Türkiye'nin Suriye sınırının ötesinde gerçekleştirdiği askeri hareketlilik ile ilgili muhalefetin ağzından düşmeyen bir marka 'Recep Tayyip Erdoğan'. Öyle ki, halkın yüzde 50'sinden fazla oy alarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Devlet Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın aleyhine konuşanlar, sokaktan yüzde 50'yi hep beraber toplanıp alamayanlar!
Halkın gözünde değer kazanmak ve de oy olarak bunu sandıkta görmek için muhalefetin artık ırkçı, sıradan ve ötekileştiren siyasetten vazgeçmesi gerekiyor. Bir dönem HDP'nin Bursa'dan bile Milletvekili çıkarmayı başardığı yine İstanbul ve Ankara'yı CHP ile İYİ Parti ortaklığı olan Millet İttifakına kazandıran bütünleştirici siyasi dil, muhalefetin literatüründe artık yok!
Elbette burada çok ince bir detayıda iyi değerlendirmek gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere siyaset sahnesinde bazı isimler yıldızlaşırken, maalesef Ak Parti başta olmak üzere bazı siyasi partilerin çatırdağını görüyoruz. Halkın nezdinde her geçen gün kahramanlaşan bir Recep Tayyip Erdoğan var olsa bile, maalesef Ak Parti birçok noktada halktan kopmuş durumda. Açıkçası siyasetin ana merkezinde var olan bu rüzgarın bir diğer nedeni ise, lider fırtınası. Recep Tayyip Erdoğan'ın yaklaşık 20 yıldır yönettiği Türkiye'de maalesef karşısında dik duracak lider bulamaması en önemli sorun. Ve yine bugün yaşanan olumsuz süreçleri bir Recep Tayyip Erdoğan kavgasına dönüştürmek isteyenlerinde asıl hedefinde yine Erdoğan'ı itibarsızlaştırmak ve yüzde 50 üzerinde var olan oyunu aşağı çekmek olduğu su götürmez bir gerçek.
Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu sınırlarında on yıllardır yaşanan sorunlara karşı somut bir çözüm elde edememiş siyasi partilerin ve o dönemlerin siyasi aktörlerinin bugün Erdoğan üzerinden yürüttükleri kavga, doğru bir yöntem değil. Vatandaş nezdinde sorunun ana kaynağında Türkiye olduğu apaçık belli olduğu halde, ana muhalefet ve muhalefet liderleri danışmanlarının ve yol arkadaşları ile kurmaylarının hatalı yönlendirmelerinin kurbanı oluyor. Meselenin Türkiye olduğunun Yunanistan bile farkına varmışken, meseleyi Recep Tayyip Erdoğan özeline indirmek öz cümlede Erdoğan'a oy kazandırmaktan başka bir işe yaramıyor...
MÜSİAD Bursa atağa kalktı...
Bursa iş dünyasında uzun zamandır yaşanan SİAD sessizliğini MÜSİAD bozdu. Sivil toplum anlamında önemli katma değerleri kurulduğu günden bugüne yürüten MÜSİAD Bursa, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) Genel Sekreteri İsmail Gerim’i makamında ziyaret etti. MÜSİAD Bursa Şube Başkanı Nihat Alpay ve beraberindeki heyet ile gerçekleşen ziyaretin öznesinde 'üye firmaların işlerinin geliştirilmesi' vardı. İş geliştirme ile ticaretin ve sanayinin hızla büyüdüğü günümüzde Nihat Alpay Başkanlığı'nda ki MÜSİAD, Türkiye'nin en önemli dinamiklerinden BEBKA ile doğru yol haritasında buluşmuşa benziyor. BEBKA ve MÜSİAD arasında gerçekleşecek diyalogların sadece kent nezdinde değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası piyasalarda ki yankılanmasını merakla bekliyoruz...
Kitle derneklerinin kafası karışık!
Bursa genelinde son dönemde ciddi bir sivil deformasyon ile karşı karşıyayız. Yerel dinamiklerin güçlenmesini sağlayacak, yerel yönetimlerin yükünü alırken Devlet ve Millet arasında köprü olacak sivil toplum kuruluşları son dönemde derin bir sessizliğe gömülmüş durumda. Özellikle hemşeri dernekleri ile yöre dernekleri içerisinde süre gelen bölünmeler, yeni kent savaşlarını başlatacak derinlikte. Bursa'nın içerisinde ciddi bir güç devşirme savaşı veren bu yapıların hem içlerinde ki siyasi aktörlerin hemde STK liderleri ile yöneticilerinin hedefsizlik ve projesizlikleri nedeniyle bölündüğünü görmek üzücü. Bu anlamda Bursa'da en aktif yapılanma Nilüfer Belediyesi tarafından yapılırken, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın da önceki gün Yıldırım Kent Konseyi'ni ziyaret etmesi zamanlama olarak değerli bir çıkış.
Bursa'nın marka gücü olan DAĞDER gibi yapılar içerisindeki kavga hızla büyürken, süreç hızla olağanüstü kongreye hatta çoğu köy derneğinin DAĞDER çatısından ayrılma kararı alabilmeyi tartışmaya başlamış olma noktasına gelmiş durumda. Ve yine hemşeri dernekleri de son yaşanan seçim krizi sonrasında hızla federasyon ve konfederasyon dernekler olarak bölünme sürecini tamamlarken, 'Bursa Dernekler Platformu' adı altında yeni bir güç dengesi gözlerden kaçmıyor değil.
Bursa'da yaşanan bu sivil hareketlilik yada insiyafitin ürettiği sinerjiyi kentin gücünü arttırmaya yöneltecek projelere yöneltemezsek eğer, ilerleyen süreçte ciddi bir ayrışma süreci ile yüzleşmemiz an meselesi. Ve yine burada birleştirici olmak adına tüm sorumluluk ve liderlik görevi Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan'a düşüyor. Yerel yönetimin ve siyasetin iki önemli aktörünün bu hedefsizlik ile kafa karışıklığını kısa sürede çözeceğini umut ederek, bereket dolu bir gün diliyorum.