Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Büyük Gün…

Adalet ve Kalkınma Partisi, bugün gerçekleştireceği “Büyük Kongre” ile aslında Türkiye’nin önümüzdeki 20 yılını ve geçmiş 20 yılını etkileyecek kararlar verecek. Büyük Kongre sonrası yaşanacak veyahut yaşanmayacak değişimler ile akabinde gerçekleşmesi beklenen kabine değişimi ve bürokratik değişimler, Türkiye ve iktidar adına yaşamsal önem taşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geleceğe dair son kritik kararlarını şekillendireceği, Türkiye’ye dair yön alma ve yön verme açısından da en büyük kararlarını açıklayacağı gün, bugün. O yüzden bugün, hem Türkiye hem Dünya için büyük bir gün… Adalet ve Kalkınma Partisi İl ve İlçe kongrelerinde beklenen değişimlerin yaşanmaması ve kongreler sonrası İl ve İlçe Başkanları ile yönetimlerinin vatandaşlardan kopması ile yaşanan iktidar düşüşü, hem ekonomik hem sosyal olumsuzlukların ardın sıra yaşanmasına neden oldu. Muhalefetin yerel yönetimlerde beklentileri karşılayamaması, muhalefet siyasilerinin parti içi kavgalarının örgüt ve teşkilat içerisinde bölünmelere yol açması, iktidarın alternatifinin oluşmadığı gerçekliğini ortaya çıkardı. İktidar karşısında alternatif olmaması ve muhalefetin de iktidar olma isteğine dair somut verileri vatandaşa sunamaması toplum açısından büyük bir siyasi çıkmaz! İşte böyle bir dönemde Türkiye, 2071 hedeflerine kendisini taşıyacak 2030 sürecine doğru koşuyor. Hem yaş ortalaması, hem siyasi ve bürokratik hafıza, hem de dinginlik ve dinamizm açısından Büyük Kongre; Türkiye’nin siyasi ve bürokratik vizyonu açısından kritik öneme sahip diyebiliriz. Türk Devletlerinin yeni bir yükseliş sürecine hazırlandığı bir dönemde; Amerika Birleşik Devletleri’nin Gazze merkezli Ortadoğu çıkışı, Türk İslam coğrafyası açısından stratejik önem arz ediyor. Amerika’nın Gazze hamlesi sonrası Türkiye’ye Filistin’den 1 Milyon mülteci geleceği iddiaları toplumu endişelendirirken, Suriye’nin uyguladığı iddia edilen 150 Dolar vize bedeli konusunda Dışişleri Bakanlığı sessizliğini korumaya devam ediyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın değişeceği iddiaları kulislerde dolaşırken, Valiler ve Genel Müdürler ile ilgili güçlü ve geniş bir kararnamenin Ramazan ayının hemen öncesinde yayınlanacağı iddiaları güç kazanıyor. Türkiye’nin zaman kaybetmemesi gereken bir dönemde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek uygulamalarının AK Parti’ye olası bir seçimde çok yüksek oranda oy kaybı yaratmış olduğu kaçınılmaz bir gerçeklik olurken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik iktidar baskılarının İmamoğlu’nun oyunu artırdığı aşikâr bir gündem olarak karşımıza çıkıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi ötesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi güncesi içerisinde değerlendirdiğimizde kabul etmeliyiz ki; 28’nci Dönem Milletvekillerinin ülkeye ciddi bir fayda sağladıklarını iddia edemeyiz. Öyle ki, mevcut milletvekillerinin toplumsal desteği alamadığı bir süreçte “erken seçim” vatandaşın ısrarla talep ettiği bir hak olarak toplumun her kademesinde vurgulanıyor. Ve yine “İklim Değişikliği” mevzusu AK Parti’ye ciddi anlamda oy kaybettirmeye devam ediyor! Bakanlar Kurulu yani Kabine tepkisinin her geçen gün arttığı Türkiye’de, vatandaş ısrarla “hükümet değişimi” vurgusu yapıyor. Vatandaşın “hükümet değişsin” talebi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da hedef alıyor diyemeyiz! Öyle ki; Türkiye’nin Başkanlık sistemi öncesinde ifade ettiği “hükümet” kavramı Başbakan ve Bakanları işaret ediyorken, Başkanlık sistemi ile birlikte “hükümet” kavramı “Bakanlar Kurulu” olarak tanımlanıyor. Cumhurbaşkanı’nın “Devlet Başkanı” olarak tanımlandığı Başkanlık sisteminde, Türkiye’de