Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Bursa markası güçlendirilmeli!

Siyasetin soğuk duvarları arasında kaybolduk. O kadar siyasallaştık ki, kendimize ve kentimize dair önemli olan herşeyi bir kenara ittik. Dünya, korona virüs ile mücadele yollarında bilim birliktelikleri gerçekleştirirken bizler siyaset ve söylemleri ile hızla ötekileşmeye devam ediyoruz. İşte tam da burada çok önemli detayları görmek zorundayız. Dünya'nın bazı güçlerinin zalim odakları yeni savaşlar, yeni zulümler peşinde. Nükleer savaşın ötesinde ama ondan daha uzun yıllar ve kontrolllü bir biçimde sürdürebilecekleri savaşın bizdeki bilinen adı 'biyolojik savaş' onlar ise buna, 'genetik savaş' diyor!   İnsanoğlu'nun genlerine, biyolojisine müdahale eden bu savaşın karanlığında yeni bir aydınlanma yolunu keşfetmeye mecburuz. Böylesine karanlık bir devirde aslında aradığımız ışık, kendimizde daha doğrusu kentimizde mevcut. Bursa denildiğinde akla hoşgörü, tevazu ve samimiyet gelir. Anadolu'nun bağrından hatta daha gerisinden Asya'dan, Kafkaslar'dan, Ortadoğu'dan, Arabistan'dan gelen gönül erlerin ebedi istirahathanesidir Bursa. Oysa Bursa denildiğinde bir de ilim gelir, bilim gelir akıllara. Bakınız Bursa'nın koruyamadığımız elde kalmış tarihi yapılarına...   Kent adına ortak bir merkezde buluşmamız lazım. Kent Konseylerinin yeniden işlevselleşmesi gerekiyor. Yükü sadece Bursa Kent Konseyi üzerine vererek bazı adımları atamayız.. Alttan gelen bir talep, proje yada bilinçlendirme olmadan üst katmandan birşey beklemekte anlamsız. Elde ne var ki, ne yapsınlar?   Bursa'nın en önemli değeri olan sanayicileri yeniden masaya oturmalı. Kaybettiğimiz Bursaspor'u yeniden kazanmalıyız. Kaybettiğimiz Bursa gençliğini yeniden hareketlendirmeliyiz. Bursa'nın öz değerlerine, aile kültürüne, maneviyatına hızla geri dönmesi gerekiyor. Dünün hatalarını hafızalarımızda tutarak kin ve öfke dolu bireyler olmamalıyız. Aksine, bugünü kurtararak yarını daha sağlam temeller üzerinde inşa etmeliyiz. Bursa'nın esnafına çok önemli işler düşüyor. Geleceğin Bursa'sında tüm dengeler her an değişebilir. Sağ'ın kalesi Bursa, ilk seçimlerde bir anda sol'un kalesi olabilir! Ve yine sanayinin başkentlerinden, ihracatın sadrazamlarından Bursa ilk deprem'de Türkiye'nin en geri kalmış ilinden geri kalabilir...   Bursa markasına yatırım yapmalıyız. Bursa markasını olgunlaştırmalı ve güçlendirmeliyiz. Türkiye'nin yeniden Bursa'nın ışığına ihtiyacı var. Avrupa'da, Amerika'da, Rusya'da, Asya'da parlayan bir Bursa yıldızı Türkiye adına çok fazla durumu olumlaştırabilir. Elbette kulaklarımızı birbirimize tıkamamalıyız. Ve yine birbirimize ağız dolusu haykırmamalıyız. Hepimiz doğduk, büyüyoruz ve öleceğiz. Ama Bursa, yüzyıllardır hatta bin yıllardır var. Ve bir şekilde var olmaya devam edecek.   Ya biz yaşarken Bursa'yı daha bir cennet hale getireceğiz yada her geçen gün zehir solumaya devam edeceğiz. Kentsel dönüşüm ve yapılandırma süreçlerini yeniden ele alarak kentimizi yaşatan bir kent haline getirmeliyiz. Bir zamanlar musluklarından kana, kana soğuk su içtiğimiz Bursa'da şimdi damacana sulara mahkum olduk. Bursa'yı korumayan, Bursa'ya sahip çıkmayan tavırlarımızdan vazgeçmeliyiz. Bursa ilk adımı olmalı Türkiye'nin. Bursa ayağa kalkarsa, Bursa koşarsa, Bursa engelleri aşarsa Türkiye'de ayağa kalkar, koşar ve engellerini aşar. Biz Bursa'da Bursa ile başarırsak, Anadolu'da Türkiye ile başarır. Şimdi tek yapmamız gereken markamıza ve kentimzie sahip çıkmak ve ona her zamankinden daha fazla değer katmak. Ve bu değeri katarken en ufak değer katan herkesi samimiyet ile, sevgi ile, hoşgörü ile kucaklamak. Bizim ve Türkiye'nin Bursa'dan başka bir şansı olmadığını, Bursa'nın ise bizlerden başka bir şansı olmadığını bilerek yeniden kucaklaşmalıyız... Yarını beklemek için çok geç, bugünden başlamalıyız.
Ekleme Tarihi: 05 Mart 2020 - Perşembe
Ömer Küçükkaya

Bursa markası güçlendirilmeli!

