Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin liderliğini oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın, Türkiye’nin genelinde yerel seçimleri kaybetmesinin ardından yükselen “erken seçim” çığlıkları yeni siyasi partilerin kurulması sürecini başlattı! Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in “geçim yoksa seçim var” ifadelerinden başka bir hamle yapmadığı süreçte, özellikle merkez sağın kritik isimleri sahaya inerek toplumun nabzını tutmaya başladı…
Türkiye’nin genelinde başlayan derin siyasi hareketlilik kimi yerlerde, “18ler hareketi” kimi yerlerde “21 kardeşler” buluşması olarak tanımlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her daim 18 yaşında olduğu vurgusuna atıfta bulunarak yola çıkan “18ler hareketi” içerisinde çok sayıda eski Bakan, Başbakan Yardımcıları, Başbakan ve Müsteşar yer alırken, “21 kardeşler” olarak tanımlanan ikinci harekette çok sayıda bürokrat, diplomat ve askeri kökenli ismin yer aldığı kulislerde yankılanıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kendisini yenileyememesi ve yine Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terörist başı için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşmasına dair sarf ettiği söylemleri toplumda derin bir kırılma yarattı!
Çok sayıda Şehit ve Gazi yakını ötesinde güvenlik güçleri ile Türkiye için canını, gözünü kırpmadan vatana feda edecek kişilerin sarf ettikleri derin ve öfke dolu sözler ile paylaşımların, ülkeyi büyük bir çıkmaza veyahut radikal bir hükümet değişimine sürüklemesi vatandaşın korktuğu en büyük senaryolardan birkaçı diyebiliriz. Emekli maaşlarının ötesinde memur ve çalışanların maaşlarının enflasyon ile devletin kendi vergi, harç ve ceza zamlarına oranlarına göre çok düşük hatta güdük kalması da hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de AK Parti’nin ciddi anlamda oy kaybetmesine neden oluyor.
İktidar Milletvekillerinin vatandaşlara “EYT ile ilgili hata yaptık” açıklamalarının sokakta üst perdeden konuşulduğu bir dönemde Şam’a dikilen Türk Bayrağı’nın siyasi rüzgârı çok uzun sürmedi diyebiliriz!
Elbette vatandaşa mikrofonu uzattığımızda ilk sarf edilen cümle; “vatandaşı anlayacak ve vatandaşın içerisinde olacak yeni isimlerle yeni bir parti kurulmalı” söylemi büyük bir güç kazanıyor. AK Parti iktidarının mevcut ekonomik ve sosyal olumsuzlukları düzeltemeyeceği yönünde güçlü bir sokak birlikteliğini duyduğumuz saha çalışmalarımızda yine Cumhuriyet Halk Partisi’nin yerelde ciddi anlamda yetersiz kaldığını ve kendi içerisinde büyük bir kavgaya tutuştuğuna dair vatandaş söylemlerini de işitiyoruz.
Toplumun genelinin söylemlerini incelediğimizde; “yeni bir merkez parti kurulması”, “erken seçime gidilmesi”, “çalışanlar ve emekliler arasındaki maaş eşitsizliğinin acilen giderilmesi”, “yüksek vergiler ile dolaylı vergilerin kaldırılması veyahut ödenebilir düzeye çekilmesi” öne çıkan ilk talepler olarak karşımıza çıkıyor.
Vatandaşların ev ve iş yeri kiralarını ödeyemedikleri bir dönemde hayata geçirilen ve sokakta “Şimşek Yasaları” olarak anılan ağır vergiler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan güveni tüketiyor! Vatandaşların bankalara borçlarını ödeyemediği, ödeyemedikleri vergilere bile ağır faizler ile borçlandıkları ve hacze uğradıkları bir dönemde iktidar; güven kaybetmeye devam ederken, muhalefet; iktidar olabilme özgüvenini topluma sunamıyor!
Son dönemde özellikle Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı Adaylığı ile ilgili sessizliğe bürünmeleri, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekillerinin adeta sahadan çekilmeleri, CHP Belediye Başkanları ile bürokrat ve İl, İlçe yöneticilerine ulaşmanın imkânsız olduğu bir dönemde sol cenahta yeni bir “Kara Oğlan” arayışına girmiş durumda…
Açıkça ifade etmek gerekirse; Bursa’nın Yıldırım ilçesine gittiğimizde on yıllardır kentsel dönüşüm sorunu çözülmeyen bir Sinandede Mahallesini görürken, aynı mahallede Sağlık Ocağı’nın bile kirada olduğunu öğreniyorsunuz! Ve yine şehrin daha doğusuna gittiğinizde Çataltepe Sanayi Bölgesi’nin 22 yıllık AK Parti iktidarları döneminde büyük bir çıkmaza sürüklendiğini ve binlerce esnafın çaresiz bırakıldığı yüzlerce mağduriyet hikâyesi dinliyorsunuz. Ve yine AK Parti döneminde söz verilmesine rağmen halen daha Bursa Adliyesi’nin yeni binasının yapılmadığını, hızlı trenin gelmediğini, şehir içi trafiğin düzenlenmediğini, şehrin göbeğinde ki hastanenin onlarca defa söz verilmesine rağmen açılmadığını ve seçim vakti ortada boy gösteren Bakanların şehre uğramadıklarını görüyorsunuz!
Ve işin en acı tarafı ise; Cumhuriyet Halk Parti’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ı eleştiren AK Parti’nin; emekli maaşları ve asgari ücret gibi seçimlerde bizzat Genel Başkanları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen ama tutulmayan sözlerine dair sustuklarını görmek diyebiliriz. Sessizliğe bürünen ve son dönemde sadece sosyal medyadan konuşan AK Parti Milletvekilleri ile İl ve İlçe yöneticilerinin meydanlara inmesini bekliyor vatandaş! Tıpkı; seçimlerde oy istedikleri gibi cesur ve kalabalık gruplarla hatta Milletvekili ve Bakanlar ile…
İşte tam da burada artan işsizlik, EYT mağduriyetleri, kepenk kapatan veyahut konkordato ilan eden firmalar ile dipten zirveye çıkma mücadelesi veren Bursaspor gerçekleri ile yüzleşerek, devlet ve millet için sabır ile metanet ile acıyı ve yokluğu, kimsesizliği ve sahipsizliği bağrına basarak susan ve olası bir erken seçimi bekleyen milyonlarca vatandaşı görüyorsunuz sokaklarda…
Evet, sokak çığlık çığlığa değerli okurlarım. Bursa’nın kalbinde bıçaklanan insanlar mı dersiniz yoksa güvenliğin azaldığı ama bir o kadar da ekonomik nedenlerden dolayı artan asayiş olayları mı dersiniz bilmiyorum! Sonuç itibariyle; halk sessiz bir çığlık içerisinde Allah’a sığınmış, Ankara’dan bir çare halde medet umuyor…