toplumun genelinde ifade edilen “hükümet” yani “kabine” değişimi Büyük Kongre sonrası acilen hayata geçirilmesi gereken elzem bir husus diyebiliriz. Bakanlar Kurulu değişiminin kongre sonrası hızla gerçekleştirilmesi, Pazartesi akşamı gerçekleştirilecek “yeni kabine” buluşması ile birlikte tüm Bakanlıklar nezdinde Genel Müdürler, Müsteşarlar, Valiler, Kaymakamlar, İl ve İlçe Müdürleri ile kamu teşkilat değişimlerinin gerçekleştirilmesi hayati önem arz ediyor. Öyle ki; yapılan stratejik hesaplamalar bize gösteriyor ki; Amerika Birleşik Devletleri; Ramazan Ayı’nın 3 veya 5’nci gecesinde geniş kapsamlı bir Gazze operasyonu için düğmeye basacak! Bu ilk 5 gün mü yoksa son 5 gün mü olacak yaşayarak göreceğiz! Bu durum aslında Türkiye’de yaşanan Borsa çalkalanmaları, Avrupa’daki demografik hareketlilikler, Türk Devletleri içerisindeki toplumsal tepkiler ve Türkiye için ısrarla vurgulanan deprem, olağan üstü olaylar ve darbe gibi iddiaların filizlenmelerinden anlaşılıyor. Yahudi lobisinin hızla Ortadoğu ve Avrupa üzerinden Anadolu atakları gerçekleştirmesi, Arap dünyasının Türk Dünyası ile ısrarlı yakınlaşma arzuları, Rusya’nın Çin ile kurduğu yakın bağlar ve Amerika’nın Türkiye’yi baskı altında tutarak elde tutma çabaları bize üçüncü dünya savaşının son evresinde olduğumuzu gösteriyor. İşte bu süreçte Türkiye’yi ve Türkiye’nin yol haritasını doğru okumak zorundayız. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın salon siyasileri ile değil, sokak siyasileri ile yeniden sahalara dönmesi 2016 yılında yaşanan hain darbe girişiminde destek gördüğü toplum bütününe yeniden ulaşması açısından kritik önem taşıyor. Bugün, “Türkiye için büyük gün” diyoruz! Bunun üst nedenlerini olabildiğince açıklamaya çalıştığım süreçte kabul etmeliyiz ki; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, şuan Erdoğan ve AK Parti karşısında ki en güçlü aktör! Tıpkı başında Erdoğan olmayan bir AK Parti’nin içinin boş olduğu gerçekliği gibi İmamoğlu’nun olmadığı bir CHP’nin de içinin boş olduğu bir “erken seçim” süreci görmekteyiz. Yerel, ulusal ve küresel dinamikleri aynı anda hareketlendirebilen Erdoğan ve İmamoğlu yarışı aslında “Geleneksel” ve “Küresel” Dünya kavramlarının da yarışı olarak yorumlanmalı. İmamoğlu; yeniliği ve değişimi sembolize ederken, Erdoğan; inançlar ve toplumsal değerler ile Anadolu kültürünü sembolize ediyor. Gençleşen ve dijitalleşen dünya ile hızla buluşan seçmen potansiyelinin tercihlerine doğrudan hitap edecek güçlü bir kabine ve bürokratik değişim sağlanamaması halinde 2025 Kasım ayı veyahut 2026 Mart ayı içerisinde “erken seçim” kaçınılmaz bir gerçeklik diyebiliriz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 23 Mart’ta Cumhurbaşkanı Adaylığı için “ön seçim” kararı alması aslında 1 yıl sonra yani 29 Mart’ta gerçekleşmesi muhtemel bir “erken seçim” için toplumsal algı kampanyası olarak yorumlanmalıdır. Öyle ki; 29 Mart 2025 Ramazan Bayramı Arifesi olurken, önümüzdeki yıl 29 Mart Pazar günü Mart ayının son Pazar günü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve yine 23 Mart 2026 Ramazan Bayramı’nın son günü olduğu için Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı Adayı; 2026 Ramazan Bayramı’nı son günü “Haydi Barışalım” sloganı ile güçlü bir Cumhurbaşkanı seçim avantajı yakalayabilir diyebiliriz. Evet, bugün Büyük Gün! Ve hem kendisi hem Türkiye hem Dünya için son kararı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan verecek. İnşallah, Türkiye ve İslam âlemi için hayırlara vesile olacak bir kongre olur. Kabul etmeliyiz ki; 24 Şubat Pazartesi günü hepimiz için yeni bir gün olacak. Bakalım Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler…
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2025 - Pazar
Ömer Küçükkaya