Siyasetin soğuk duvarları arasında kaybolduk. O kadar siyasallaştık ki, kendimize ve kentimize dair önemli olan herşeyi bir kenara ittik. Dünya, korona virüs ile mücadele yollarında bilim birliktelikleri gerçekleştirirken bizler siyaset ve söylemleri ile hızla ötekileşmeye devam ediyoruz. İşte tam da burada çok önemli detayları görmek zorundayız. Dünya'nın bazı güçlerinin zalim odakları yeni savaşlar, yeni zulümler peşinde. Nükleer savaşın ötesinde ama ondan daha uzun yıllar ve kontrolllü bir biçimde sürdürebilecekleri savaşın bizdeki bilinen adı 'biyolojik savaş' onlar ise buna, 'genetik savaş' diyor!

 

İnsanoğlu'nun genlerine, biyolojisine müdahale eden bu savaşın karanlığında yeni bir aydınlanma yolunu keşfetmeye mecburuz. Böylesine karanlık bir devirde aslında aradığımız ışık, kendimizde daha doğrusu kentimizde mevcut. Bursa denildiğinde akla hoşgörü, tevazu ve samimiyet gelir. Anadolu'nun bağrından hatta daha gerisinden Asya'dan, Kafkaslar'dan, Ortadoğu'dan, Arabistan'dan gelen gönül erlerin ebedi istirahathanesidir Bursa. Oysa Bursa denildiğinde bir de ilim gelir, bilim gelir akıllara. Bakınız Bursa'nın koruyamadığımız elde kalmış tarihi yapılarına...

 

Kent adına ortak bir merkezde buluşmamız lazım. Kent Konseylerinin yeniden işlevselleşmesi gerekiyor. Yükü sadece Bursa Kent Konseyi üzerine vererek bazı adımları atamayız.. Alttan gelen bir talep, proje yada bilinçlendirme olmadan üst katmandan birşey beklemekte anlamsız. Elde ne var ki, ne yapsınlar?

 

Bursa'nın en önemli değeri olan sanayicileri yeniden masaya oturmalı. Kaybettiğimiz Bursaspor'u yeniden kazanmalıyız. Kaybettiğimiz Bursa gençliğini yeniden hareketlendirmeliyiz. Bursa'nın öz değerlerine, aile kültürüne, maneviyatına hızla geri dönmesi gerekiyor. Dünün hatalarını hafızalarımızda tutarak kin ve öfke dolu bireyler olmamalıyız. Aksine, bugünü kurtararak yarını daha sağlam temeller üzerinde inşa etmeliyiz. Bursa'nın esnafına çok önemli işler düşüyor. Geleceğin Bursa'sında tüm dengeler her an değişebilir. Sağ'ın kalesi Bursa, ilk seçimlerde bir anda sol'un kalesi olabilir! Ve yine sanayinin başkentlerinden, ihracatın sadrazamlarından Bursa ilk deprem'de Türkiye'nin en geri kalmış ilinden geri kalabilir...

 

Bursa markasına yatırım yapmalıyız. Bursa markasını olgunlaştırmalı ve güçlendirmeliyiz. Türkiye'nin yeniden Bursa'nın ışığına ihtiyacı var. Avrupa'da, Amerika'da, Rusya'da, Asya'da parlayan bir Bursa yıldızı Türkiye adına çok fazla durumu olumlaştırabilir. Elbette kulaklarımızı birbirimize tıkamamalıyız. Ve yine birbirimize ağız dolusu haykırmamalıyız. Hepimiz doğduk, büyüyoruz ve öleceğiz. Ama Bursa, yüzyıllardır hatta bin yıllardır var. Ve bir şekilde var olmaya devam edecek.

 

Ya biz yaşarken Bursa'yı daha bir cennet hale getireceğiz yada her geçen gün zehir solumaya devam edeceğiz. Kentsel dönüşüm ve yapılandırma süreçlerini yeniden ele alarak kentimizi yaşatan bir kent haline getirmeliyiz. Bir zamanlar musluklarından kana, kana soğuk su içtiğimiz Bursa'da şimdi damacana sulara mahkum olduk. Bursa'yı korumayan, Bursa'ya sahip çıkmayan tavırlarımızdan vazgeçmeliyiz. Bursa ilk adımı olmalı Türkiye'nin. Bursa ayağa kalkarsa, Bursa koşarsa, Bursa engelleri aşarsa Türkiye'de ayağa kalkar, koşar ve engellerini aşar. Biz Bursa'da Bursa ile başarırsak, Anadolu'da Türkiye ile başarır. Şimdi tek yapmamız gereken markamıza ve kentimzie sahip çıkmak ve ona her zamankinden daha fazla değer katmak. Ve bu değeri katarken en ufak değer katan herkesi samimiyet ile, sevgi ile, hoşgörü ile kucaklamak. Bizim ve Türkiye'nin Bursa'dan başka bir şansı olmadığını, Bursa'nın ise bizlerden başka bir şansı olmadığını bilerek yeniden kucaklaşmalıyız... Yarını beklemek için çok geç, bugünden başlamalıyız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.