük ve maaş hakları ile yapısal sorunları çözmek adına bir adım atsınlar. Yok, işe nereden başlayacaklarını bilmiyorlarsa ise ben onlara birçok yer gösterebilirim. Mesela Hamitler Mahallesi bu konuda örnek teşekkül eden bir bölgemizdir. Hem de Eski Bakan, Milletvekili seçildiği şehri mana ile ziyaret ederek birkaç sorunu çözmüş olur.

Kabul etmeliyiz ki, Türkiye’nin bugün Recep Tayyip Erdoğan’dan daha ziyade Emine Erdoğan’ın vizyonuna ve gücüne ihtiyacı vardır. Bir yanda kadın hakları sorunları diyerek Özlem Zengin’in yürüttüğü toplumda AK Parti’yi sıfıra çeken süreçler, öte yanda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sözde kalan varlığı ile Türkiye’nin çocukları yarınların umudu olamazlar! Bu hususta kurumsal bir başarı öyküsü okumak isterseniz Osmangazi Belediyesi’ni sizlere örnek gösterebilirim. Hem Sayın Mustafa Dündar döneminde hem de Sayın Erkan Aydın döneminde sosyal politikalarını güçlendirerek geliştiren Osmangazi Belediyesi, sosyal belediyecilik ötesinde toplumsal bütünlüğün birçok başarılı örneğini bize göstermektedir. Sayın Emine Erdoğan tıpkı Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na gösterdiği kurumsal destek gibi Osmangazi Belediyesi’ni de dikkate alarak desteklemelidir. Osmangazi Belediyesi Eczacı Erkan Aydın yönetiminde insan, sağlık, sosyal politikalar, spor ve gençlik ile kadın çalışmaları konusunda önemli artı değerler üreten bir kurumsal yapıyı güçlendirerek devam ediyor. İmparatorluğun kalbini ziyaret etmek istemez misiniz?

Sayın Necmettin Bilal Erdoğan’ın uzun zamandır gelmediği Bursa’da, maalesef onun gözü ve kulağı olanlar kendisini tam anlamıyla bilgilendiremedikleri için tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi çözümler değil, sorunlar gündeme gelmeye başlamıştır. Birçok vatandaşın makamı, mevkisi, gücü veya zayıflığı pekte önemli değil! Vatandaşların sordukları kabine değişimi hususuna da değinmek gerekirse; görmekteyiz ki, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Hac veya Umre vazifesini yapana kadar mevcut kabine ile ağır aksak yola devam etme çıkmazından kurtulamayacaktır…

Cenabı Allah; bugünkü halk söylemi ile devletli liderimiz, geçmiş ifadeleri ile Hüdavendigarımız, kamusal karşılığı ile Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a güç, kuvvet, sağlık, afiyet ve iman zindeliği versin. Elhamdülillah Türkiye, zor süreçlere rağmen gücünü peyder pey artırarak varlığını güçlendirmekte ve kudretini artırmaktadır. Elbette sabır, bugünün en değerli varlığı diyebiliriz. İşte bu sebeple sabırla ve samimiyetle yazdığım yazılarımın aynı sabır ve samimiyetle değerlendirilmesini zirveden arz, eş değerlerden rica, alt kademelerden talep ediyorum. Türkiye’nin bu zorlu süreçlerinde; Anadolu Eyaleti olmanın ötesinde, Hüdavengidar Eyaleti’de dâhil Osmanlı’nın kuruluşuna Bizans’ın yıkılışına vesile olan Evliyalar ve Şehitler şehri Bursa’nın bir evladı olarak artı değer katmaya çalıştığımın özellikle bilinmesini arzu ediyorum. Kabul etmeliyiz ki, Evliya Çelebi’den bahisle sürekli sorulan şu soru bizim kılavuz olmalıdır kanaatindeyim. Ne diyorlar eskilerden bu güne o meşhur sual içeriğinde; “çok gezen mi bilir çok okuyan mı bilir efendi!” Biz hem geziyor, hem okuyor, hem yazıyoruz ama demiyoruz ki, çok biliyoruz. Sadece sual ediyoruz, hatırlatıyoruz, işaret ediyoruz, gayri takdir; mevki, makam ve hak sahiplerinindir.

Yine yeni bir zincir kıran sürecindeyiz. Demiyoruz ki, boğazlardaki zincirleri kırarak İstanbul’u yeniden fetih edin. Ama diyoruz ki, boğazlara ve esnafa, iş dünyasına zincir vurulmasına ve aileler ile toplumun fakrı zaruret içerisinde kalmasına da müsaade etmeyiniz. Haydi selametle…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.