Büyük Gün…

Adalet ve Kalkınma Partisi, bugün gerçekleştireceği “Büyük Kongre” ile aslında Türkiye’nin önümüzdeki 20 yılını ve geçmiş 20 yılını etkileyecek kararlar verecek. Büyük Kongre sonrası yaşanacak veyahut yaşanmayacak değişimler ile akabinde gerçekleşmesi beklenen kabine değişimi ve bürokratik değişimler, Türkiye ve iktidar adına yaşamsal önem taşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geleceğe dair son kritik kararlarını şekillendireceği, Türkiye’ye dair yön alma ve yön verme açısından da en büyük kararlarını açıklayacağı gün, bugün. O yüzden bugün, hem Türkiye hem Dünya için büyük bir gün…

Adalet ve Kalkınma Partisi İl ve İlçe kongrelerinde beklenen değişimlerin yaşanmaması ve kongreler sonrası İl ve İlçe Başkanları ile yönetimlerinin vatandaşlardan kopması ile yaşanan iktidar düşüşü, hem ekonomik hem sosyal olumsuzlukların ardın sıra yaşanmasına neden oldu. Muhalefetin yerel yönetimlerde beklentileri karşılayamaması, muhalefet siyasilerinin parti içi kavgalarının örgüt ve teşkilat içerisinde bölünmelere yol açması, iktidarın alternatifinin oluşmadığı gerçekliğini ortaya çıkardı. İktidar karşısında alternatif olmaması ve muhalefetin de iktidar olma isteğine dair somut verileri vatandaşa sunamaması toplum açısından büyük bir siyasi çıkmaz!

İşte böyle bir dönemde Türkiye, 2071 hedeflerine kendisini taşıyacak 2030 sürecine doğru koşuyor. Hem yaş ortalaması, hem siyasi ve bürokratik hafıza, hem de dinginlik ve dinamizm açısından Büyük Kongre; Türkiye’nin siyasi ve bürokratik vizyonu açısından kritik öneme sahip diyebiliriz.

Türk Devletlerinin yeni bir yükseliş sürecine hazırlandığı bir dönemde; Amerika Birleşik Devletleri’nin Gazze merkezli Ortadoğu çıkışı, Türk İslam coğrafyası açısından stratejik önem arz ediyor. Amerika’nın Gazze hamlesi sonrası Türkiye’ye Filistin’den 1 Milyon mülteci geleceği iddiaları toplumu endişelendirirken, Suriye’nin uyguladığı iddia edilen 150 Dolar vize bedeli konusunda Dışişleri Bakanlığı sessizliğini korumaya devam ediyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın değişeceği iddiaları kulislerde dolaşırken, Valiler ve Genel Müdürler ile ilgili güçlü ve geniş bir kararnamenin Ramazan ayının hemen öncesinde yayınlanacağı iddiaları güç kazanıyor. Türkiye’nin zaman kaybetmemesi gereken bir dönemde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek uygulamalarının AK Parti’ye olası bir seçimde çok yüksek oranda oy kaybı yaratmış olduğu kaçınılmaz bir gerçeklik olurken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik iktidar baskılarının İmamoğlu’nun oyunu artırdığı aşikâr bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi ötesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi güncesi içerisinde değerlendirdiğimizde kabul etmeliyiz ki; 28’nci Dönem Milletvekillerinin ülkeye ciddi bir fayda sağladıklarını iddia edemeyiz. Öyle ki, mevcut milletvekillerinin toplumsal desteği alamadığı bir süreçte “erken seçim” vatandaşın ısrarla talep ettiği bir hak olarak toplumun her kademesinde vurgulanıyor. Ve yine “İklim Değişikliği” mevzusu AK Parti’ye ciddi anlamda oy kaybettirmeye devam ediyor!

Bakanlar Kurulu yani Kabine tepkisinin her geçen gün arttığı Türkiye’de, vatandaş ısrarla “hükümet değişimi” vurgusu yapıyor. Vatandaşın “hükümet değişsin” talebi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da hedef alıyor diyemeyiz! Öyle ki; Türkiye’nin Başkanlık sistemi öncesinde ifade ettiği “hükümet” kavramı Başbakan ve Bakanları işaret ediyorken, Başkanlık sistemi ile birlikte “hükümet” kavramı “Bakanlar Kurulu” olarak tanımlanıyor. Cumhurbaşkanı’nın “Devlet Başkanı” olarak tanımlandığı Başkanlık sisteminde, Türkiye’de toplumun genelinde ifade edilen “hükümet” yani “kabine” değişimi Büyük Kongre sonrası acilen hayata geçirilmesi gereken elzem bir husus diyebiliriz.

