Hiçbir savaş yoktur ki; korkakların ve acizlerin ellerinde zafere ulaşsın! Ve yine hiçbir savaş yoktur ki; inançların ve inananların elinde aciz kalmasın. Zafer, inanan yürekler ile kazanılır. Zafere giden yol ne kadar çileli olursa olsun, kazanan mutlaka inananlar olacaktır. Türkiye’nin ve Bursa’nın son dönemde yaşadıklarını değerlendirdiğimizde görmekteyiz ki; tüm seçimlerin ve savaşların sonunda zafere ulaşanlar, mutlaka yolculuğuna ve davasına inananlar oluyor!
Peki, kim bu inananlar? İnanç, nasıl bir duygu? İnanç, neden bu kadar kudretli bir his? İşte bugün bunları sizlerle paylaşmak arzusu ile burada bulunuyorum. Yerelden ulusala doğru ilerlediğimizde görüyoruz ki; davasına veyahut hareketine ya da yolculuğuna inananlar mutlaka galip gelmişlerdir. Korku ve kazanma hırsı; acizlik, kibir, art niyet, hamaset ve ötekileştirme getirir! Zaferi kazananlar ötekileştirmeden, kutuplaştırmadan, art niyet taşımadan, hamasetten arınmış olarak tüm dinamikler ile kucaklaşanlardan başkası değildir…
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi sancağını dalgalandıran Mustafa Bozbey gibi Osmangazi’ye yıllar sonra muhalefetin iktidarını getiren Belediye Başkanı Erkan Aydın gibi davasına inananlar, süreç nasıl olursa olsun kazananlardır! Çünkü onlar; ötekileştirmeden, kutuplaştırmadan, ayrım gözetmeden, art niyet barındırmadan ve kendi içlerinde birbirleri ile kavgaya düşmeden tüm dinamikler ile kucaklaşarak başaracaklarına inandıkları yolda birlik ve beraberlik içerisinde ve toplumun tüm kesimleri ile kenetlenerek yolculuklarını zafer ile taçlandırdılar. Kaybedenler de ise; bahse konu tüm kötü hasletler oluştuğu için zafer onların olmadı! Çünkü onlar; inançlarını ve inandıkları tüm değerleri, hırsları uğruna hiçe saydılar!
Elbette Bursa ve Bursaspor için de inanmak önemli bir değerdir. Bursa’nın ve Bursaspor’un ruhuna, gücüne, sevenlerine inananların yolculuğu her daim zafer ile doludur. İnandığı dava uğruna gençliğini, ailesini, yüreğini yola revan edenlerden daha Aziz kim olabilir ki? Bursaspor Yönetim Kurulu Başkanı Enes Çelik’in; Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşlarda, Bursa’daki tüm gönülleri kazanarak Bursaspor’u düştüğü yerden zirveye taşıyor olması başka hangi cümlelerle açıklanabilir? Ve bize bu zafer dolu yolculuk için Elhamdülillah, Maşallah demekten öte ne düşer?
Bursa’nın iki güçlü markası, önceki sabah bir araya geldi. Mahalle kültürünün şehrimizdeki yegâne temsilcilerinden Sinandede Mahalle halkı ile Türk futbolunun beşinci büyüğü Şampiyon Bursaspor Yönetim Kurulu Başkanı Enes Çelik, Düzcespor maçı öncesinde sabah namazında ve akabinde gerçekleşen Gönül Çorbası etkinliğinde buluştular. Bizde, her Pazar sabahı olduğu gibi oradaydık. Bursaspor’un genç ve dinamik başkanı Enes Çelik; “güzel bir dernek kurmuş ve etkinlik çalışması düzenlemişsiniz. Sabah namazı sonrası çorba ikramı ile mahalle halkının misafirlerle buluşması çok anlamlı. Emeği geçen Abdülkadir Karlık ağabeyimiz başta olmak üzere dernek başkanımız, yönetim kurulu üyelerimiz ve muhtarımız ile tüm mahalle halkına teşekkür ediyorum. Bildiğiniz gibi 8 aydır yoğun bir hengâmeye girdik. Nasıl girdik, niye girdik. Açıkçası nasip varmış girdik” diyerek nasipten öte bir yola revan olmadıklarını ifade etti.