Bakanlar Kurulu değişiminin kongre sonrası hızla gerçekleştirilmesi, Pazartesi akşamı gerçekleştirilecek “yeni kabine” buluşması ile birlikte tüm Bakanlıklar nezdinde Genel Müdürler, Müsteşarlar, Valiler, Kaymakamlar, İl ve İlçe Müdürleri ile kamu teşkilat değişimlerinin gerçekleştirilmesi hayati önem arz ediyor. Öyle ki; yapılan stratejik hesaplamalar bize gösteriyor ki; Amerika Birleşik Devletleri; Ramazan Ayı’nın 3 veya 5’nci gecesinde geniş kapsamlı bir Gazze operasyonu için düğmeye basacak! Bu ilk 5 gün mü yoksa son 5 gün mü olacak yaşayarak göreceğiz! Bu durum aslında Türkiye’de yaşanan Borsa çalkalanmaları, Avrupa’daki demografik hareketlilikler, Türk Devletleri içerisindeki toplumsal tepkiler ve Türkiye için ısrarla vurgulanan deprem, olağan üstü olaylar ve darbe gibi iddiaların filizlenmelerinden anlaşılıyor.

Yahudi lobisinin hızla Ortadoğu ve Avrupa üzerinden Anadolu atakları gerçekleştirmesi, Arap dünyasının Türk Dünyası ile ısrarlı yakınlaşma arzuları, Rusya’nın Çin ile kurduğu yakın bağlar ve Amerika’nın Türkiye’yi baskı altında tutarak elde tutma çabaları bize üçüncü dünya savaşının son evresinde olduğumuzu gösteriyor. İşte bu süreçte Türkiye’yi ve Türkiye’nin yol haritasını doğru okumak zorundayız. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın salon siyasileri ile değil, sokak siyasileri ile yeniden sahalara dönmesi 2016 yılında yaşanan hain darbe girişiminde destek gördüğü toplum bütününe yeniden ulaşması açısından kritik önem taşıyor.

Bugün, “Türkiye için büyük gün” diyoruz! Bunun üst nedenlerini olabildiğince açıklamaya çalıştığım süreçte kabul etmeliyiz ki; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, şuan Erdoğan ve AK Parti karşısında ki en güçlü aktör! Tıpkı başında Erdoğan olmayan bir AK Parti’nin içinin boş olduğu gerçekliği gibi İmamoğlu’nun olmadığı bir CHP’nin de içinin boş olduğu bir “erken seçim” süreci görmekteyiz. Yerel, ulusal ve küresel dinamikleri aynı anda hareketlendirebilen Erdoğan ve İmamoğlu yarışı aslında “Geleneksel” ve “Küresel” Dünya kavramlarının da yarışı olarak yorumlanmalı. İmamoğlu; yeniliği ve değişimi sembolize ederken, Erdoğan; inançlar ve toplumsal değerler ile Anadolu kültürünü sembolize ediyor. Gençleşen ve dijitalleşen dünya ile hızla buluşan seçmen potansiyelinin tercihlerine doğrudan hitap edecek güçlü bir kabine ve bürokratik değişim sağlanamaması halinde 2025 Kasım ayı veyahut 2026 Mart ayı içerisinde “erken seçim” kaçınılmaz bir gerçeklik diyebiliriz.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 23 Mart’ta Cumhurbaşkanı Adaylığı için “ön seçim” kararı alması aslında 1 yıl sonra yani 29 Mart’ta gerçekleşmesi muhtemel bir “erken seçim” için toplumsal algı kampanyası olarak yorumlanmalıdır. Öyle ki; 29 Mart 2025 Ramazan Bayramı Arifesi olurken, önümüzdeki yıl 29 Mart Pazar günü Mart ayının son Pazar günü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve yine 23 Mart 2026 Ramazan Bayramı’nın son günü olduğu için Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı Adayı; 2026 Ramazan Bayramı’nı son günü “Haydi Barışalım” sloganı ile güçlü bir Cumhurbaşkanı seçim avantajı yakalayabilir diyebiliriz.

Evet, bugün Büyük Gün! Ve hem kendisi hem Türkiye hem Dünya için son kararı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan verecek. İnşallah, Türkiye ve İslam âlemi için hayırlara vesile olacak bir kongre olur. Kabul etmeliyiz ki; 24 Şubat Pazartesi günü hepimiz için yeni bir gün olacak. Bakalım Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ekosektor.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.