Sonu güzel olan bir yolculuk içerisinde, Bursalıların moral ve motivasyonu ile birlikte gelişen yüksek bir heyecan ile oluşan atmosferden memnuniyet duyduklarını ifade eden Bursaspor Yönetim Kurulu Başkanı Enes Çelik; “geldiğimizde Bursa’nın en borçlu ikinci kurumu Bursaspor’du. Bursaspor’un borcu 1,7 Milyar TL idi. Eski para ile 1 Katrilyon 700 Trilyonluk bir borç vardı. Bu borç, özellikle son 10 yılda şampiyonluk sonrası oluşmuş bir borç. Biz geldiğimizde; maalesef tepe taklak, her sene bir lig düşen, gerisin geriye giden, Bursa’nın en önemli markasının geldiği durum tabi ki hepimizi üzüyordu. Yönetime geldiğimiz noktada 1,7 Milyar TL’lik borçla yani Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden sonra en borçlu kurum Bursaspor’du. Şu ana geldiğimizde borç tutarı; 850 Milyon TL’ye düştü. Yani 8 ayda yarı yarıya bir borç azalması oldu. Yaklaşık 500 Milyon TL değerinde, 470 Milyon TL tutarında bir transfer tahtası yasağımız vardı. Bu yasak olduğu için Vakıfköy tesislerimizde ki genç futbolcularımız ile oynuyorduk. O gençlerde oynayınca şöyle düşünün, olgunlaşmayan bir elmanın koparılması gibi yani daha çocuk olmamış siz A takımında oynatınca bu sefer gelişeceğine gerisin geriye gidiyor çocuk. Sportif başarısızlıklarla beraber Süper Lig, akabinde Birinci Lig akabinde Üçüncü Lig’e düşen bir Bursaspor ile karşı karşıya kalıyorsun. Şuan borcumuzun yarısı bitti. 270 Milyon TL ödeyerek tahta tarafındaki 470 Milyon TL tutarlı borcu bitirdik. Akabinde personel alacakları, elektrik ve diğer faturalar ile hacizlerle yoğun bir şekilde mali durumu düzeltirken bir taraftan da iyi bir takım kurmamız lazımdı. Başarı olması lazımdı ki, şehrin destekleri devam etsin. Onu da çok şükür aynı anda başardık. Para harcamak başarı kazanmak anlamına gelmiyor. Bizden çok daha fazlasını harcayarak çok gerilerde olan takımları biliyoruz” açıklamasında bulundu.
Birilerinin memnun edildiği Bursaspor’dan Bursalıların memnun edildiği Bursaspor’a dönüş yaptıklarını ifade eden Başkan Enes Çelik; “her iki haftada bir 41 Bin ortalama seyirci ile maça çıkmak bize çok büyük bir motivasyon katıyor” sözleri ile taraftarın ve Bursalıların desteğine teşekkür etti. Bursaspor’a maça gelindiği gibi kongre dönemi kongreye gelerek de sahip çıkılmasının altını çizen Bursaspor Yönetim Kurulu Başkanı Enes Çelik; herkesin kulübe üye olmasını ve kulübün başarılarını daha hızlı kazanması için Bursaspor Store başta olmak üzere takıma değer katan alanlardan ürün ve hizmet alarak takımı güçlendirmelerini istedi.
Köşe yazımın başında ifade ettiğim gibi “Zafer İnananlarındır” değerli okurlarım. Bursa ve Bursaspor yine, yeniden tek yürek olarak ve ayrışmadan, ötekileşmeden zirveye oynadıkları sürece Şampiyonluklar uzak değil. Başarmak zorunda mıyız? Evet, başarmak zorundayız! Bursaspor kavramına Bursa değerlerinde baktığımızda görmekteyiz ki; Bursa’dan çıkan bir Bakanımız yok! Bursa’dan Genel Başkan Yardımcılarımız yok! Bursa’yı yöneten Milletvekilleri ama iktidardan olsun ama muhalefetten olsun Bursa’da yetişen, büyüyen, Bursa’nın havası ile Bursalı ile hemhal olanlar değil! Ankara Bursa’yı, çok öteye attı! Biz, Ulucami’nin yolunu mu unuttuk? Biz, Yeşil Cami’nin yolunu mu unuttuk? Biz; Kültürpark’ın, Tophanenin, Heykel’in yolunu mu unuttuk? Aslında biz; Bursalılar olarak Bursa’nın ve Bursaspor’un ne kadar kadim bir kudret olduğunu unuttuk değerli okurlarım.
Şimdi ya yeniden birbirimize inanarak, ötekileştirmeden, geçmişten ders alarak, bugünlerde kenetlenerek yarınlar adına daha birlik ve beraberlik dolu adımlar atarız ya da beton yığınlar altında kaybolan gri bir şehir olarak ihtiyarladığımızda ağlayarak anlattığımız hatıralarda kalırız! Karar senin Bursa; ya yeniden Yeşil Bursa ve Şampiyon Bursaspor olacaksın ya da gri ve beton Bursa ile yıkık, dökük Bursaspor olarak dişleri çekilmiş Timsah olarak köşene çekileceksin… Şimdi kararı sen ver Bursa halkı ve Bursaspor taraftarı! Tamam mı? Devam mı?